Her mevzuda olduðu gibi kadýn mevzusunda da, maalesef Batý’nýn diliyle konuþuyoruz. Batý’nýn her problemi parçalayarak çözmeye (Çözmemeye!) çalýþmasý gibi kadýn mevzusuna da parçacý yaklaþýmý þimdiye kadar sadra þifa olamadý, olamaz da!
Ýslâm’ýn koruma altýna aldýðý ve mensuplarýna da korumakla mükellef kýldýðý hususlardan biri de, fýtratý korumaktýr. Bugün kadýn mevzusunda konuþulan dil tamamen fýtrata aykýrý bir dildir. Köklerden kopuþ ve bunun neticesi olan bütün fikirden yoksunluk hâliyle bizleri, Müslüman olarak benzememiz gerekenlere benzeyerek, onlar gibi düþünerek, onlar gibi konuþarak, onlar gibi hâdiselere yaklaþmamýza sebep oluyor. Hâliyle de, isyanlarý sebebiyle Allah’ýn 40 yýl Sina çölünde Yahudileri dönüp dolaþtýrmasý gibi bizler de ayný mevzu etrafýnda dönüp dolaþýyoruz. Çözüme kavuþan bir mesele olmadýðý gibi sorunlar daha da artýyor. Niçin?..
Þu kadar kadýn derneði, vakýf ve araþtýrma merkezleri var; devlet nezdinde ayrý bir bakanlýk var, yasalarla kadýnlara “pozitif ayrýmcýlýk” denilen haklar verilmiþ ama çözülen ne var, koca bir hiç!.. Evet, niçin, bu denli yoðun gayrete raðmen ‘kadýn meselesi’ çözülemiyor?..
Ýktidarýn deðiþmesiyle vizyona çýkan kadýn haklarý savunucularýn da profilinde de bir deðiþiklik oldu. Kimse kusura bakmasýn, profilde deðiþen bir tek bazý kadýnlarýn baþlarýndaki baþörtüsü! Yoksa, meseleye yaklaþýmda, üslupta deðiþen bir þey yok. 28 Þubat’ýn laikçi teyzelerinin söylemleriyle baþörtülü ‘kadýn haklarý’ savunucularý ayný dili kullandýklarýnýn farkýndalar mý?
Farkýnda deðiller tabiî ki? Kendilerini bu girdaba öylesine kaptýrmýþlar ki, boðulduklarýnýn farkýnda olmadan baþkalarýna el uzatýyorlar; himmete muhtaç dede misâli!..
Bir de hâllerine bakmadan dine el atma derdindeler. Dinimizde kadýnlarla ilgili menfi tutuma sebep olan unsurlarýn ayýklanmasý isteniyor. Dinimize sonradan girmiþtir veya aslýnda vardýr onu ben bilmem. Ehli mevzuyu araþtýrýr ve bizlere açýklar bizler de tâbi oluruz… Benim gelmek istediðim nokta þu, velev ki, ‘kadýn haklarý’ açýsýndan itiraz edilen söylemler dinimizin esasýnda var olanlar ise Müslüman olmaktan vaz mý geçeceðiz?
Ýþte meselenin can alýcý noktasý burasý... Hâdiselere, köklerimizden neþet eden bir fikirle deðil de Batý’nýn bizlere zerkettiði fikirle yaklaþýrsak mevzu nelere geliyor, görüyorsunuz. Allah muhafaza; iman bu kadar bedava mý!..
Batý’nýn söylemleriyle hiçbir yere varýlamayacaðýný anlamamýz için daha ne kadar çýkmazlar çölünde dönüp duracaðýz? Meseleye bütün olarak bakýþýn nasýl olmasý ve ne yapýlmasý gerektiðini Mütefekkir Salih Mirzabeyoðlu’ndan görelim: “Kadýn, erkekte fatihlik sembolüdür, diyor Üstadým… Kadýnda kâinat muhasebesini hülâsalandýran-hülâsalandýrmasý gereken erkek; ve bunun mukabili roldeki kadýn… Bugünkü hâle bakýn; dünyalar paramparça… Önce cesetleri toplayýp hayata iade et de, sonra büyük murakebe ve muhasebeye giriþ!”
Niçin ve hangi fýtrat üzerine yaratýldýk, bunu düþünmenin zamaný gelmedi mi?