Kabahat, Oktay Ekþi’ye sorulmamasýnda...

Hacý Mehmet Gani’yi önce Ýngilizce kursuna gönderip Bern (Ýsviçre) Büyükelçiliði’ne basýn müþaviri atayanlar yanlýþ yapmýþlar...  “Keþke ne yapalým?” diye CHP’nin Ýstanbul milletvekili Oktay Ekþi’ye sorsalardý...

Eminim, atamayý yapanlara doðru aklý verirdi Oktay Bey... Kendisi de vaktiyle Ýngiltere’ye gönderilmiþ bir deðerdir çünkü...

Sanýyorum haberi almýþsýnýzdýr, ama ben yine de özetleyeyim: Hacý Mehmet Gani adlý bir Baþbakanlýk çalýþaný Bern’de (Ýsviçre) basýnla iliþkileri yürütsün diye görevlendirilmiþ... Görevlendirme yapýlýrken yabancý dili olup olmadýðýna bakmýþlar ve dokuz ay müddetle TÖMER’de Ýngilizce dersleri aldýðý anlaþýlmýþ...

CHP Ýstanbul milletvekili Oktay Ekþi iþin içine bu noktadan sonra giriyor... Baþbakan yardýmcýsý Bülent Arýnç’a bir soru önergesi veriyor Hürriyet’in eski baþyazarý... “Dil bilmeyen birinin 6 bin dolar maaþla atanmasýný nasýl yaptýnýz?” merakýnýn giderilmesini istiyor önergesinde...

Milletvekillerinin soru sorma hakký var. Baþbakan yardýmcýsý da yanlýþ bilgilerin doðrusunu vererek sorusunu cevaplamýþ zaten...

Olay bu.

Konunun beni ilgilendiren yönü, o kadar CHP milletvekili arasýndan Oktay Ekþi’nin bu soruyu sormasý... Çünkü Oktay Bey’in kendisi de vakti zamanýnda böyle bir görevlendirmeyle Londra’ya gönderilmiþti. Tabii bir askeri darbe sonrasýnda olduðu için, kimse, “Nasýl oluyor da oluyor” tarzý bir soruyu gündeme taþýyamamýþtý.

Ýyi de olmuþtu gidiþi: Londra’da dört yýla yakýn kalýp Ýngilizce öðrendi; o sayede IPI gibi uluslararasý basýn kuruluþlarýnda yer alabildi... Ýyi ki gitti; o sayede dýþarýya açýk Basýn Konseyi’nde baþkanlýðý üstlenebildi. Ýyi ki gitti; o sayede Ýngiltere’de ihtisas yapan Dr. Aysel Haným’la mutlu bir evlilik yapabildi...

Aslýnda bilinir de nedense akla pek gelmez: Oktay Ekþi 27 Mayýs (1960) darbesi sonrasýnda basýn kontenjanýndan Kurucu Meclis üyeliði yapmýþtýr; o sayede son seçimde milletvekili olana kadar milletvekili emekli maaþý almýþ, iç ve dýþ seyahatlerinde VIP salonunu kullanabilmiþtir...

Kurucu Meclis üyeliði sonrasýnda yeniden Ulus gazetesinde çalýþýrken birdenbire kapaðý Londra’ya atabilmiþtir Oktay Ekþi.

Uzatmamak için (Halit Esendir’in ‘Babýali’nin Meþhurlarý’ kitabýndaki) kendi anlatýmýndan  aktarýyorum: Ulus gazetesindeyken, bir gün, muhabir arkadaþlarýmdan Yurdakul Fincancý ‘Yurtdýþýna gitmek istiyordun, bir fýrsat var, ilgilenir misin?’ diye sordu. Meðer hem gazeteci, hem subay, hem de aðabeyimiz konumunda olan Doðan Tanyer (..) Yurdakul’a ‘Ýstersen böyle bir olanak var’ diye haber vermiþ. (..) Daha sonra da o konuyu bana açmýþ... (..) Yetkinin Londra Baþkonsolosu Ýsmail Soysal’a ait olduðunu söylediler. (..) Gidince mektubu kendisine takdim ettim . Böylece iþe baþladým ve üç buçuk yýl Londra’da kaldým.”

 

Anlatým içinde yer alan ‘hem gazeteci, hem subay, hem de aðabeyimiz’ ifadesine bakar mýsýnýz? Doðan Tanyer için kullanýyor bu ifadeyi Oktay Bey. Doðan Tanyer kim mi? Onu da Hasan Cemal’in ‘Kimse Kýzmasýn Kendimi Yazdým’ kitabýndan (s. 263) aktarayým:

“27 Mayýsçý bir emekli subay. 1960 öncesi sivil olarak Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nda çalýþýrmýþ. 27 Mayýs Darbesi’nin yapýldýðý gün subay üniformasýyla büroya gelince þaþýranlar olmuþ. Ayný zamanda MÝT’te görevliymiþ.”

 

‘Gazeteci, subay ve aðabey’Doðan Tanyer“Hadi seni Londra’ya gönderelim” deyince kendini Ýngiltere’nin baþkentinde buluvermiþ Oktay Bey...

“Bana özel bir þey deðildi” diyebilir Oktay Ekþi; derse söylediði doðru da olur... Ayný dönemde yine baþka ‘gazeteciler’ de deðiþik Avrupa ülkelerine benzer yöntemlerle görevli gönderilmiþlerdi. Onlar arasýndan da uzun yýllar ve hâlâ fikir hayatýmýza katkýda bulunanlar çýktý.

Meramýmý herhalde anladýnýz: Ýsviçre’ye yapýlan atamanýn kuralýna uygun olmasý için geçmiþteki uygulamalara benzemesi beklenirdi.

Keþke önce Oktay Ekþi’ye “Ne yapalým?” diye sorulsaydý.