ABD Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden’ýn Türkiye ziyaretinden geriye kalan pek çok baþlýk var. Joe Biden, gerek Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’la, gerekse de Baþbakan Ahmet Davutoðlu ile yaptýðý görüþmelerde sadece Ankara’yý deðil, tüm bölgeyi doðrudan ilgilendiren kritik konularda Amerikan tarafýnýn görüþlerini ortaya koydu.
Önce görüþmelerin genel çerçevesi. Cumhurbaþkaný Erdoðan, G20 Zirvesi’nde ifade ettiði çerçeveyi bir kez daha iletti Amerikalý muhatabýna. Türkiye’nin DAEÞ, PKK, El Kaide, DHKP-C gibi terör örgütleri arasýnda hiçbir ayrým yapmadýðýnýn ve PYD ve YPG’yi de terör örgütü olarak gördüðünün altý çizildi.
Ayrýca Türkiye’nin DAEÞ’le mücadele konusunda uluslararasý koalisyona verdiði destek hatýrlatýldý Biden’a. Irak’ta yaþanan istikrarsýzlýðýn gerek DAEÞ, gerekse PKK için zemin oluþturduðu ifade edildi.
Ayný çerçeve Baþbakan Ahmet Davutoðlu tarafýndan da ortaya konuldu: ‘Teröre karþý ortak tavýr alma konusunda ayný yaklaþýmý benimsediðimizi bir kez daha teyit ettik. DEAÞ, PKK, DHKP-C, Nusra gibi terör örgütleri arasýnda bir fark görmedik. ABD ile bütün bu terör örgütlerine karþý birlikte davranma konusunda hassasiyetimiz var. Bugün de haritalar üzerinde tek tek bütün kritik bölgeleri ele aldýk. Türkiye olarak ulusal güvenlik kaygýlarýmýzý Sayýn Biden’a açýk ve net bir þekilde ifade ettim.’ Baþbakan görüþmede YPG’nin PKK’nýn bir parçasý olduðunu ve ondan açýkça destek aldýðýný da belirtti.
Joe Biden’ýn, Türkiye’deki bazý geliþmeler üzerinden sembolik anlamlar yükleyip gerçekleþtirdiði temaslar, verdiði mesajlar kuþkusuz Ankara’da rahatsýzlýk uyandýrdý. Ancak Amerikan yönetimi de, Türkiye de bu tür mesajlarý, bölgede olup bitenler üzerinden bakýldýðýnda fazlaca gündemde tutacak gibi deðil.
Fakat taraflarýn üzerinde mutabýk kalamadýðý, daha doðrusu Biden’ýn ýsrarla suskun kalarak mesaj verdiði PYD konusu, bunlardan çok daha farklý bir anlam taþýyor. Ankara, DAEÞ’le mücadele etmenin tek baþýna meþruiyet kaynaðý olamayacaðýný, ayrýca PYD’nin Suriye rejimini desteklediðini hemen her zeminde ifade ediyor zaten. Baþbakan Davutoðlu da, PYD’nin muhatap alýnmayacaðýný geçtiðimiz hafta net biçimde ortaya koymuþtu.
Joe Biden’ýn suskunluðu, elbette ABD’nin PYD konusunda baþýndan itibaren devam ettirdiði politikanýn bir parçasý. Temaslarýnda PKK’nýn terör örgütü olduðunu ve yaptýklarýnýn kabul edileyemeceðini ifade ederken, örgütün en hafif deyimle organik bir parçasý olan PYD hakkýnda benzer bir yaklaþým sergilemedi.
Bunun anlamý çok da karmaþýk deðil aslýnda. ABD, Kürtler üzerindeki bölgesel nüfuzunu devam ettirmek istiyor. Mevcut durumda Ankara’nýn kararlý tutumu, PKK’yý böyle bir nüfuz aracý olma konusunda hayli zayýflatýyor. Öte yandan Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin kendi içinde yaþadýðý sorunlar ve yine çok doðru bir yaklaþýmla Ankara’nýn Mesut Barzani ile devam ettirdiði iliþkiler de ABD’ye istediði geniþlikte bir hareket alaný vermiyor. PYD gibi silahlý bir Kürt örgütü, öncelikle bu resimde önemli onlar için.
Ýkinci temel neden, Suriye’de planlanan geçiþ sürecinde yer alýyor. Þam’daki rejimin Rusya-Ýran yakýnlýðý, muhalif Sünni Araplarýn ABD ve müttefiklerine olan haklý güvensizliði, yine PYD’yi öne çýkarýyor. Biden, böyle bir tablo için sustu Türkiye’de.
Belki baþka bir yazýnýn konusu. Ancak Türkiye’nin mutlaka bu alanda hamle yapmasý gerekiyor. Suriye Kürtlerinin kendisine karþý bir kart olarak kullanýlmasýný engelleyecek manevra alaný hala var Ankara’nýn. Çok da zorlanmadan üstelik bunu çözebilir.