Kuzey Kore’yi kýnamanýn ya da ekonomik yaptýrýmda bulunmanýn onu durdurmaya yetmeyeceði belli idi. Dünyaya kafa tutan bir görüntü içinde hýzla intihara giden Kuzey Kore Devlet baþkaný, daha önce ABD’yi vurabilecek menzildeki füzelerini denemiþti, þimdi de bu füzelere baþlýk olarak eklenebilecek hidrojen bombasýný “baþarýyla” denedi.
Kim Jong Un, bu baþarýlý denemeyi kendi ülkesinde yaptý; büyüklüðü 6’nýn üzerine çýkan bir depreme neden oldu. Olsun, depremden zarar gören Kuzey Koreliler varsa da, artýk ülkelerinin “caydýrýcýlýðý” için katlanmak zorundalar diye düþünülmüþ olmalý. Deprem Güney Kore ve Japonya’dan da hissedildi. Denenen hidrojen bombasýnýn yýkýcý etkisi en az üç atom bombasý kadar. Hidrojen bombasý en yýkýcý silah olarak biliniyor, radyasyon etkilerinin yüz yýl devam edeceði ileri sürülüyor ve bu bombanýn yanýnda atom bombasý neredeyse “insancýl” kalýyor.
Demek ki deneme sýrasýnda K. Kore’nin bir bölgesi bombanýn etkisine maruz kalmýþ. Bu, intihar etmenin bir türü olabilir.
ABD’ye kendini öldürtmek
Ýntiharýn bir diðer biçimi ise, K Kore’nin kendisine seçtiði düþman ile ilgili. K. Kore’nin esasen temel derdinin Güney Kore ile; olmadý Japonya ile ocaðý düþünülebilir. Bu iki ülke, ABD’nin en kadim müttefikleri. Bu ülkeleri tehdit ederek ABD’yi hedefe koyma yolunu da deneyen K. Kore, son denemesiyle aslýnda füzelere hidrojen bombasý takýp ABD’ye gönderebileceðini ima ediyor. Ýmayý anlamýþ olmalý ki, ilk keskin tepki de ABD’den geliyor.
Kim Jong Un’un ruh halini bilemiyoruz. Belki, “nasýl da kýzdýrdýk Amerika’yý” diye gururlanýyordur. Ancak bu tür giriþimler aslýnda “gel beni vur” demektir. Trump ABD’si, bu davete icabet eder mi, bilinmez. Ancak K. Kore’ye haddini bildirme giriþiminde bulunmasý halinde K. Kore diye bir yer kalmaz ama bu ABD’nin de küresel gücünü Japon denizinde tüketmesi anlamýna gelir. Milyonlarca kiþi ölür, bu arada “korunan” Japonya da füzelerden nasibini alýr. Pimini çekerken öldürülen intihar bombacýsý gibi bir durum ortaya çýkar; hem bombacý ölür, hem de patlayan bomba etrafa zarar verir.
Ardýndan, iþlerin bu hale gelmesinin sorgulandýðý yeni bir dönemin kapýsý aralanýr; muhtemelen sanýk sandalyesine de ABD oturur.
Çin’e kendini öldürtmek
Çocuklarým küçükken anneme sorardým; bazen kasten beni delirtmek için mi uðraþýyorlar diye. Annem de her çocuðun neyin yasak olduðunu anlamaya ihtiyacý vardýr; sen ne zaman dur diyeceksin diye seni ölçüyorlar derdi. Hep ayný noktada “dur” dersen, çýtayý yukarý taþýmazlar; bu öðrenme sürecidir. Bir kez dur dediðin noktayý gevþetirsen, çocuklar bu zaafý deðerlendirir diye eklerdi.
Bunu neden yapýyorlar diye sorduðumda ise, çocuklar neyin iyi-neyin kötü olduðunu bilmezler; ailelerini kýzmaya davet ederek kendilerini uyarmayý ve bu yolla öðretmelerini talep ederler þeklinde yanýt verirdi.
Halk dilinde “bu çocuk sopa istiyor” denen durum, aslýnda önceden sýnýrý, haddi konmamýþ ufaklýðýn haddini aþma suçlamasýyla karþýlaþmasý olarak ifade edilebilir. K. Kore de, ergenliðe bile ulaþamamýþ bir devlet ve bugüne kadar kimse ona “dur” dememiþ, haddini bildirmemiþ. Hal böyle olunca da, küçükken kibritle oynayan ülke, büyüyünce azýlý bir kundakçýya dönüþmüþ.
Etrafý ateþe verirse ev de yanacak, yani K. Kore yine intihar etmiþ olacak. Ülkenin yöneticileri bombanýn þehvetine düþmüþ ve sonlarýný göremiyor olabilirler, ama mutlaka gören vardýr. Acaba Çin, ayný anda hem K. Kore’yi sýrtlamaktan hem de ABD baskýsýndan kurtulmak için bu bombalarýn yapýmýný, dolayýsýyla intiharýn her türünü yürekten destekliyor olabilir mi?