Kadýn yönetmen yok derseniz çarpýlýrsýnýz

Kurtuluþ Savaþý’nda þehit düþen Kayseri Lisesi’nin 63 öðrencisinin öyküsünü anlatan  Taþ Mektep, tarihe farklý açýdan yaklaþan bir film. Yüzbaþý Tevfik ile Baþöðretmen Güzide karakterini canlandýran Orhan Kýlýç ve Ayça Varlýer, cephe sahnelerinden çok etkilenmiþ.

TAÞ Mektep filmi izleyenlerin yüreðini daðlayacak. Kurtuluþ Savaþý’nda okullarýný terk edip cepheye giden lise öðrencileri geri dönemedi. Ama savaþ meydanýnda kalan o küçücük vücutlardan koskoca bir ülke doðdu. Ýþte Taþ Mektep, Kayseri Lisesi öðrencileri üzerinden bu kahramanlýk ve vatan sevgisini anlatýyor. Filmin baþrolünde oynayan Orhan Kýlýç ve Ayça Varlýer, sorularýmýzý yanýtlarken izleyiciye olduðu kadar filme konu olan gerçek hikayedeki çocuklara karþý da kendilerini sorumlu hissettiklerini söylüyor. Türk sinemasýnýn önemli sorumluluklarýndan biri de bu ülkenin tarihine karþýdýr. Çok az olsa bile bazen böyle filmler karþýmýza çýkýyor da içimiz rahatlýyor. Ýþte Taþ Mektep  oyuncularý ve çok az bilinen bir tarihi öykü...

-Bu senaryo size geldiðinde, projeye dahil olmanýza neden olan etken neydi?

Orhan Kýlýç: Yüzbaþý Tevfik ele avuca gelir bir karakter olarak göründü gözüme. Dönem filmlerini çok sevdiðim için “Bunu severek yapabilirim” diyerek kabul ettim.

Ayça Varlýer: Canlandýrdýðým Güzide karakteri kendi içinde deðiþime uðrayan, bizi çok heyecanlandýran bir hikayeye sahip. Karakterim önce öðrencileri cepheye gitmemeye ikna etmeye çalýþýyor. Engel olamayýnca onlarý yalnýz býrakmama adýna  birlikte ölümü göze alarak savaþa gidiyor.

SEYÝRCÝ APTAL DEÐÝL

-Ýçinde Atatürk, Kurtuluþ Savaþý ya da yakýn tarihimiz geçen filmler ya çevrilmez ya da çevrildiðinde büyük eleþtirilere uðrarken, bu film bir cesaret iþi deðil mi?

O.K: Biz tarihimiz konusunda yeterince nötr olamýyoruz. Yani 2013’ten geriye bakýp þu andaki ideolojimizle herþeyi deðerlendiriyoruz. Mesela her filmde illaki Atatürk’ü göstermek zorunda mýyýz? Ve Atatürk ille Atatürk’e benzetilmek zorunda mý? Bir sarýþýn mavi gözlü adam da olabilir, hiç makyajsýz. Seyirci aptal deðil, önünde beþ tane orgenaral durup “Paþam” diyorsa o Atatürk’tür.

-Senaryonun içinde Atatürk’ün olup olmamasý gerektiðini konuþ-tunuz mu?

O.K: Cephe savaþý olduðu için göstermekte biraz fayda olduðunu düþündüðümüzden dolayý Atatürk de vardý. Çünkü Sakarya Meydan Muharebesi’nde vardýr.

A.V: Bir de o Polatlý Savaþý esasýnda. Gerçeðe yakýn bir kurguyla, Atatürk’ün gelip oradan savaþýn sonunda bakmasý, bayraðýn dikilmesi gerekliydi...

ZOMBÝ GÝBÝ DOLAÞTIK

-Kurtuluþ Savaþý’nda çok kadýn karakterimiz var. Ama sinemada Hollywood gibi bunlardan fazla yararlanamadýk. Sizinki de aslýnda öyle bir karakter mi?

A.V: Çocuklar için gidiyor. Onlarý yalnýz býrakmamak, yaralýlarý tedavi etmek için. Ben savaþmak istiyordum aslýnda. Savaþmak demek, eline tüfek almak deðil sadece. O savaþýn, bombalarýn içinde olmak demek. Hakikaten biz onu hissettik ve yaþadýk. Kulaklarýmýz saðýr oldu, üç gün boyunca zombi gibi dolaþtýk. Kara Fatma diye bir kadýn var biliyorsunuz. Biz biraz da ondan esinlendik. O siyahlara bürünme... Öðretmen kýyafetiyle gayet Avrupai kadýnda 180 derece bir deðiþim yaþýyor. Savaþ olgusu taþýyan o kýyafetlere bürünüyor.

