İzmir’e haksızlık yapıyorsunuz

İZMİRLİLER olarak şehrimizin İstanbul’la, Ankara’yla kıyaslanmasından hoşlanmayız.

İzmir ayrı bir şehirdir, eşsiz, karşılaştırılamayacak kadar farklı, kendine özgü yapısı bulunan bir şehir. İzmir’de yaşamayan için İzmir’i anlamak zor, farklı bir yere giden İzmirli için de gittiği yere alışmak. Ne var ki, tarihsel ve doğal güzelliklerinin, kültür zenginliğinin üzerine bir şeyler katmayı beceremiyoruz. İzmir’le ilgili ne varsa vazgeçemediğimiz, kentin bize sunduğu güzellikler. O güzelliği daha da açığa çıkarak, onu da geçtim koruyacak bir şeyler yapamıyoruz şehrimize.

İzmir denilince akla ilk gelen şeylerden birisi deniz ve vapur sefası. Böyle bir güzellik kaç şehirde var? Ancak İzmirlilerin bu ayrıcalığına sahip çıkılmıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir süre önce güzel bir amaçla yola çıktı. “Körfez içi ulaşımda kullanılan vapurlar ekonomik ömrünü tamamladı, eski vapurlar modern İzmir’imize yakışmıyor” dedi. İzmirliler olarak memnuniyetle karşıladık bunu.

Belediye vapur siparişlerini verdi. Elbette vapurlar beyan edilen tarihte hizmete girmedi. Teslim tarihleri gecikti. Bu tür gecikmelere alışık olduğumuzdan üzülsek de sesimizi çıkaramadık. Sonra vapurlar geldi. İyi de yeni vapurlarda bizim vapur  sefamız unutulmuştu. Eskiden martılarla yolculuk yapar, onlara gevrek atardık. Yeni vapurlar öyle havadar, keyifli değil ki. Evet çok rahat, klimalı, koltukları güzel falan ama vapur tadı yok. Sanki otobüsün denizde giden hali. Camlar, kapılar...

Olsun dedik, körfezimize demek ki böylesi uygun, biz bilmeyiz, büyüklerimiz en iyisini bilir dedik.

Sonra anladık ki onlara uygun iskele yapılması unutulmuş. Öyle ya bu araçlar nasıl yanaşacak? Konak, Karşıyaka derken Bostanlı, Alsancak iskeleleri tamamlandı, yeni vapurlara uygun hale getirildi. Ya Pasaport? Onun işi biraz daha zordu. Belediyemiz en kolay yolu şeçti, iskeleyi hizmete kapattı. 6 hafta Pasaport iskele kullanılmayacak dendi. Binlerce İzmirli kullanmadı. Pasaport’a gidecek olanlar Alsancak’a gitti. Belediye “Hemşehrilerimizi mağdur etmeyeceğiz” diyerek Alsancak iskele ile Pasaport iskelesi arasına geçici otobüs hattı koydu, sağolsun. Ama maalesef yok tören provaları, yok bayram kutlamaları derken pek çok kez yaya bıraktı İzmirliyi. Şaşırdık mı, sesimizi çıkardık mı? Pasaport iskeledeki çalışmalar sizce 6 haftada bitti mi? Peki biz 6 haftada bitmemesine ve sürenin uzamasına şaşırdık mı? Söz verilen sürenin üzerinden bir iki hafta geçti, iskele açıldı. Ama bir terslik var iskelede. Eskiden iki vapurun yanaştığı iskeleye artık ancak tek vapur yanaşabilir hale gelmiş. Aynı saatte kalkacak vapurlar iskeleye yaklaştığında biri diğerinin yolcuyu alıp yoluna devam etmesini beklemeye başladı. Peki biz kedinin ciğere baktığı gibi öndeki vapur yolcu indirip bindirirken iskelenin az ilerisinde dakikalarca denizin ortasında beklemeye şaşırdık mı?

