EXPO takvimi iþliyor. Bugün yarýn derken, bir bakmýþýz, oylama günü gelip çatmýþ. Hani Yunus Emre’nin dediði gibi: “Geldi geçti ömrüm benim/ Þol yel esip geçmiþ gibi/ Hele bana þöyle gelir/ Þol göz yumup açmýþ gibi.” Rahat olmak lazým, oylama gününe kadar yapacaklarýmýzý bir plan ve programa baðlamýþsak... Kaygýlanmak lazým, eðer “ne gerekiyorsa yapýlacak” deyip, ne gerektiðini hala bilmiyorsak...
Allah’ýn Ýzmir’e verdiði nimetler saymakla bitmez. Ýzmir bir ticaret þehridir, bir sanayi þehridir, bir kültür ve turizm þehridir, bir tarým þehridir. Bu kadar çok özelliði bünyesinde barýndýran baþka bir yer biliyor musunuz? Ýstanbul’da bile bunlarýn hepsi bir arada deðil. Tarým yok orada. Bursa belki biraz yaklaþýr Ýzmir’e, ama orada da liman olmadýðý için bir uluslararasý ticaret özelliði mevcut deðildir.
Evliya Çelebi Ýzmir’in ticari hayatýný ne güzel özetler. Gelin, Onun tatlý üslubunu fazla bozmadan biraz sadeleþtirerek okuyalým:
“Bu þehrin tüm çarþýlarý gayet süslü olup öyle alým satým olur ki insan deryasý dalgalanýp bölük bölük olup insanlar birbirinin omzundan söküp rahatlýkla geçemez. Ta bu derece kalabalýk yollarý vardýr. Zira gece gündüz Arap ve Acem’den nice yüz bin deve, at ve katýr gelip gitmededir. Ve daima bu þehir ucuzluk olmadadýr, zira bir tarafý karadan ve bir tarafý denizden çeþitli mallar gelmededir.”
Evliya Çelebi zamanýnda Ýzmir tertemizmiþ. Bugün Ýzmir’de Kordon dýþýnda temizlik duygusu, sadece yerden çöp toplamaya indirgenmiþ vaziyette. Ben misafirlerimi Kadifekale’ye götürmemek için bin dereden su getiriyorum. Kaç yýlýn ihmali var Kadifekale’nin yollarýnda. Yine de Evliya Çelebi’ye kulak verelim:
“Bu þehrin tüm caddeleri baþtanbaþa beyaz taþ kaldýrým döþelidir ve temizdir. Ilýman iklimli þehir olduðundan limon, turunç, nar, zeytin, incir, servi, çýnar ve kirazý çoktur. Ancak bir hurma aðacý vardýr, göklere doðru uzayýp gitmiþ düzgün hurmadýr. Ama aþlamasýný bilmediklerinden hurmasý olmaz.”
Evliya Çelebi üzümü atlamýþ gözüküyor. Acaba neden? Fakat Evliya Çelebi zevk sahibidir ve dikkati harikuladedir:
“Bu þehrin suyu ve havasýnýn güzelliðinden midir, nedir, öyle taze dilberleri var ki kâküllerini daðýttýkça gören âþýklarýn da akýllarý dilber kâkülü gibi periþan olur.”
Kâtip Çelebi Üniversitesine bir Evliya Çelebi Enstitüsü önermek gerekiyor galiba...
Peki, Ýzmir’in bu güzelliklerini yeterince deðerlendirebiliyor muyuz? Acaba buna ilave edilmesi gereken bir þeyler yok mu?
Ýzmir’in bu büyük potansiyelini yüksek teknoloji üretecek bir ortama dönüþtürmemiz gerekiyor. Þunu her zaman söylüyoruz: Türkiye bugünkü üretim ve ihracat yapýsýyla 2023 hedeflerini yakalayamaz. Bu durumun farkýnda olan Baþbakan Tayyip Erdoðan, Ar-Ge ödeneklerini arttýrmak için her yolu zorluyor. Bize düþen, bu ödeneklerden Ýzmir’e olabildiðince fazla kaynak almanýn yollarýný bulmak olmalýdýr. Bu anlamda Ýzmir üniversitelerine çok büyük sorumluluk düþüyor.
Aklýma gelen bir örnek var: Ýzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü lisans kademesindeki öðrenci sayýsýný gittikçe azaltmalý, lisansüstü eðitim veren bir yapýya dönüþmelidir. Yüksek teknolojiye yapýlan yatýrým, katma deðeri yüksek ürünlere kýsa zamanda dönüþmez elbette, ama yarýndan tezi yok, bu konular Ýzmir’deki her kiþi ve kurumun gündeminde baþ sýraya oturmalý. Ben ÝYTE örneðinden yola çýktým ama elbette diðer üniversitelerimiz de lisansüstü eðitime daha çok kafa yormalýlar.
Ýzmir, “Limana AVM yapýlsýn mý, yapýlmasýn mý” tartýþmalarýný bilimsel bir bakýþ açýsýyla aþýp daha önemli konulara bakmalýdýr.
Ýzmir’e sadece EXPO 2020 yetmez, yanýnda sýfýr karbonlu teknoloji bölgeleri de olan büyük siteler niçin olmasýn... EXPO yüksek teknoloji bölgelerini, yüksek teknoloji bölgeleri EXPO’yu beslemeli...
EXPO için yola çýkanlar, çantalarýna bu projeleri de koysalar iyi olmaz mý?