Kadınların milletvekili adaylığı

Siyasi partilerin aday adaylığı başvuruları devam ediyor. Partiler seçimde daha yüksek oy alabilmek için adayları büyük bir titizlikle seçecek bu kesin.

Bu arada toplumun yarıdan çoğunu oluşturan kadınlar kitlesinin dikkatlerini çekmek için hemen her partinin yeni yeni açıklamalarına şahit oluyoruz.

Erkek egemen bir toplumuz. Bu doğru. Toplum olarak kadına hak ettiği değeri vermediğimiz de doğru.

Bu hususta Kemalisti, solcusu, alevisi, sünnisi, sağcısı, milliyetçisi ve de İslamcısının birbirlerinden pek farkı yok.

Kadın hemen her alanda mağdur.

Son çeyrek asrın mağduriyet yaşayan en kalabalık kadın kitlesi ise başörtülüler.

***

Şimdi partiler kadınların bu mağduriyeti üzerinden oy devşirme peşinde.

Aday belirlemede birçok ilde önseçim kararı alan parti bile kontenjanlarını kadınlarla dolduracağını ilan ederek puan toplamaya çalışıyor.

Siyasi partilerin bu kadın edebiyatını samimi bulmuyorum. Bunu pozitif ayrımcılık olarak da görmüyorum.

Sadece kadın edebiyatını değil başörtülü kadın edebiyatını da samimi bulmuyorum.

Düne kadar başörtüsüyle mücadele edenlerin bile listelerinde başörtülü aday bulunabileceğini ilan etmelerini ise hiç samimi bulmuyorum. Aksine istismar olarak görüyorum.

***

Kadınların siyaset yapmasın mı? Milletvekili olmasın mı? Elbette yapsın ve elbette ki milletvekili olsun. Ama siyaset yapan kadınlar milletvekili olsun.

Sırf kadın olduğu için sırf şöhret olduğu için siyasete yamanmasınlar.

Mesela dört sene önce başbakan adını andığı için gündeme gelen bir bayan sanatçıyı başka bir partimiz milletvekili yaptı.(Cevap hakkı doğmasın ve rencide olmasın diye adını anmıyorum) Bu bayanın dört yılda siyasete hiçbir katkısının olmadığını siyaseti takip edenler çok iyi bilirler.

Sırf kadın olduğu için sırf şöhret olduğu için kimi kadınları milletvekili yapmak ilk önce siyaset yapan kadınlara haksızlık olur. Ve de tabii ki siyasete haksızlık olur.

***

Tıp okumamış birine sırf kadın olduğu için doktorluk yaptırır mıyız?

Sürücü ehliyeti olmayan birini sırf kadın olduğu için bindiğimiz aracın sürücü koltuğuna oturtur muyuz?

Elbette ki bunları yapmayız.

Siyasetçi olmayan, siyasi tecrübesi bulunmayan, partisinin tabanında ya da seçim bölgesinde bilinmeyen ve tanınmayan birini sırf kadın diye aday göstermek de ehliyeti olmayana araç teslim etmekten farksızdır.

Karar vericiler böylesi atanmış adaylıkların öncelikle o seçim bölgesinde siyaset yapan kadınları rencide ettiğinin farkında olmalılar.

***

 Bu durum başörtülü aday gösterme konusu için de geçerlidir.

Ehil ve layık olmayan birini sırf başörtülü diye aday göstermek de başta siyaset yapan başörtülüleri rencide eder.

Başörtülü adayların da siyasetin içinden gelen kadınlardan seçilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Kadın adaysa Fatma Şahin gibi siyasetin içinden gelen kadınlar aday yapılmalı. Başörtülü adaysa Ayşe Böhürler gibi, Sibel Eraslan gibi, Özlem Zengin Topal gibi siyasetin içinde yer almış birikimli başörtülüler aday olmalı.

Yani sözün özü adaylıkta kriter kadınlık erkeklik, baş örtülülük başı açıklık, gençlik ve ihtiyarlık değil, liyakat, ehliyet, siyasi tecrübe ve birikim olmalı ki taşlar yerini otursun.

Folklor ekibine üye seçmiyoruz.

Yasama ve denetleme görevi yapacak meclise üye, ülke yönetimine katkıda bulunacak bakan adayı, gerektiğinde davasını her platformda çatır çatır savunarak kendi destekçisinin yüreğine su serpecek ve muhalifini de bilgi sahibi kılacak siyasetçi seçiyoruz.

Yanlış mı?