Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Kabataþ’a sýðmayan öfke

Gezi olaylarýnýn hemen baþlangýcýnda Kabataþ’ta bir genç kadýn ve bebeði eylemcilerin sözlü ve fiili saldýrýsýna uðradý. O kadýnýn meydandaki yüzlerce-binlerce kiþi arasýndan seçilmesinin nedeni ise baþörtülü oluþuydu. Malum, Gezi eylemcilerinin ciddiye alýnmasý gereken bir bölümünün söylemleri ve eylemleri dindar-muhafazakar görünürlüðe karþý bir öfkeyi içeriyordu.

Zehra Develioðlu ve bebeði iþte bu öfkenin karþýsýna yanlýþ zamanda ve yanlýþ mekanda bulunmanýn talihsizliðini yaþadý. O gün baþýndan geçenleri medyaya anlattý ve savcýlýða da müracaat ederek þikayette bulundu. Adli Týp Kurumu’ndan yaþadýðý saldýrýyý belgeleyen raporlar aldý.

Biliyorsunuz... Olayýn yaþandýðý günlerde herkes bir görüntü peþindeydi. Ama emniyet o zaman elindeki görüntüleri gizledi ve kimseye vermedi. Sonra yaklaþýk 9 ay sonra ayný emniyet tarafýndan düzenlenmiþ, iþaretlenmiþ ve grafiklerle düzenlenmiþ olarak medyaya sýzdýrýldý. Sýzdýrýldý ki toplum böyle bir saldýrýnýn gerçekte yaþanmamýþ olduðunu düþünsün istendi.

Sýzdýrýlan o görüntü kesinlikle olay anýný yansýtmýyor. Üstelik saldýrýya uðradýðýný söyleyen kadýn 9 ay sonra yine konuþtu ve ilk söyledikleriyle arada hiçbir çeliþki olmayan yeni açýklamalar yaptý.

Buna raðmen medyadaki Gezi-cemaat-Ergenekon-vb ittifaký o sýnýrlý ve maksatlý görüntüleri büyük bir sevinçle karþýladý. Bir genç kadýnýn ve bebeðinin çiðnenen onurunu hiçe sayarak en az o gün Kabataþ’ta olanlar kadar yeni ve þiddetli bir saldýrýya geçtiler.

Sayýsýz örnekten iki tanesini anlatalým yeter...

Bir gazete, blog yazarýnýn aðza alýnmayacak bir cinsel suç ifadesini internet sitesinde manþet yaptý. Yapmakla kalmadý infiallere raðmen tek kelime özür dileme ihtiyacý da duymadý. Bu bir zihni arkaplan taþkýnlýðýdýr ve gerçek niyeti fazlasýyla ele verir.

Ama daha da önemlisi Gezi medyasýnýn en tecrübeli isimlerinden birisinin Kabataþ’ta saldýrýya uðrayan kadýn için cemaat kanalýnda bulunmanýn rahatlýðýyla Fadime Þahin benzetmesi yapmýþ olmasýdýr. Bu kadar sinsi bir ayrýmcýlýk ve bu denli nefret içeren bir saldýrý örneðine pek az rastlanmýþtýr. Muhakkak ki bugünün tarihi yazýlýrken en karanlýk satýrlardan birisi de 28 Þubat’ta baþörtülü avýna alkýþ tutan bir yazarýn, yýllar sonra yine ayný gizli nefretle ortaya çýkýþý olacaktýr. Tahminin odur ki o tarihin yazýlmasý için de çok vakit geçmeyecektir.

Eli kalem tutanlarýn, sokaktaki insandan daha makul görünenlerin yorumlarý, yazýlarý ve nihayet köþelerinden ekranlardan yaptýklarý saldýrýlarý izledikçe 1 Haziran akþamý Kabataþ’ta yaþananlarýn Zehra Develioðlu’nun anlattýklarýndan bile daha vahim olduðuna kanaat getirdim. Medyadaki sözcüleri baþörtülü kadýna karþý ayrýmcýlýkta sýnýr tanýmayan kalabalýðýn sokaktaki öfkesine kim kefil olabilir? Baþörtülü kadýna karþý þiddeti hayatýn olaðan akýþý olarak görenlerden baþka!

Þunu bilelim de olup bitenleri anlamakta sýkýntý çekmeyelim...

Türkiye’de dini görünürlüðün her türlüsüne karþý faþizan sýnýrlara ulaþan bir tahammülsüzlük vardýr. Her türlüsüne...

Ankara’da iktidara, taþrada belediyeye, sokakta baþörtülüye, medyada demokrat kalemlere, ekonomide Anadolu sermayesine, sivil toplumda yardýmseverliðe, sanatta yaþadýðýmýz topraklarýn rengini yansýtana tahammülsüzlük vardýr.

Sair zamanlarda demokrat, özgürlükçü, mütehammil görünen kalemler görev zamanlarýnda maskelerini çýkararak baþkalaþýyorlar.

O zaman demokrasi talebinin sadece kendi hayat tarzýnýn üstünlüðünü garanti edecek bir bencillik olduðunu anlýyorsunuz. Kürt sorununda çözümü bile sýrf iktidar istifade edebilir diye sabote etmeye kalkacak kadar büyük bir bencillikten söz ediyoruz.

Böyle bir zihin Kabataþ’ta bebeðiyle hayat mücadelesi veren kadýnýn hukukunu dinler mi?

Ama Kabataþ’ta incinen kadýn da, kalbi onunla birlikte atan milyonlar da müsterih olsun; deðiþim yolunda artýk geri dönülmez yerdeyiz. Son öfke nöbeti savuþturulduktan sonrasý demokrasi... Herkes için demokrasi.