17. Uçan Süpürge Film Festivali bugün baþlýyor. Ankaralý sinemaseverleri yarýþma heyecaný sardý bile. Festival Çok Güzel Gelsene, Türkiye’den Filmler, Kuzeyin Cadýsý: Edith Carlmar, Bir Ülke Yunanistan, Merhaba Komþu, “Yaþsýz” Kadýnlar, Olay Yeri: Aile, Pembesiz Mavisiz, Ayný Çatý Altýnda, Benim Madam Curie’m, Amerikan Baðýmsýz Filmleri, Belgeseller, Canlandýrmalar ve Kýsa Olmazsa Olmaz sinemaseverlere çok zengin bir program oluþturan bölüm baþlýklarý... Ama Her Biri Ayrý Renk bölümündeki filmler FIPRESCI Ödülü için yarýþýyor. Dolayýsýyla Uçan Süpürge’nin odak noktasýnda yer alýyor.
Yarýþmaya seçilmiþ ve izlediðim filmler kadýnlarýn sinemasýndan çarpýcý bir panorama sunuyor. Kazak yönetmen Zhanna Issabayeva’nýn dördündü uzun metrajlý filmi “Nagima” Busan’daki prömiyerinde dikkat çekti. Dina Tukubayeva’nýn çok inandýrýcý bir performans sergilediði Nagima karakteri, kimsesiz bir çalýþan kadýn olmanýn güçlüklerine odaklanýyor. Çalýþýp yetimhanede kýzkardeþi bellediði hamile arkadaþý Anya’ya bakan, ama git gide kötüleyen saðlýðýna raðmen onu tedavi ettiremeyen Nagima’nýn çaresizliði isyan ettiriyor izleyeni.
Polonya’nýn ilk Roman kadýn þairinin hem ýrkçýlýktan hem cinsiyetçilikten hem de yoksulluktan çok çektiði, çileli hayatýný anlatan “Papusza” Malatya ve Ýstanbul’dan sonra Uçan Süpürge’de de yarýþmaya seçildi. Bu siyah beyaz, þiirsel film misali Türkiye’de üç uluslararasý film festivalinde birden yarýþan bir film daha olmamýþtý!
Valeria Golino’nun “Miele”si de Türkiye’de bir festival turu atýyor. Ölümcül hastalara agoni devresine girdiklerinde ötanazi uygulamalarý için yardým eden bir genç kadýnýn, saðlýklý olduðu halde hayatý anlamsýz bulduðu için intihar etmek isteyen bir adamla iliþkisini anlatan sýra dýþý öyküsüyle beðenilen bir film oldu “Miele”.
***
Türkiye’den seçilen “Mavi Dalga” genç kuþak sinemamýzý ferahlatan bir film. Büyümeye, birey ve kadýn olmaya atýlan ilk adýmlara, taþra ve aile hayatýna, küçük burjuvaziye dair görmek isteyenlere gösterecek çok malzemesi var. Berlin Film Festivali Generation bölümünde yarýþarak saðlam bir uluslararasý prömiyer yapan “Mavi Dalga” yolculuðuna önemli festivallerle devam ediyor.
Slovakya’da yoksul bir bölgede Romanlara yönelik ýrkçýlýk fonunda, daðýlmýþ bir ailenin sorunlu oðlunu ve pitbull’unu eksen alan “My Dog Killer” oldukça sert ve kuru bir iklime sahip.
Avrupa’nýn son dönemdeki en gözde oyuncularýndan Tahar Rahim ile Lea Seydoux’yu buluþturan “Grand Central” adý üstüne bir nükleer santralde geçiyor ama toplumsal yaný güçlü olmayan bir aþk üçgenini ele alýyor. Radyoaktivite altýnda aþk altbaþlýðý taþýyabilecek bir film!
Boþnak yönetmen Jasmila Zbaniç ise “Sesini Duyuramayanlar Ýçin”de yine katledilen halkýnýn, tecavüze uðrayan kadýnlarýn sesi oluyor. Ývo Andriç’in ünlü romanýna adýný veren Drina Köprüsü’nü ziyaret eden Avustralyalý turist Kym Vercoe’nin Visegrad’da yaþananlarý öðrenince yazdýðý oyundan yola çýkan Zbaniç inkar edilen bir katliamý beyazperdeye sinemasýnýn nazik gücüyle aktarýyor.
Finlandiyalý usta sinemacý Pirjö Honkasalo’nýn “Beton” adlý filmi ise yönetmenin görsel estetiðinin, anti-konvansiyonel anlatýsýnýn yeni bir örneði. Betonlaþmýþ bir kentte ailesini bir arada tutmaya çalýþan annesinin ýsrarýyla aðabeyi hapishaneye girmeden önceki geceyi bir arada geçirmeyi kabul eden ergen delikanlýnýn gözlemleri, vizyonlarý, hayalleriyle örülü tuhaf bir büyüsü var bu filmin.
Endonezyalý Mouly Surya’nýn “Aþk Hakkýnda Konuþmak”ý, Portekizli Ines Oliveira’nýn “Bobo”su, Avusturyalý Katharina Mückstein’ýn “Tomurcuk”u, Hong Konglu Flora Lau’nun “Vurgun”u Her Biri Ayrý Renk programýný tamamlayan filmler.