Ýzleyicinin sinirlerini germek isterim

Son filmi Gizemli Kadýn ile Paris’in hiç bilinmeyen yüzünü beyazperdeye taþýyan yönetmen Pawel Pawlikowski STAR Pazar’a konuþtu. Pawlikowski, izleyicinin sinirlerini geren ve sýnýflandýrýlamayan bir film yapmaya çalýþtýðýný söylüyor.

Pawel Pawlikowski, Avrupa sinemasýný en iyi temsil eden yönetmenlerden biri. Belgesele de kurmacaya da son derece hakim. BAFTA dahil pek çok önemli ödülün sahibi. 1957’de Polonya’da doðdu. 14 yaþýnda göç etti. Ýtalya ve Almanya’dan sonra Ýngiltere’ye yerleþti. Ýngilizce, Almanca, Rusça, Ýtalyanca ve Fransýzca’yý akýcý konuþuyor! Jirinovsky’den Bosna Savaþý’na dek birçok önemli konudaki belgeselleriyle dikkat çekti. Ýlk uzun metrajlý filmi Son Sýðýnak / The Last Resort ile Selanik’te Altýn Ýskender ve Ýngiliz film endüstrisinin ünlü BAFTA ödülünü kazandý. Aþk Yazým / My Summer of Love ile baþarýsýný tekrarladý. Bu hafta karþýmýza Paris’te çektiði Fransýz yapýmý Gizemli Kadýn ile çýktý.         Pawlikowski ile Paris’te konuþtuk.

- Bir gerilim filmi deðil, sýnýflandýrýlamayan film istediðinizi söylüyorsunuz.?Neden? 

Paramparça olan, depresyona giren, þizofreniden mustarip, intihar eðilimli bir adam hakkýnda bu film. Ayný zamanda hayatýnýn maddi parçalarýný bir araya getirmeye, iþinde yaratýcý olmaya, iyi bir baba, koca, arkadaþ olmaya çalýþýyor. Ama hayat buna elvermiyor. Roman biraz daha polisiyeydi. Filmi farklýlaþtýrmak istedim. Kitabý aynen uyarlamaktansa, sorunlarý olan bir kahramaný anlatmaktansa sorunun ta kendisi olan bir karakterin çeliþkilerini anlatmak istedim. Gerilim türünde olmayan ama gerilim içeren bir drama olarak formüle etmeye çalýþtým. Ben oyunun kurallarýna uzun süre takýlmayan filmleri severim. Filmde heyecan verici olan da bu: Rüya mý deðil mi açýk etmemeye çalýþtým.

- Gizemli kadýnýn adama musallat olan bir hortlak olduðunu düþündüren ikili bir anlatým var..

Evet, aslýnda bu kadýnýn bir tarihi var. Elinizde olmadan sürekli hayatýnýza giren, istemesenizde size dönen þeyleri anlatmak istedim. Benim için film hep lunaparktaki bükey aynalar gibidir, bu da en bükey aynam! Her bakan farklý bir yorum yapabilir. Ama benim istediðim tepki, spekülasyon deðil! Bu adamýn trajedisinden etkilensinler, duygular onlara geçsin isterim. Özellikle finalde, ama izleyicilerin yarýsýnýn finali anladýðýndan emin deðilim. Olsun! Okuyabilmek için belli bir frekansý tutturmanýz gereken filmlerden bu, hesap kitap yapmamak lazým. Müzik gibi, þiir gibi, býrakýp hissetmek lazým. Ýniþleri çýkýþlarý var.

- Bana David Lynch filmlerini, Mavi Kadife’yi çaðrýþtýrdý...

Biraz evet... Lynch fantastik bir aleme çeker sizi. Ýnanç ve gerçeklik algýnýzýn altýný çizer. Zihnin içindeki gerçekliði anlatýr. Bense daha natüralist anlatýmý tercih ettim. Bunu da bol efektle yapmaya çalýþmadým. Birden korkunun içine çekmedim izleyiciyi. Yeniden icat etmek istedim.

- Sinemanýn konvansiyonlarýndan sýkýldýnýz mý? Yeni bir arayýþ içinde misiniz?

Öyle sanatçý bunalýmý falan deðil benimki, izlemek istediðim gibi filmler çekmek istiyorum. Kendi mantýðýna sahip olsun... Lucrecia Martel’in filmleri gibi örneðin. Size film boyunca rehberlik eden bir yönetmenin iþine kendimi kaptýrýyorum. Toplumsal gerçekçi, kahramanýn iþini  kaybettiði ve belirli þeyleri yaptýðý filmler ilginç deðil, aþaðý yukarý hep ayný mekanik.

KRISTIN  ÇOK  ZEKÝ VE CANAYAKIN

- Mekan Paris ama alýþýk olmadýðýmýz bir Paris: Karanlýk, salaþ yerler, suçlular, göçmenler, hatta polisin tavrý bile alýþýlmýþýn dýþýnda... Bu karakterin gözünden bir mekan yorumu mu?

Dengesiz bir adam, depresif, paranoyak... Onun gözünden dengesiz bir dünya yarattýk. Ama Paris’i oldukça gerçekçi anlattým! Tabii bir açýdan, bir kýsmýný... Paris, New York gibi kentlerde film çekmek zor. O kadar çok görüntülendiler ki kentin simgelerinden kurtulamýyorsunuz. Ben sadece birazcýk tanýdýk gelen ama hemen çýkaramadýðýnýz þekilde fotoðraflamayý seviyorum. Yüzlerce kere gördüðümüz þeyi bir kez daha görmekten kendim de hoþlanmam. Belgesellerimde de gerçekliði benzersiz ve rahatsýz edici biçimde sunmayý severim. Ýzleyicinin sinirlerini biraz germek isterim. Bosna’yý bildiðinizi mi sanýyorsunuz? Bir daha bakýn o zaman bu açýdan, kamerayý oraya deðil buraya koyunca, dinlemedikleriniz kiþilere kulak verince çok þaþýrabilirsiniz.

- Baþrol oyuncularýnýz uluslararasý ünleri için mi yoksa sizin kiþisel tercihinizle mi seçildi?

Kiþisel tercihlerimdi. Kimse zorlamadý beni. Ethan Hawke öncelikle Amerikalý. Paris’te bir Amerikalý olarak en iyi seçimdi. Ayný zamanda yazar olmasý etkiliydi. Çok zeki ve ayrýca canayakýn... Para için casting söz konusu olmadý. Kristin mantýklý bir seçimdi. Çok iyi bir aktristir, sosyal çevremden tanýrým, kozmopolit bir havasý var, çok Ýngiliz deðil, biraz zaman ötesi bir tipi var, çok güncel görünmüyor. Arka planý ve motivasyonu olmayan bir karakteri oynamaktan korkmayacak kadar iyi bir oyuncu. Kendine güvenen bir oyuncu lazým onu oynayabilmek için. Heykel yapar gibi ortaya çýkardýk karakteri.