50 yýl öncelerde, Diyarbekir’de Saðlýk teþkilatýnda çalýþýrken, Güneydoðu’daki birçok yerde yabancý petrol þirketlerinin sondaj çalýþmasý yaptýklarý mekânlarý ve sonra da o sondaj alanlarýnýn, ‘hiçbir sonuç alýnamadýðý’ veya ‘rantabl olmadýðý’ gibi gerekçelerle beton dökülüp kapatýldýðýný görürdüm.
Sondaj iþleri yüksek teknoloji isteyen pahalý iþlerdir.
Birkaç yýl önce, bir petrol mühendisi arkadaþ, Türkiye’de bu zamana kadar -elbette büyük paralarla ve çoðu yabancý þirketlere- yaptýrýlan -3 bin metreden daha fazla derinliði olan- bütün sondajlarýn 5 bin civarýnda olduðunu; B. Amerika’ya aid petrol þirketlerinin ise, sadece B. Amerika içinde bir yýlda yaptýðý sondaj sayýsýnýn 2 500’ü aþtýðýný söylemiþti. Ve emperial ülkelere ve odaklarýna baðlý þirketlerin dünyada yaptýklarý sondaj çalýþmalarý, o güç odaklarýnýn dünya çapýnda takib ettikleri uzun vâdeli stratejik ve jeo-politik, hattâ ‘religio-politik/ din siyaseti’ plânlarýna göre deðerlendirilmektedir.
Türkiye’nin, on yýllardýr çok büyük paralar vererek yabancý þirketlere karada ve denizde yaptýrdýðý sondajlardan eline hiçbir þey geçmiyordu; ‘Yapýlan sondajlar neticesinde bir sonuç elde edilememiþtir.. Sorry! /Üzgünüz..’ þeklindeki teknik bilgi notundan gayri..
Halbuki, etrafý tabiî gaz ve neft deryasý olan Anadolu yarýmadasýnýn ve denizlerdeki 200 metre derinliðe kadar olan ve kýt’a sahanlýðý denilen uzantýsýnýn bu zenginlikten tamamen nasipsiz olamýyacaðý, genel olarak kabulleniliyordu. Ama, nedense bir türlü sonuç alýnamýyordu. Halbuki, 100 milyonlarca dolar ücret ödenerek dýþ ülkelerden ‘kira’lanan dev sondaj ve araþtýrma gemileri yýllardýr devredeydi.
Tamam, delilsiz olarak suizan etmek doðru deðil; ama, olan-biten’e hep hüsn-i zan ile bakmak da safdillik olur.
Hani, adamýn birisi ormanda gaayet rahat bir þekilde dolanýyormuþ. ‘Ne yapýyorsun?’ diyenlere de, ‘Kaybolan bir ineði aradýðýný’ söylüyormuþ.
‘Böyle telaþsýz, kaygýsýz vaziyette inek aranýr mý?’ diyenlere de, ‘Ýnek benim olmayýnca böyle aranýr.. Yoksa, siz görürdünüz bendeki feryad-ý figaný..’ dermiþ.
Bizim hikâyemiz de böyle.. Ama, etrafýmýzdaki neft/ petrol ve tabiî gaz zengini ülkelerin medya organlarý ve hattâ halk kesimleri bile bizde yaþanan sevinci anlamakta zorlanýyorlar. Bilmiyorlar ki, aradýðýmýz ineðimizi kurda-kuþa kaptýrmadan nihayet bulduk inþaallah.. Onun daha çoook danalarý da olur.
Elbette bu buluþu her þey saymak yanlýþ olur. Nitekim, muhalif unsurlar, emperyalist devletlerin ve diðer güç odaklarýnýn aðýr baskýlarýna direnmeye çalýþan Ýran ve Venezuela gibi zengin petrol ve tabiî gaz yataklarýna raðmen, ekonomilerinin ne kadar zor olduðunu hatýrlatarak halkýmýzýn sevincini kursaklarýnda boðmaya çalýþýyorlar.
Doðrudur ki, bu ve benzeri ülkeler çok sýkýntýdadýrlar. Ama, o ülkeler ekonomilerini genelde sadece bu 1-2 kalemlik ihraç mallarýna dayandýrmaktan kurtulamadýlar. Türkiye ise, petrol tüketimine dayalý sanayiini ve günlük hayatýný sürdürebilmek için, hattâ 20 sene öncelerde bile, yýllýk ihracat geliri sadece 33-34 milyar dolar iken, yýllýk gelirinin yüzde 60’ýndan fazlasýný, bu meblaðýn 22-23 milyar dolarýný gaz ve petrole ayýrmak zorundaydý.
Son 17-18 senedir takip olunan ekonomik siyasetle Türkiye, yýllýk ihracat gelirini 170 milyar dolar seviyesine yükseltirken, petrol ve gaz’a ayýrdýðý para, ihracât gelirinin artýk yüzde 40’larýna indirilebilmiþti.
Bu yüzden, C. Baþkaný Erdoðan’ýn müjdeyi verirken, bunun halk kesimleri üzerindeki tesiri çok daha fazla oldu. Çünkü, Türkiye petrol, gaz ve elektriðe öylesine muhtaç durumlara düþmüþtü ki, Demirel, ‘Petrol vardý da içtik mi?’ demekten baþka bir söz bulamayan bir çaresizlik içindeydi. Bu bakýmdan bu sondaj, sadece jeolojik deðil; sosyal bir sondaj da olmuþtur ve milletin büyük kesimi bu geliþmeyle, kendisine ve geleceðine daha bir güven duymuþtur.
Elbette, maddî kalkýnma ve geliþmiþlik tek baþýna yetmiyor; ama, onsuz, manevî, ahlâkî ya da ideolojik deðerlere dayalý bir toplumun kurulmasýnýn çetinliði de, dünyadaki nice ibretli örneklerden de anlaþýlabilir.
‘Kurtluk Kanunu’nda kural budur: Zayýf olaný yerler..
Her yönlü, maddi ve manevî açýdan kuvvetli olmak gereðini idrak edememiþ toplumlar topal ördek durumunda düþmekten kurtulamazlar.