Judith Miller olayı!

Yıl 2003. Bush yönetimi saçma sapan gerekçelerle Irak’ı işgal etmek istiyordu. Saddam Hüseyin’in elinde kimyasal silah var yalanını bütün dünyaya yutturmaya çalışmışlardı. Kimse inanmadı ama Amerikan devleti Irak’ı işgal etti.  O dönemde Bush yönetimi dışarıya hiçbir bilgi sızdırmıyordu.

Ortada ABD açısından bir savaş vardı ve milli güvenliği ilgilendiren bir mesele oldu mu Cumhuriyetçilerle Demokratlar hemen birleşiyordu. Bush, o dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’e dayandırarak Saddam’ın Nijer’den uranyum aldığını iddia ediyordu. Ortada uranyum yoktu ama bu yalan her yere yayıldı ve işgalin ana gerekçesi oldu.

Eski büyükelçi Joseph Wilson, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in Nijer’den kitle imha silahının yapımında kullanılan uranyum almaya çalışıp çalışmadığını araştırmakla görevliydi. Bu iddiaları kanıtlayacak bilgiler edinemeyen Wilson, daha sonra Bush yönetimini bulguları saptırmakla eleştirmişti. Hatta gazetelerde birkaç makale yazarak Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin gelen istihbaratı çarpıttığını söylemişti. Tam o sırada New York Times muhabiri Judith Miller ve Time muhabiri Matthew Cooper, Irak Savaşı sırasında Bush yönetimini eleştiren eski büyükelçi Joseph Wilson’ın, CIA ajanı Valerie Plame ile evli oldukları bilgisini isim vererek haberlerinde kullandılar.

Ne olduysa bundan sonra oldu. Basın özgürlüğü konusunda herkese ahkam kesen ABD ve İngiltere bir anda sert eleştiri oklarını bu iki gazeteciye çevirdi. Amerikan yargısı hemen harekete geçti. Miller ve Cooper ifadeye çağrıldılar. Cooper son anda ifade vermeyi kabul etti. Miller ise reddetti. Her iki gazeteci Amerikan yasalarına göre Büyük Jüri önünde ifade verecekti. Judith Miller önce ifade vermeyi reddettiği için ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı Thomas F. Hogan tarafından, “mahkeme kurallarına riayet etmemek”ten dolayı 18 ay hapis cezasına mahkum edildi. Mahkemenin Miller’dan istediği kaynağını açıklamasıydı.

Amerika’da kanun netti. O gazeteci, bu yazar demiyordu kimse. Kaynağını açıklamayı ve ifade vermeyi reddeden Judith Miller cezaevine konuldu. Tam 85 gün içeride kaldıktan sonra ifade vermeyi kabul etti ve hapisten çıktı.

Aslında ABD’de yaşanan CIA ile Beyaz Saray arasındaki bir kavgaydı. Judith Miller’e bilgi veren Dick Cheney’nin danışmanı Lewis Libby’di ve Plame’den sadece “Wilson’un eşi. CIA’de, WINPAC Bölümü”nde çalışıyor’ diye bahsetmişti. Başkan Bush’un danışmanı Karl Rove ise Time dergisi muhabiri Matthew Cooper’a, Valerie Plame için “Wilson’un karısı. CIA’de çalışıyor” demişti. Heö Karl Rove hem de Lewis Libby  “isim belirtmedik” deseler de gerçeği gizleyemediler. Beyaz Saray’daki Bush’un ekibi Demokrat Partili Wilson’ın eşinin CIA ajanı olduğunu deşifre ederek intikam almıştı.

Judith Miller mahkeme kendisini ilk çağırdığında basın özgürlüğünü ön plana çıkaran bir savunma yaptı. Ama mahkeme bunu kabul etmedi. Amerikan yasalarına göre görev başındaki CIA ajanlarının ismini açıklamak suç. Bir CIA ajanının adını deşifre ettiğinizde kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor.

Şimdi Türk devletine basın özgürlüğü konusunda ders vermeye kalkan Batı’ya bu olayı hatırlatmayı özellikle isterim. İş milli güvenliğe gelince kendi ülkenizde gazeteciyi içeri atıyorsunuz. Eğer Miller ifade vermese tam 18 ay yatacaktı. Zoru görünce hemen Amerikan devletinin yasalarına biat etti. Gitti ifade verdi, kurtuldu.

Türkiye’de açık bir şekilde milli güvenliği ihlal eden ve Türk devleti DAEŞ’e silah taşıdı yalanını yayan Can Dündar içeri girdi mi hemen basın özgürlüğü zırvalığını yayan Batı ikiyüzlüdür.  Ha, Batı bu konuları ince yapar. Basın özgürlüğüne laf getirmeden perde arkasından her şeyi halleder. Mesela daha önce çok yazdığım New of the World olayı da böyledir. O gazeteyi İngiliz devleti değil, Murdoch kendisi kapattı diyorlar. Tabii ki öyle ama onu kapatmaya zorlayan İngiliz devletidir. Eğer kapatmasa Murdoch başına gelecekleri biliyordu.

Türkiye’de de sözde basın özgürlüğünü savunanların çoğu yalan konuşuyor. Hele hele askerin yanında saf tutan, FETÖ militanı olmuş, PKK sever tipleri görünce sahte yüzlerini çok daha net görüyoruz. Muhafazakar bir gazeteci içeri girse hepsi göbek atacak tipler şimdi Batı’dan medet umuyorlar. Batı önce kendine baksın. Judith Miller’ı niye 85 gün içeride yatırdılar onun hesabını versinler.