Neyse ki hem İzmir Büyükşehir Belediyesi, hem İzdeniz şirketi yetkilileri akıllı da, bir süre sonra çare bulundu. Yok, çare derken yanlış anlaşılma olmasın, iskele eskisi gibi iki vapura uygun hale getirilmedi. Onun yerine vapur seferlerinin saatleri değiştirildi. Mesela Bostanlı ve Karşıyaka seferlerinin eskisi gibi aynı anda yapılması “mümkün olamadığından” birinin saati 5 dakika ileri alındı. Bu da bir yöntem tabi. Birimiz çıkıp “Ya arkadaş iskele yapıyoruz diye bizi haftalarca beklettiniz, hatta geciktiniz, yapa yapa bunu mu yaptınız” demedik. İnsanoğlu alışıyor her yeni duruma, alıştık. Hele de İzmirli olunca... Alışıyor insan  bazı “hizmetlere”. Şimdi kaldırılan otobüs seferlerini hatırlatacağım, iş iyice derinleşecek. Trafik azalacak dendi, trafik sorunu her gün büyüdü, vatandaş o otobüsten in diğerine bin, ondan in ötekisine bin perişan. Gerçi onda da sayın belediye ve ESHOT büyüklerimiz geri adım attı, bazı hatlar gereksiz denilip kaldırılsa da sonradan sessiz sedasız tekrar çalışmaya başladı. Her neyse dönelim konumuza. Güzelim vapur sefamıza. Birçok alışkanlığımız, vapur sefamız gitti ve biz unuttuk, yeni düzenle gidiyoruz geliyoruz. Sonra bu hafta bir de ne görelim. Yeni yapılan Pasaport iskele resmen facia. Denizin çekilmesi hesap edilmeden yapılmış. Yok artık demeyin ve gülmeyin lütfen. Komik değil trajik bir durum. Koskoca İzmir Büyükşehir Belediyesi, denizden ayrı düşünülemeyen İzmir’de, yılların deniz ulaşım tecrübesini silmiş adeta. İşe gidiş saati olduğundan sabah yapılan bazı seferler daha kalabalık oluyor. Doğal bir durum.

O seferler yapılırken geçtiğimiz hafta bir anons yapıldı vapurda “sayın yolcularımız gemimiz iskeleye yanaşmadan yerlerinizden kalkmayın, kapı önlerinde beklemeyin, bu durum yanaşmamızda tehlike arz ediyor” diye. Bu sefer şaşırdık. Yıllardır vapurla gelip gidenler, iskeleye yanaşırken erken inip iş yerine daha önce varmak isteyenler kapılara yaklaşır. Şimdiye kadar bir kere sorun yaşanmadı. Elbette alışkanlık, iskeleye yanaşınca ön tarafta yığılmalar oldu ve yeni gemimiz iskeleye yanaştı. Ama kapak atamadı. Çünkü iskeledeki yolcuların ineceği bölümü yüksekte  kaldı. Gemi görevlileri bir ara tüm yolculara “geminin arkasına doğru gitmeyi” dahi teklif etti. “Eller uzay araçlarını indiriyor, biz vapuru yanaştıramıyoruz” dedik de ne çare. Vapur yanaşamayınca kaptan Alsancak’a yöneldi. Geçen hafta bir kaç kez  yaşandı bunlar. İşine geç kalan yolcular kendi aralarında bu sefer adeta kavgaya varan tartışmalar yaşadı, “neden yerinizden kalkıyorsunuz” diye birbirine kızdı. Bir tek yetkili de çıkıp “Sayın İzmirli sorun iskeleden kaynaklanıyor. Maalesef deniz suyunun çekilmesini hesap edememişiz, bu nedenle yeni gemimiz alçakta kalıyor. Anlayış gösterin” demedi. İzmirliyi birbirine düşürecek bir dille, ayağa kalkanları suçlayan anonslar yaptı.

İşin nesi ilginç biliyor musunuz, aynı gemi Alsancak’a yanaşırken öndeki yığılmalara rağmen sorunsuz yanaşabiliyor ve buna rağmen yetkililer suçu yerinden kalkan yolculara yüklüyor, hemşehrileri birbirine düşürüyor.

Şimdi soruyorum büyüklere, İzmir’e, İzmirliye bunu mu yakıştırıyorsunuz?

Evet İzmir farklı diğer şehirlerden. Ne Ankara, ne İstanbul, ne de yurt dışında herhangi bir yer. Burası İzmir. Burası kıyaslanamaz hiçbir yerle. Ama bir bakın İstanbul’a. İki kıtayı deniz altından geçiyorsunuz sorunsuz. Bir bakın Ankara’ya, bir uçtan bir uca kırmızı ışık olmaksızın altgeçitlerden ilerliyorsunuz. Bırakın oraları. Bir bakın burnumuzun dibindeki Denizli’ye. Birçok şehir insan eliyle güzelleştiriliyor. Güzel İzmir ise insan eliyle yaşanmaz hale getirilmek isteniyor. Bu İzmir’e yapılacak en büyük haksızlık olur.

Bu arada son durum ne diye sorarsanız, nostalji yaşanıyor. Evet, artık Pasaport yolcuları eski vapurlarla taşınıyor. Onlarda herhangi bir sorun yaşanmıyor. Belediyemiz, İzdeniz sağolsun, bir kaç kere insanları Alsancak’ta bıraktıktan sonra eski vapurları kullanalım diye düşünmüş.