''Kaatiller konusunda trajik olan, hesab vermeden ölmeleridir''

2000- 2006 arasýnda Amerikan Savunma Bakaný olan Donald Rumsfeld geçtiðimiz günlerde 88 yaþýnda öldü.

Yabancý kaynaklarýn haber ve yorumlarýna bakarken, '400.000 Kiþinin Kaatili Donald Rumsfeld Huzur Ýçinde Öldü' þeklinde bir baþlýk dikkatimi çekti.. 'The Daily Beast' isimli bir yayýn organýndan bir yazar, 'Donald Rumsfeld'in ölümüyle ilgili trajik olan tek þey, bunun bir Irak hapishanesinde yaþanmamýþ olmasý..' diyordu.

Rumsfeld'in Bakanlýðý zamanýnda, 11 Eylûl 2001'de Amerika içinde gerçekleþtirilen korkunç saldýrýlarýn arkasýnda Usâme bin Laden'in 'El-Qaide' teþkilatýnýn bulunduðunun düþünüldüðünü ve Afganistan'ýn bu yüzden aðýr þekilde bombardýman edildiðini hatýrlayalým. Sözünü ettiðim yazý sahibi, sadece Afganistan'da ve resmî rakamlara göre, Amerikan ordusunca öldürülen Afganlýlarýnýn sayýsýnýn 147 bin kiþi olduðunu yazýyor.

Yazar ayrýca, Afganistan'da, -Tâlibân rejiminin devrilmesinden sonra-, bir Amerikan Þirketi'nin çalýþaný iken, Afganistan Devlet Baþkanlýðý'na getirilen Hâmid Karzaî'nin, Tâlibân'la Amerika arasýnda arabuluculuk yapma teklifinin, Rumsfeld tarafýndan 'Durumun müzakereyle sona ereceðini düþünmüyorum; bu, Amerika için kabul edilemez' diye reddedildiðini de belirtiyor.

Afganistan'da ve Irak'ýn iþgali sýrasýnda öldürülen sivillerin resmen kabul edilen sayýsýnýn 400 bini geçtiðini hatýrlatan makale sahibi, ayrýca, 11 Eylûl 2001'de Amerika içinde gerçekleþen korkunç saldýrýlarýn arkasýnda El'Qaide ile Saddam Huseyn arasýnda bir 'iþbirliði olduðu' kanaatiyle, Irak'a yapýlan Amerika saldýrýsý ve iþgali sýrasýnda öldürülen sivillerin sayýsýnýn kesinlikle eksik olduðunu da vurgulayarak, bu yüzbinlerin ölümlerinin sorumlusunun, o zamanki Amerikan Baþkaný Bush ile Baþkan Yard. Dick Cheney ve de Rumsfeld olduðunu ifade ediyor.

Ama, özellikle de Rumsfeld.. Çünkü, o, Saddam'la özel ticarî iliþkileri de olan ve Irak konusuna âþina birisi olarak biliniyordu.. Onun için de, 'Irak'ýn iþgalinin mimarý' olarak da o anýlýyordu.

*

Hesab edebiliyor muyuz? Öldürülen bu yüzbinlerin neredeyse, yüzde yüzü Müslüman insanlar..

Benzer bir durumun, farz-ý muhâl, Müslümanlara aid bir güç odaðý tarafýndan ve gayrimüslim halklara karþý uygulandýðý sözkonusu olsaydý, dünyada uyandýrýlan tepki n'olurdu?

Evet, sadece bu bile, emperial güçlerin ne kadar canavarlaþmýþ bir güç olduklarýný göstermeye yeter..

Ýlginçtir; Afganistan'dan, o topraklarý Amerika'ya karþý savunmaya çalýþan Müslümanlarý getirip, Kuba adasýnýn bir köþesinde bulunan ve Amerika'ya aid 'Guantanamo Üssü'nde esir tutulan binlerce insanýn, saatlerce ayakta durmaya zorlanmasý' þeklindeki iþkencelerin yanýndan geçerken, Rumsfeld'in omuz silkip, 'Ben de, günde 8-10 saat ayakta duruyorum.' dediði aktarýlýyor.

