Birileri ýsrarla AK Parti’yi tanýmlamaya çalýþýyor.
Dýþarýdan tanýmlamalar, ayný merkezin elemanlarýnýn ürettiði bilinçli bir algý operasyonuna yaslanýyor.
Düne kadar “AK Parti Türk milliyetçiliðine kaydý” diyenler þimdi de Atatürkçülük üzerinden AK Parti algýsýný bozmaya çalýþýyorlar.
Bu baðlamda tedavüle soktuklarý “AK Parti Atatürkçü çevrelerin oylarýný almak için Atatürkçülük yapacak, Atatürkçülüðü kullanacak!” türünden iddialar, tamamen gerçeklikle baðdaþmayan uydurmalardan ibaret.
Öncelikle ve önemlilikle belirtmek isterim ki AK Parti yönetiminin Atatürkçü çevrelere dönük böyle bir siyasi taktiksel karar aldýðý iddiasý bütünüyle yalan.
Bu AK Parti’ye karþý ahlaksýzca ve kalleþçe yapýlan bir itibar suikastýdýr.
AK Parti’yi Atatürk ve Atatürkçülük üzerinden kendi kafalarýnda uydurduklarý þablonlar çerçevesinde tanýmlayarak siyaseten mayýnlý bir alana sürmeye çalýþanlar bilsinler ki AK Parti o tanýmlarýn hiçbiriyle alakalý deðildir.
***
Önce þu ayrýmlara hep birlikte dikkat edelim...
BÝR:Atatürk ayrýdýr, Atatürkçülük ayrý.
Tarihte bedenen bir tek Atatürk vardýr ama tarihsel dönemlerde farklý düþünceleri ve mülahazalarý olan Atatürkler vardýr.
Gazi Mustafa Kemal ile Atatürk birbirinin ayný deðildir.
Tarihsel koþullara göre farklý Atatürk’lerin olmasý gibi farklý Atatürkçülüklerin olmasý da bilinen bir gerçekliktir.
Dolayýsýyla kendi Atatürkçü anlayýþlarýný Atatürk üzerinden dayatanlarýn, kendi dinsel anlayýþlarýný dinin bizatihi kendisiymiþ gibi dayatanlardan bir farklarýnýn olmadýðýný söylemek bile gereksiz.
Hiçbir demokrat kendi anlayýþýný ve ideolojisini bir dogma olarak dayatmaz.
Hiçbir demokrat tarihsel koþullarýn ürünü olan anlayýþlarý her dönemi kapsayan bir ideolojik dogmaya dönüþtürüp insanlarý bu dogmalar üzerinden sýnava tabi tutmaz.
O yüzden diyorum ki Atatürk ile Atatürkçülükleri birbirinden ayýrmak lazým.
Kemalizm diye bir ideoloji üretmek, farklý tarihsel dönemlerde karþýmýza farklý mülahazalarla çýkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapýlabilecek en büyük haksýzlýktýr.
Kemalizm adýnda kendi Atatürkçülüklerini dayatanlar ne kadar Atatürk’e haksýzlýk ediyorlarsa, “Kemalist ideoloji” veya “Kemalist vesayet rejimi” diyerek malum odaklarýn Atatürkçülüðü üzerinden Atatürk’ün kendisini hedef tahtasýna oturtanlar da ayný þekilde haksýzlýk ediyorlar.
ÝKÝ:Atatürkçülüklere veya Kemalizm diye tanýmlanan ideolojiye karþý çýkmak ile Atatürk’e karþý çýkmak ayný þey deðildir.
Kim ki kendi Atatürkçü anlayýþýna karþý çýkanlarý Atatürk’e karþý çýkmak biçiminde anlayýp suçluyorsa bilesiniz ki onlar kendi dini anlayýþlarýna karþý çýkanlarý dine karþý çýkmakla ayný sayan DEAÞ’çýlardan farksýzdýr.
Ýlginçtir: DEAÞ AK Parti’yi kendi din yorumu üzerinden “din düþmaný/kâfir” diye suçlarken kimi Atatürkçü çevreler de “Atatürk düþmaný” diye suçlamaktadýr.
Sizce de bu zihinsel beraberlik Atatürk ve Atatürkçülük adýna üzerinde düþünülmesi gereken bir paradoks deðil mi?
AK Parti’nin dinle bir sorunu yok elbette.
Olamaz da.
AK Parti’nin din anlayýþý ve hassasiyeti biliniyor.
Bu anlayýþ ve hassasiyet DEAÞ’ýnkinden taban tabana zýt.
Bu gerçeklik AK Parti’yi “dinci/Ýslâmcý” kýlmadýðý gibi “din/Ýslâm karþýtý” da kýlmýyor asla.
Çünkü AK Parti dini olmazsa olmaz bir önemde görüyor, lakin dinin devlet marifetiyle herkese dayatýlmasý gerektiðine inanan anlayýþlarý dinin özüne aykýrý bir siyasi sapkýnlýk olarak deðerlendiriyor.
AK Parti’nin bu özgün tanýmlamasý, iþte bu ince ayrýmlar üzerine oturan birleþtirici ve kucaklayýcý bir anlayýþý esas alýyor.
Dini ayrýþtýran ve çatýþtýran bir siyasal ideolojiye dönüþtürenler iþte bu nedenle AK Parti ve liderini “din karþýtý/mürted/kâfir” gibi ithamlarýn boy hedefi haline getiriyorlar.
AK Parti’nin Atatürk’le bir kavgasý olmadýðý halde ýsrarla AK Parti’yi böyle gösterenler ne yazýk ki Atatürk üzerinden toplumu ayrýþtýrarak çatýþtýrmak isteyenlerdir.
***
Son günlerde AK Parti-Atatürkçülük ekseninde yapýlan tartýþmalar hem AK Parti’ye, hem Atatürk’e haksýzlýk içeriyor.
AK Parti’nin oy uðruna Atatürkçülük yapma kararý aldýðýný söyleyenler, AK Parti’yi özü itibariyle “Atatürk düþmaný” bir parti olarak göstermekle apaçýk bir yalaný dillendirmiþ oluyorlar.
Kendi Atatürkçülüklerini Atatürk üzerinden dayatmaya kalkýþmakla da hem Atatürk’ü kendileriyle özdeþleþtirip haksýz yere marjinalleþtirmiþ oluyorlar, hem de kendilerine yönelik haklý tepkiyi Atatürk’ün þahsýna kanalize etmekle Atatürk‘ü hak etmediði bir zemine oturtmuþ oluyorlar.