Kader sorusuna cevap bulmak

Suriye’yi, ondan öncesinde Irak’ý konuþtuðumuz hemen her yazýda, Türkiye’nin gerek tarihsel anlamda, gerekse bugünün þartlarýnda en kolay ittifak edeceði gücün Kürtler olduðunu vurgulamaya çalýþtým.

Bu gerçeði, özellikle Irak ve Suriye konusunda kritik bir eþikte olduðumuz dönemde yeniden hatýrlamanýn faydalý olacaðýný düþünüyorum. Ýsterseniz zaman zaman baþvurduðumuz bir yöntemle maddeler halinde ilerleyelim.

Bir: Türkiye’nin yakýn bir geçmiþe kadar Irak politikasýnýn merkezinde Türkmenlerin olduðu iddia ediliyordu. Bu iddianýn gerekleri yerine getirilmediði gibi, özellikle Kürtleri de kuþatan bir stratejiye dönüþmediði için kelimenin tam anlamýyla iflas etmiþti.

Ýki: 2006 yýlýnýn sonlarýndan itibaren, Milli Güvenlik Kurulu bildirilerine yansýyacak bir açýklýkla Türkiye bu yanlýþtan vazgeçti ve geniþ kesimleri içine alan bir diyalog süreci baþlattý. Irak Kürtlerinin de hýzla karþýlýk verdiði bu süreç, taraflarýn lehine yeni bir dönemin habercisi oldu.

Üç: Elbette pekçok haklý gerekçe ve ortak unsur üzerinden Türkiye, Irak’taki Sünni Araplarýn siyasi sistemde yer almalarýný, mutlaka Baðdat’ta aktif olarak temsil edilmelerini istedi, bunda da önemli ölçüde baþarýlý oldu. Ancak iþ Sünni Araplarla daha kalýcý bir ittifak oluþturmaya gelince, ayný denge kurulamadý.

Dört: Bu yakýnlýðý tek faydasý -ki cidden önemli bir sonuç- Sünni Araplar ve Kürtler arasýnda her an patlayabilecek bir kanlý hesaplaþmanýn önüne geçilmesi oldu. Ankara bu dengeyi hala koruyor, Kürtler de bunun deðerinin farkýnda.

Beþ: Suriye’de ayaklanma baþladýðýnda Ankara önce mevcut rejimi reformlar konusunda uyarmayý denedi. Sonuç alamayýnca yavaþ yavaþ ülkedeki muhalif unsurlara destek vermeyi tercih etti. Suriye Kürtlerinin ‘bakalým ne olacak’ bekleyiþi, Türkiye’nin daha çok Sünni Araplar üzerinde yoðunlaþan bir destek hamlesini þekillendirdi.

Altý: Suriye Kürtlerinin özellikle PKK parantezindeki bölümü (PYD), rejimle kurduðu dengeler yüzünden süreçte sýk sýk savrulmalar yaþadý. Zaman zaman Özgür Suriye Ordusu’na karþý çatýþmaya girdi. Sýnýrdaki El Kaide benzeri yapýlarla savaþtý. Ancak bir yandan da büyük resimde kendisini nasýl bir geleceðin beklediðini hesaplayarak, yeni Suriye’yi okumaya çalýþtý.

Yedi: Ankara’nýn ÖSO üzerinden kurduðu iliþkinin yaný sýra, özellikle Irak, Ürdün ve Ýslam dünyasýnýn farklý ülkelerinden gelen El Kaide patentli küçük örgütleri desteklediði iddialarý, Kürtlerle baþlayan süreci bir hayli gerilere itti.

Sekiz: Önce Irak, þimdi Suriye örneðinde olduðu gibi, Türkiye ile Sünni Araplar arasýnda kurulacak iliþkinin, pekçok tarihsel ve sosyolojik nedenle bazý sýnýrlarý var. Nitekim mevcut pratik bunu Ankara’ya bir kez daha hatýrlatmýþ oldu.

Dokuz: Ankara’nýn bu sýnýrlarýn ötesinde ittifak kurabileceði öncelikli unsurun Kürtler olduðu gerçeðini yeniden masaya yatýrmasý; kendi içinde devam eden müzakere sürecinin baþarýsý ve bölgesel anlamda etkinlik saðlamasý açýsýndan olmazsa olmazlar listesinin ilk sýrasýna konulmalý. Demokratik reform paketi ve devamýnda atýlacak her adýmýn ayný zamanda bölgesel ittifaklarýn önünü açan hamleler olduðunu unutmamalýyýz.

On: Tarihsel anlamda, özellikle son yüzyýlda Suriye Kürtleriyle Türkiye arasýnda yaþanan gerilimin, elbette zamana yayarak, ama hýzla bir ittifaka dönüþtürülmesi için yapýlmasý gerekenler var. Bunu saðlamak hala mümkün ve neredeyse yakýn geleceðin en önemli sorusunun cevabý burada.

Soru mu? Þu: Türkiye ve Kürtler ortak bir kaderi birlikte inþa edebilecekler mi? Bu coðrafyada daha önemli bir soru olduðunu sanmýyorum.