-Karakter sizi nasýl etkiledi?

A.V: Bildiðimiz kadýnlar, maðlup, maðdur, ezilen, dövülen...Çok güçlü kadýnlar genellikle iþlenmiyor. Ben de Güzide gibi savaþçý ruhlu bir insaným. Hikayesi var Güzide’nin. Atatürk ilkelerinin arkasýnda, herþeyi býrakýp Kayseri’de Taþ Mektep Lisesi’ne gidiyor. Kadýn olmak, öðretmen olmak bir yana bir de müdür olmasý... Ýnþallah oyunculuk kariyerimde benim önümü açar.

DUYGULARIMA YENÝLDÝM

-Filminiz vizyona girerken, seyirciye bir mesajýnýz olacak mý?

O.K: Biz bu filmde okyanustan bir damlayý aldýk sadece. Ýþte okyanusun bu damlasýný seyretmek isteyenler için güzel bir enstantane olacak.

A.V: Duygularýma yenik düþtüðüm sahneler oldu, bütün ekip bunu kalben yaptýk. Sorumluluk taþýdýðýmýz bir iþ. Þehit olmuþ 63 öðrencinin anýsýna karþý sorumluluk hissediyoruz. Seyirciden önce bizim sorumluluðumuz. O sorumluluðu yerine getirirsek “Oh!” diyeceðim.

EN ÖNEMLÝ SAHNE KESÝLMÝÞ, SEYÝRCÝ GÖREMEYECEK

-Batý Cephesi’nde Yeni Bir Þey Yok filminde Alman milliyetçisi bir öðretmen çocuklarý cepheye gönderir ama büyük dram yaþanýr. Sadece biri kurtulup okuluna döndüðünde, öðretmenin yeni öðrencilere ayný þeyleri anlattýðýný görür ve bu anlamsýzlýðý hisseder. Almanya sömürgecilik, Türkiye baðýmsýzlýk savaþý veriyordu ve sizin filminizde bir öðretmen öðrencilere “Cepheye gitmeyin” diyor.

 Orhan Kýlýç: Biz nötr anlatmaya çalýþtýk bazý þeyleri.  “Güzide laisist bir kadýn, zaten olmamýþ þeyi biliyordu o zamandan” gibi tavýrlara girmedik. Ama çok isterdim sorduðunuz sorudaki gibi zeka ve yorum olarak evrensel aðýrlýðý olan filmlerle cevap vermeyi. Maalesef kesilmiþ, seyircinin göremeyeceði sahneler var. Bence en önemli sahnelerden bir tanesi Ayça’nýn karakteri Güzide Hoca, Tevfik Yüzbaþý’nýn odasýna geldiði sahneydi. O sahne kesildi. Orada bir savaþýn, deðiþimin özetini veriyorduk. Bir askerle bir kadýn öðretmenin aþýk olup olmamaya karar vermesinin özetini veriyordu o sahne.

 Ayça Varlýer: Kýrýlma noktasýydý o sahne. Neyse olmayan sahneler üzerine konuþmayalým.

O.K: Bütün cevabý o sahnedeydi ve gerçekten çok þey kaybettiðini düþünüyorum. Niye sinemamýz yurtdýþýnda, Türklerin yaþamadýðý yerlerde ilgi görmüyor? Ýþte bu yüzden, bu sorduðunuz sorunun cevabýnýn olmamasýndan.

PARA, AJÝTASYON VE ENTRÝKADA

-Çok yönlü oyuncu olarak, albüm de çýkarýyorsunuz. Sizi eksikliðini duyduðumuz kadýn senarist ve yönetmenlerden biri olarak da görebilecek miyiz?

 Ayça Varlýer: Yeþim Ustaoðlu gibi çok iyi kadýn yönetmenlerimiz,  Zeynep Tan gibi dizi yönetmenlerimiz var. 

 Orhan Kýlýç: Türkiye’de gereðinden fazla, standartlarýn üzerinde kadýn yönetmen var. Almanya’da bu kadar kadýn yönetmen yok. Siz hala yok diyorsunuz, çarpýlacaksýnýz. Almanya’da üç tane kadýn yönetmen sayamam. Fransa’da da sayamam, Ýtalya’da da sayamam.

- 80’li yýllardaki güçlü, feminist kadýn karakterlerine tezat günümüzde neden maðlup kadýn rolleri ön planda.

 A.V: Ben dizi sektörüne baðlýyorum. Dizi sektöründeki hikayeler kadýný ikinci plana atýyor, hep maðdur, ezilen, dövülen ya da entrikalar içinde. Çünkü para burada.

Aðlatan, ajitasyon para kazandýrýr.