Anlamak gerçekten çok zor. Türkiye’de TSK’nýn üst rütbeli subaylarý, yýllarca bu ülkeye hizmet etmiþ, bir dizi zorluða göðüs germiþ insanlar, silah arkadaþlarýna ve ülkelerine ihanet edip baþka bir ülkeye sýðýnabiliyorlar.
Tek iþleri ülkeyi savunmak olan bu subaylar, gidip Türkiye’nin yýllarca savunmasýný onlara göre düzenlediði ülkelerin etekleri altýna giriyorlar. Askerlerin bir baþka ülkeye kaçmalarý, o ülkeye sýðýnmalarý baþka birinin sýðýnmasýna benzemez. Üst rütbeli asker, güvenlik ve savunma zaaflarýný bilir. Sýðýndýðý ülkenin kendisini korumasý, kollamasý ve kabul etmesi için de muhtemelen elindekileri verir.
Bu tür askerileri nasýl yetiþtirmiþiz, nasýl eðitmiþiz, ne ara ülkelerini satacak hale getirmiþiz, orasýný ayrýca eni konu düþünmek gerekiyor. Demek ki “asker-vatan sevgisi” diye otomatik bir durum yok. Demek ki, “her þey vatan için” dendiðinde, bazýlarý bu “her þeyi” farklý anlýyormuþ. Demek ki bazý askerler sadece kendi yurttaþýna silah doðrultmakla kalmayýp, “karþý tarafa” da geçebiliyormuþ,
Ýyi ki bugüne kadar Türkiye savaþa falan girmemiþ. Umalým ki, yürütülen operasyonlarda da ihanetlere izin verecek bir zemin bulunmuyordur.
Gerilime davet
Yunanistan’a kaçan darbeci askerlerin iade edilmemesi ile alevlenen konunun daha da geniþleyeceðini söylemek gerek. Zira askerlerin sýðýnma talebinde bulunduklarý tek ülke Yunanistan deðil; bir kýsmý da, üstelik daha yüksek rütbeli olanlarý, NATO’da görev yapmýþ olanlarý Almanya’dan destek bekler vaziyette.
Bu durum, askerlerin Türkiye’de yargýlanmaktan korktuklarý için baþka ülkelere gittikleri anlamýna gelmiyor. Tam tersine, kalkýþtýklarý iþe devam ettiklerini ortaya koyuyor. Zira biliyorlar ki Türkiye bu kiþilerin iadesini isteyecek, yine biliyorlar ki, bu ülkeler gerek adil yargýlama gerek baþka hukuki gerekçelerle bu insanlarý iade etmekte nazlanacak.
Son derece doðal. Yunanistan ya da Almanya gibi ülkeler hazýr ellerine düþmüþ baþka ülke subayý varken, neden iade etsinler ki? Durumu Türkiye aleyhine tepe tepe kullanýrlar; bu insanlarla iþleri bitince de Türkiye ile pazarlýk konusu haline getirirler. Dolayýsýyla Yunanistan’a kýzmanýn bir anlamý yok; devletler fýrsatlarý deðerlendirirler; mesele o fýrsatlarý vermemekte.
Yunanistan örneði, kaçak askerlerin Türkiye’yi Yunanistan, Almanya ya da baþka ülkelerle gerilim yaþamaya davet ettiðinin altýný çizmek gerekiyor. Dolayýsýyla, içerdeyken yapýlamayan, dýþardayken yapýlýyor.
Kardak’ta kriz talep etmek
Türkiye’nin bu insanlarýn iadesini istemesi anlamlý, ancak iade süreci üzerine siyaset inþa etme aþamasýnda dikkatli olunmalý. Zira zaten istenen Türkiye-Batýlý komþu ve müttefiklerle iliþkileri germek. Dolayýsýyla bu amaca su taþýmak sadece kaçanlarýn iþine yarar.
Bununla birlikte, ne yazýk ki Türkiye gücüne, cesametine, diplomatik kapasitesine ve kalibresine pek de uygun olmayan bir gövde gösterisi yapmayý seçti. Kardak Krizi’nin yýldönümünde, zaten zar zor kurulmuþ Ege dengesini tehdit edercesine TSK’nýn en tepesindeki ile Kardak ziyaretinde bulunuldu.
En son aþamada yapýlacaklarý ilk aþamada yapmak, eldeki kurþunu boþa atmak olabilir. Zira Yunanistan bu askerlere yurttaþlýk verse, arazi tahsis etse, olmadý Kýbrýs’a yerleþtirse, o da olmadý NATO’daki Yunanistan faaliyetlerine dahil etse ne yapacaðýz? Bu sürpriz ziyaretin siyasi karar alýcýlarý yönlendirici bir etkisi olabilir; üstelik açýklamalarýn Savunma Bakanlýðý’nca yapýlmamasý da önemli.
Unutmayalým, Türk-Yunan anlaþmazlýðý hiçbir evrede bu iki ülkeye kazanç getirmedi; ama þu aralar Türkiye ilgisi fazlasýyla artmýþ olan bir ülke, her durumda kazançlý çýktý.