Kaçak Çay diye bir mekan vardý Beyoðlu’nda, hayli zaman olmuþ gitmeyeli. En son ne zaman gittiðimi hatýrlamýyorum. Bir dönem arkadaþlarla “kaçak çayda” diye mesajlaþýr yahut kýsaca telefonda “kaçaktayýz” derdik.
Bayram deðil seyran deðil nereden çýktý “kaçak çay” diyeceksiniz?
Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’ýn vatandaþlara “kaçak çay içmeyin” baþlýðýyla yansýyan haberini okuyunca geldi aklýma...
30 Aðustos Zafer Bayramý törenleri sonrasýnda, vatandaþlarla sohbet etmek için yakýndaki bir parka gitmiþler. Parktaki çaycý “Sayýn valim kaçak çay içer misiniz?” deyince, valimizin þalteri atmýþ.
Doðaldýr. Son günlerde hepimizin sinirleri gergin, çatacak yer arýyoruz.
Hazýr medya da oradayken, valimiz “çaycý sana söylüyorum vatandaþ sen iþit” diyerek, “hem PKK kahrolsun diyorsunuz hem de ‘kaçak çay’ içerek PKK’ya destek veriyorsunuz.” mesajýyla çaycýyý haþlamýþ.
Cerrah valimiz “Nereye gitsem kaçak çay var. Böyle þey olmaz” sözleriyle mesajýný pekiþtirmiþ.
Vallahi doðru, “nereye gitsek kaçak çay var”. Misal benim evde Urfa’dan, Diyarbakýr’dan, Van’dan, Mardin’den alýnmýþ birkaç kiloluk kaçak çay istifi var.
Kaçak çay dediðiniz ‘adý çýkmýþ dokuza inmez sekize’ misali, bildiðiniz bakkal, market artýk her yerde bulabileceðiniz Seylan çayý. Nam-ý diðer Ortadoðu’nun yerel çayý.
Neyse, gelelim valimize.
***
Kendince “terörün” bitmesine, halkýn terörden desteðini nasýl çekeceðine dair “en basitinden” çözümler bulmuþ. Saðolsun. Samimiyetinden zerre kadar kuþkum yok.
Bazen hiç aklýmýza gelmeyen en basit þey, “çözülmez” dediðimiz meseleyi kökünden çözebilir.
Meclis baþkanýmýz Cemil Çiçek “sade bir vatandaþ” olarak terörü bitireceðine inandýðý “ettekrarü ahsen velevkânu yükseksen” tadýnda “11 maddelik mutabakat metni” sunabilir, valimiz terörü bitirmek adýna “kaçak çay içmeyin” diyebilir.
Ancak þöyle de bir gerçek var, kamu bürokratlarý biraz da bürokrat mantýðýyla olsa gerek toplumsal sorunlarýn çözümüne iliþkin olarak aspirin tadýnda öneriler getiriyorlar genelde.
Gündelik ve gelip geçici sorunlara hap çözümler çare olabilir de önümüzde artýk bir ateþ topuna dönüþmüþ “terör” var..
Keþke PKK denilen terör örgütüne destek verip vermemek “kaçak çay” basitliðinde olsaydý.
Keþke “kaçak çay” içmediðimizde PKK kendisine verilen desteðin bittiðini anlasa ve sivilleri hedef alan saldýrýlarýný yapma cesaretini bulamasa.
Ýçimizde baþka “kaçak”lar var sayýn Cerrah!
Kafalarýnda kaçaklar oluþmuþ, aymaz bir þuursuzluk içerisinde olan solcu aydýnlarýmýz ve demokratlarýmýz, liberallerimiz var maalesef.
Eli silahlý canilere “iyi çocuklar” diyenler, daðlar özlenir diye destan yazanlar, “biraz fazla kaçtý yaptýklarýnýz, istenmeyen zaiyatlar oluþtu” diyenler, “ben olsam silah býrakmam” diye akýl verenler... En aklý baþýnda bildiðimiz, “PKK’nýn son dönemde yaptýðý etkinlikler” diyebiliyor mesela.
Bizim “kaçak”larýmýz “bu kadarý da biraz fazla oldu caným ama aslansýn yiðitsin, haydi bre” yazýlarý yazýyorlar. Halkýmýz da biraz saf ya, PKK’ya yandaþlýklarý anlaþýlmasýn diyerek ayýp olmasýn babýnda arada bir de eleþtiri yazýlarý döktürüyorlar.
Türkiye’de “darbeler bitsin, vesayet kalksýn” diyerek “askere had bildiren”, baþbakana “haddini bil aslaným” diyen cesur gazetemiz, “PKK vesayetinin oluþmasý” için “halkýn yarýsý ayaklanmaya hazýr” yazýlarý yazarak, “bir Kürt baharý” oluþturmaya canhýraþ bir þekilde çalýþýyor, misal.
Dün iþçileri, köylüleri kullanan solcu aydýnlar, soldan hepten umutlarýný kestikleri için bugün Kürtleri kullanýyorlar, nefret ettikleri AK Parti’ye karþý. Dün nefret ettikleri PKK’ya, “AK Parti gitsin de nasýl giderse gitsin” þuursuzluðu içerisinde bugün direnç saðlýyorlar. PKK sevgisi filan deðil, düpedüz AK Parti düþmanlýðý yapýyorlar.
Güya Kürt halkýnýn haklarýný savunuyorlar.
Yani sayýn Cerrah, PKK desteðini “kaçak çay”dan almýyor, kaçak çay halledilir, mesele baþka “kaçak” zihinlerde ve PKK asýl desteði, cesareti bunlardan alýyor.
Þimdi müsaadenizle ben bir “kaçak çay” demleyip içeceðim...