Kafa karıştıran gıcık sorular!

1- F.Bahçe bugün Shakhtar’ı yenebilir mi?

Daha önce “Takım olabildi mi?” diye sormak, öğrenmek, bilmek gerekiyor. Eldeki veriler, bunun tam olarak sağlandığını müjdelemiyor. Çok maç oynadı, çok maç kazandı ama; omurgası değişen kadronun “Takım” olduğunu garanti edecek argümanlar eksik... Bu durum; Pereira’nın hatasından kaynaklanmıyor. Gerçek bir “Takım olmak” sanıldığı kadar kolay ve bu kadar kısa sürede oluşabilecek bir şey değil. Aradan yeterli süre geçmedi. Bu da, hazır Shakhtar’a büyük avantaj sağlıyor. F.Bahçe yenemeyebilir.

***

2- F.Bahçe yense de, elde edeceği skor tura yeterli olabilir mi?

Kazanması zaten şüpheli olan bir takımın, yeterli farkı elde etmesi de tartışmalı olur. Yüksek bir skor çıkması ihtimali çok zayıf... Yanlış anlaşılmasın; sarı-lacivertlilerin rakiplerini eleme gücü ve becerisi elbette var ama, bunun oluşabileceği ortam henüz yok. 1-0’lık ya da 2-1’lik sürpriz galibiyetler bile, rövanşa karşı bir teminat mektubu değildir. F.Bahçe’nin işi çok zor.

***

3- Pereira’nın inatçı, hırslı ve hedefe odaklı yapısının katkısı olmayacak mı?

Portekizli hoca, uluslararası yüksek vasıflı olası başarılara uygun bir profil. Ancak; hazırladığı bir takım değil, hazır ettiği bir takım gerçeği gerek... Bunun için de geç kalmış ya da geç bırakmış değil. İşin doğasındaki olması gereken süreç, henüz tamamlanmadı. Biraz daha zamana ihtiyacı var. Sorun burada!

Yoksa Pereira, yüksek motivasyon yüklemeye yönelik teknik dehaya sahip... Bizdeki “Aslanım-koçum” modeli gibi çağdışı metodun çok ötesinde, farklı ve etkili bir “Bilinç yükleme” tekniği uyguluyor. F.Bahçe gelecekte bunun büyük faydasını görecek. Ama şimdi değil.

***

4- Şampiyonlar Ligi’nden elenme riski, F.Bahçe’ye hangi tuzakları kurar?

Evet, ne yazık ki F.Bahçe elenebilir ve işin daha da acı yanı, elenmeye açık bir risk içinde... Böyle bir sonucun ortaya çıkması durumunda; hocaya, yeni transferlere ve ligin gidişine yönelik umutlara/güvene/hevese perde iner. Avrupa Ligi’ne kalmış olmak dahi teselli sebebi olamaz.

Böyle bir karamsarlığa ve hatta paniğe kapılmak, yapılabilecek en büyük hatadır. Esas çöküş, bu noktada başlar.

Kurtuluşun üç kelimelik rotası var: Sabır... Sabır... Sabır...