Seçimlere doðru ilerledikçe, herkesin durduðu yer daha da belirgin hale geliyor. Kuþkusuz Mart 2014 yerel seçimleri, büyük hesaplaþmanýn sadece önemli bir duraðý. Ama oradan çýkacak sonuç, hesaplaþma sürecinin temelini oluþturacak. Devamý sadece cumhurbaþkanlýðý seçimi olarak algýlanmamalý. Aksine, kelimenin tam anlamýyla Türkiye’nin yerini ve geleceðini belirleyecek bir süreçten bahsediyoruz.
Buradan çýkýþ olmadýðýný, özellikle de Tayyip Erdoðan’a geçit olmadýðýný düþünenler ya da ilan edenler, seçimler yaklaþtýkça daha farklý bir havanýn esmeye baþladýðýný kuþkusuz görecekler, hatta görüyorlar. Ancak bunlarýn önemli bir kesiminin geri dönüþü artýk çok zor.
Çünkü Türkiye’deki çatýþmanýn iç dengelerde görünen aktörleri, özellikle de hükümetin ve Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn ‘karþý’sýnda yer alan ‘taraf’ açýsýndan herþey kelimenin tam anlamýyla bir ölüm kalým mücadelesi gibi.
Oysa bu sürecin sonunda hepimiz göreceðiz ki, makul sýnýrlara çekilmek kaydýyla bu ülkenin geleceðinde herkese yer var. Peki neden yakýn geçmiþte yerini, sýnýrlarýný ve haddini aþan herkes bir þekilde ‘makul’e doðru yol alýrken, bazý yapýlar bu konuda direniþ gösteriyor.
Bunun cevabý kader ortaklýðýnda gizli.
Kendi kaderini bu ülkenin kaderiyle bir ve bütün gören herkes, zaman zaman çatýþmalar yaþansa bile eninde sonunda bu akýl ve duygu etrafýnda birleþir.
Bugün birbirinden çok farklý gibi görünen görüþlerin, anlayýþlarýn, henüz pratiðe dönüþmemiþ gibi görünen yakýnlaþmasý, özellikle de Tayyip Erdoðan’a karþý yapýlan bu aðýr kuþatmaya isyan etmesi, tam da bunun yansýmasý.
***
Kürt siyasi hareketini, üstelik arsýzca ve utanmazca silahlý direniþe davet edenler, kader ortaklýðýnýn ne olduðunu bilmeyenler. Ya da tam aksine, Erdoðan’la Kürtler arasýna mesafe koymanýn, hem ülke içinde, hem de bölgesel ve küresel ölçekte anlamýný iyi bilen bir arsýzlýk bu. Farketmiyor.
MHP’yi seçimlere doðru hedef alan saldýrýlarýn sahipleri de ayný zihniyetin ürünü. Bu siyasi partinin Devlet Bahçeli liderliðindeki çizgisi, kazanmayý deðil, birliði ve kader ortaklýðýný esas alan bir yönde politika üretiyor. O nedenle saldýrýya uðruyor ve bu çizginin dýþýna davet ediliyor.
Artýk mesele hükümet meselesi olmaktan, Erdoðan’ýn siyasi geleceðini tartýþmaktan çýkmýþtýr. Ülke siyasetinin temel aktörleri bunun farkýndadýr ve iþleri çýðrýndan çýkarmak isteyen güçlerin oyunun bozacak kadar kararlý bir duruþ sergilemektedir.
Burada yapýlmasý gereken en önemli hamle, bu kader ortaklýðýný içeride ve dýþarýda yeniden tarif etmek; beklenenin aksine yeni ve saðlam ittifaklar üretmek; demokratikleþme sürecini asla kesintiye uðratmadan yukarýda saydýðým iki aktörü içine alarak devam ettirmek.
Oyun böyle bozulacaktýr.
***
Kader ortaklýðý demiþken...
Sözün dolaþtýrýlacaðý vakit deðil.
Eðer þu an, þu dakika Bosna’da olanlarý, Kosova’daki geliþmeleri, Humus’un feryadýný, Mýsýr’da kafeslerin ardýndan dünyaya bakan mazlumlarýn halini, kendinizden ayrý, baðýmsýz ve ‘bana ne’ vurdumduymazlýðý ile görüyorsanýz, sizin kaderiniz bizim kaderimiz deðildir.
Bizim kaderimiz Saraybosna’dýr, Þam’dýr, Halep’tir. Bizim yüreðimiz Kerkük’tür, Erbil’dir, Doðu Türkistan’dýr, Kosova’dýr, Allah’ýn arzýndaki tüm mazlumlarýn ahýdýr.
Kim kendisini bunlardan ayrý görüyorsa, kim kendisini bunlardan ayrý hissediyorsa ve her kim gündelik hesaplarýn, çýkarlarýn, yabancý gözlerin üzerinden yeryüzüne bakýyorsa, kaderi onlarla yazýlýr ve sevdikleriyle haþrolur.
‘Kiþi sevdiðiyle beraberdir.’
Türkiye, yakýn tarihinin en aðýr saldýrýlarýndan birisiyle karþý karþýya.
Olup bitene bir de yüreðinizle bakmayý deneyin.
Çok farklý bir tablo göreceksiniz.