Baþkan Yardýmcýsý Biden, Türkiye’ye gelmeden önce Amerika ve Türkiye’nin Suriye sorununa bakýþýnda taban tabana zýt olduðu, Washington’un PYD ile ittifaký yüzünden PKK’ya sempatiyle baktýðý, Tahran ve Baðdat’ý kýrmamak için Ankara’dan Baþika’daki askerlerini çekmesini isteyeceði söyleniyordu. Biden’ýn PYD’nin 25 Ocak’ta baþlamasý öngörülen Suriye müzakereleri sýrasýnda muhalefet listesinde yer almasýný talep edeceði, hatta bastýracaðý sanýlýyordu.
Ýçeride neler konuþulduðunu, ABD delegasyonunun Türk tarafýndan neler istediðini bilmiyoruz. Ama belli ki sonuçta Türkiye’nin Baþika konusundaki duruþu Amerika tarafýndan kabul görmüþ, PYD’nin muhalif kanatta deðil, müzakerelere katýlýrsa Türkiye’nin istediði ve söylediði gibi Suriye rejiminin yanýnda katýlmasý konusunda bir anlayýþ oluþmuþ.
Yoksa aksi takdirde Davutoðlu, Biden ile birlikte yaptýðý basýn toplantýsýnda Türkiye’nin bilinen pozisyonlarýný tekrarlamaz ve ABD ile mutabýk kaldýklarýný söylemezdi. Benzer þekilde Biden üstüne basa basa PKK’nýn terörist örgüt olduðunu vurgulamazdý. Diðer tüm detaylar bir yana Biden’ýn Türkiye ziyareti Türkiye diplomasisi açýsýndan tam bir zaferle sonuçlanmýþ, PKK’nýn PYD üstünden kendini meþrulaþtýrma çabasý sonuçsuz kalmýþtýr.
Yine açýklamalardan görüldüðü kadarýyla DAEÞ’e karþý verilen mücadelede ve Türkiye’nin sýnýrlarýnýn korunmasý için Amerika’nýn katkýsýnýn saðlanacaðý konusunda anlayýþ birliði oluþmuþa benzemektedir. Kýbrýs sorununun çözümüne verdiði destek için de Baþbakan Davutoðlu’nun muhatabýna yaptýðý katkýdan dolayý ettiði teþekkür düþünüldüðünde, iki ülke arasýndaki tek sorunun basýn toplantýsýna yansýmayan ifade özgürlüðü olduðu anlaþýlmaktadýr.
O da zaten Türkiye’nin savunmayacaðý, savunmak zorunda ve durumunda olmadýðý konjonktürel bir sapmadan baþka bir þey deðildir. Bu konuda kimseyle pazarlýk etmesi söz konusu olamaz. Türkiye fikirlere fikirle karþý çýkabilecek olgunluða ve güce sahip bir ülkedir. Tek yanlý açýklamalar yapýldý diye akademisyenlerini kovuþturmaya, soruþturmaya tabii tutma, evrensel bir deðer haline dönüþmüþ ifade özgürlüðünü ihlal etme gibi tutumu olamaz, olmamalýdýr.
Türkiye en güçlü müttefikiyle en üst düzeyde yaptýðý temaslardan iliþkilerini bariz bir þekilde yenileyerek çýkmýþtýr. Hiçbir þey için deðilse bile bu iliþkilerin bir daha zarar görmemesi için insan haklarý konusunda daha dikkatli bir siyaset izlemek, kendi yönetici eliti içinde üslup ve tutum senkronizasyonu benimsemek zorundadýr. Böylesi bir senkronizasyon karþý karþý olduðu sorunlarý aþmasý, talep ve beklentilerinin meþruiyet zemininin güçlenmesi için gereklidir.
Biden’ýn Cuma günü baþka bir biçimde söylediði gibi Türkiye yeniden bölgesinde model olma sorumluluðunu üstlenmelidir. Anayasasýný deðiþtirmeyi beklemeden eski alýþkanlýklarýndan kurtulmalý, demokrasisini ve insan haklarý normlarýna uyumunu en üst düzeye çýkartmalýdýr. Son ziyaretin bize gösterdiði hemen her konuda muhataplarýmýza derdimizi anlatabileceðimiz ama ifade özgürlüðü söz konusu olduðunda kendimizi savunamayacaðýmýz, savunsak bile inandýrýcý olamayacaðýmýzdýr.
Türkiye’nin dünyayla da kendisiyle de barýþmasý için hapiste gazeteci kalmamasý, gazetecilere yönelik dava konusu suçlamalarýn tutuksuz yargýlanma ilkesi esas alýnarak yürütülmesi için gerekiyorsa yasal düzenleme yapýlmasý þarttýr. Anayasa için çaðrýda bulunan ana muhalefet partisinin de önceliði ifade özgürlüðünün tam anlamýyla saðlanmasýna vermesi gerekmektedir. Eðer Baþbakan Davutoðlu’nun aþý metaforuyla anlattýðý erken seçim olmayacaksa, artýk toplumsal gerilimi düþürme, iç barýþý her anlamda saðlama, ekonomiye, ticarete ve ihracata aðýrlýk verme zamaný gelmiþ demektir...