*

Eylûl-2002'de Saddam Huseyn ile El-Qaide arasýnda -aslýnda var olduðu hiç belgelenemeyen- bir 'ittifak'ýn kesin delillerine sahip olduðu konusunda Rumsfeld'in ýsrar etmesi sonucu, Afganistan'dan sonra Irak da vuruldu ve Baas rejimi devrilip, Saddam idâm edildi. Halbuki, Saddam'ý, Ýran'a saldýrdýðý sýrada, bütün emperial güçler ve onlarýn müttefikleri onu koruyorlardý.

Hâlâ da yaþananlar ve þimdi kimlerin oynatýldýðý ortada..

*

Amerika'nýn Rumsfeld'in kararlarýyla, Afganistan ve Irak'ta yaptýrdýklarýndan dolayý ölenlerin sayýsýnýn 4 milyon olabileceðini bazý etkili Amerikan siyasetçileri bile sözkonusu etmiþler..

Ama, Rumsfeld, yaptýklarýndan hiçbir zaman sorumlu tutulmadý. Sadece, 'yaptýðý her þeyin haklý ve iyi olduðunu' anlattýðý hâtýralarýný yazdý. Sözkonusu haberin altýna yazýlan yorumlardan birinde, 'Cehennem tam yerin idi, ateþinle bütünleþ..' cümlesi vardý..

Evet, kaatiller konusunda en trajik olan, hesab vermeden ölmeleridir.

*

Bu anlatýlanlar, çok uzak bir tarih dönemine aid ve sadece Rumsfeld'a özel deðil, emperial güçlerin ortak özelliðidir.

*

Ve bugünlere gelelim..

Amerikan emperyalizminin yeni baþkaný Biden'ýn, '20 sene yeter artýk..' diyerek, Afganistan'dan geri çekilme kararý uygulanmaya baþlamýþ durumda..

Son olarak, Bagram Havaalaný boþaltýldý.. Ve, Cumhurbaþkaný Eþref Ganî yönetimindeki Afganistan hükûmeti boþaltýlan yerleri ele geçirme çabasýndayken, Tâlibân, ülkenin birçok bölgesinde fiilî otoriteyi ele geçirmiþ olarak gözüküyor. Amerika da bu sonucu kabullenmiþ gözüküyor..

Hatýrlayalým, Afganistan'da, Sovyet Rusya'nýn 14 yýla yaklaþan iþgaline ve kukla komünist hükûmetlere karþý direnen 'mucahid' teþkilatlarý, kendi aralarýnda da liderlik mücadelesine giriþtikleri halde, bu durum, komünist iþgali tablosunda pek göze çarpmýyordu. Sovyet Rusya güçleri 1990'da çekilince ise, 'mücahid teþkilatlarý' arasýndaki boðuþma, bütün þiddetiyle daha bir ortaya çýkmýþtý. Yýllarca süren bu boðuþmanýn biteceðine dair bir çýkýþ yolu bulunamayacaðý kanaatiyle, o zamana kadar silâhlý mücadelelere katýlmayýp, Pakistan medreselerinde okuyan talebelerden oluþturulan bir 'Tâlibân (Talebeler) Teþkilatý' devreye sokulmuþtu, 1995'lerde..

Bu teþkilat, Pakistan Ordusu'nun eðitiminde, Suûdî rejiminin büyük yardýmlarýyla ve kýsa zamanda 120 kadar Amerikan savaþ uçaðýna sahib bir duruma gelmiþ ve Afganistan'a hâkim olmuþtu. Ama, 11 Eylûl 2001 Saldýrýlarý'nýn bedeli Usâme bin Laden ve ona sahib çýkan Tâlibân'a çýkarýlmýþ ve Tâlibân rejimi çökertilmiþti. Anlaþýlýyor ki, Afgan halký, teþkilatlar arasý yeni bir 'iç-savaþ'ýn hortlamasýndansa, Tâlibân'ý destekliyor.