Kafkasya, sadece ‘Türkiye, Rusya ve İran arası'nda bir mesele değildir

'Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu üçgeni', 'dünya tarihinin en hassas bir jeo- stratejik bölgesi' olarak biliniyor. Yani, konu sadece 'Azerbaycan-Ermenistan' konusu olmayıp, hattâ komşu ülkelerin ötesinde, dünya çapında girift bir meseledir.

Konunun anlaşılabilmesi için yakın tarihe bakmak gerekiyor... Ama TV'deki tartışma programlarının, pek çoğunun sathî bilgilerden öteye geçemediği görülüyor.

Meselâ, Kafkasya'nın tamamının, tabiatıyla bugünkü -Azerbaycan Cumhuriyeti'yle, Ermenistan, Gürcistan ve hattâ Dağıstan coğrafyasının da- 200 yıl öncesine kadar, yüzlerce yıl, İran'ın, - zaman zaman da Osmanlı'nın- elinde olduğundan haberi olmayanlar, bu coğrafyanın, tarih boyunca hep Rusya'nın hâkimiyetinde olduğundan söz edebiliyorlar.

Onlar, kezâ 1828'de İran'a, Rusya tarafından dayatılan 'Gülistan ve Türkmençay Antlaşmaları'ndan habersizler... Aynı şekilde, 1840'lardaki 'Osmanlı- İran Savaşı'nın da İran ordusunda çıkan 'Veba/kolera' salgını yüzünden, '1639'daki Kasr-ı Şirin' Antlaşması sınırlarına geri dönüldüğü 1846 tarihli Kerten Antlaşması'ndan da habersizler... Yani, Osmanlı ve İran arası savaşlar olmadı değil ama sonunda, '1639-Kasr-ı Şirin Antlaşması'nın, üzerinde devamlı birleşilen bir metin olması ilginç...

Dahası, 'İran'ın bin yıllık bir devlet sistemi olduğunu' söyleyenler, İran'da bin yıl öncelerden itibaren, 300 yıla yakın hükmeden Büyük Selçuklu Devleti'nden de habersiz gözüküyorlardı.

*

Böyleyken... Bir de son yüzyılı hatırlayalım...

Çarlık Rusyası'na karşı, Bolşevik-Komünist ihtilâlinin ayak sesleri gelirken, Kafkasya da derin sosyal çalkantılar içinden geçiyor ve o dönemde Enver Paşa'nın plânlarına göre kurulan 'Kafkas İslâm Ordusu' devreye giriyordu.

Çünkü silâhlı Ermeni grupları, taa Bakü'ye kadar ilerleyip bu şehri ele geçirmişlerdi. İşte o hengâmede Enver Paşa'nın kardeşi Nurî Paşa, Kafkas İslâm Orduları'nın komutanı olarak bütün Azerbaycan'ı kurtarmıştı.

Azerbaycan'da bugün bile Nurî Paşa bir İslâm kahramanı olarak hayırla anılır.

Kezâ, Osmanlı'nın 'Şark Orduları Kumandanı Kâzım Karabekir ve askerlerinin kahramanlıkları da anılmadan, o bölgeyle ilgisi de olmayan mâlûm bir kişiye devamlı vurgu yapılmasıyla, Kafkasya nasıl anlatılabilir ve anlaşılabilir?

*

Sovyet komünist imparatorluğunun çöküşünden sonra ise...

1991-2020 arasında Karabağ ve etrafındaki kasabaların Ermenistan işgali altına düşmesi ve 29 yıl süren o esaret yıllarında Azerbaycan'ın başı hep eğikti, tabiatıyla...

Ama üç yıl önce, Türkiye'nin de yardımıyla başlayan ve 44 gün süren Azerbaycan-Ermenistan savaşı sonunda, 3 milyon kadar nüfuslu Ermenistan, 8800 asker kaybıyla geri oturtulmuştu; -8 milyon kadar nüfuslu Azerbaycan'ın asker kaybı ise, 3600 kadardı.

Ancak, Rusya bölgedeki 'büyük patron' iddiasını yitirmemek için, Azerbaycan ile Ermenistan arasında, güyâ hayırhah bir komşu rolündeymiş gibi duruma müdahale etmiş ve Ermeniler o ağır yenilgilerine rağmen, işgal ettikleri bölgelerden tamamen atılamamıştı.

*

İşte bu sırada, Karabağ bölgesinde yaşayan 110 bin kadar Ermeni toplumu adına hareket ettiğini söyleyen bir Ermeni örgütü, 'Repuclic of Artsakh' adı verdikleri ama bütünüyle 'Azerbaycan' sınırları içinde ikinci bir 'Ermenistan Devleti'ni kurmuşlardı.

Bu -sözde- devlet, Amerika ve Fransa'daki güçlü Ermeni diasporası tarafından destekleniyor ve Ermenistan Cumhuriyeti'nin Başbakanı Nikol Paşinyan ise, 3 yıl önce yaşadıkları büyük felâketi tekrar yaşamamak dikkatinde olmasına rağmen, 'Artsakh'ı desteklemediği suçlamasından da kurtulmak için, el altından silâh, teçhizât ve diğer maddî yardımlar yapıyordu.

Silâhlı Ermeni örgütlerinin, bazı askerî saldırı hazırlıkları hissedilmeye başlanınca, Azerbaycan bir yıldırım hareketiyle, 18 Eylûl günü 'Artsakh isimli -sözde- devletin güçlerini 'Pes!' ettirdi ve silâhlarını bırakıp ateşkes talebinde bulundular.

Ama bunun o kadar kolay bir baskın olduğu sanılmamalı...

Çünkü o bir günlük baskın sırasında Azerbaycan'ın asker kaybı da, 190'ı geçmişti. Ermeni kayıplarının ise, çok daha büyük olduğu, teslim olmalarından da anlaşılabilir.

Ermenistan tarafından dün yapılan resmî açıklamaya göre, son yenilgiden sonra, -Azerbaycan'ın, sivil Ermenilerin, Azerbaycan vatandaşı olarak can güvenliklerini sağlandığına dair beyanlarına rağmen- Karabağ'dan Ermenistan'a geçen sivil Ermenilerin 70 bine yaklaştığı bildirilmiş bulunuyor...

*

Ve son aylarda, 'Rusya'yı suçlayarak, Amerika ve Fransa tarafına yatan Paşinyan Ermenistanı' karşısında hışımlanan Rusya ise, bu konuda Amerika'dan sonra Fransa ile de karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Nitekim, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 'Ermenistan'ın toprak bütünlüğünün tehlikeye düştüğü'nden söz ederken, Rusya ise, 'Azerbaycan toprağını işgal etmenin Ermenistan'ın toprak bütünlüğüyle ilgisinin olmadığını' ifadesiyle Macron'u suçladı. Rusya, bilindiği üzere Amerika'yı da, 'Kafkasya'yı da NATO şemsiyesi altına almaya çalışmak'la suçluyor.

Bu arada, 'Zengezur Koridoru'nun açılması halinde, 'Ermenistan'la olan sınır kapısının tamamen kapanacağı'nı ve herhalde, 'Ermenistan'ın dünyaya açılan tek kapısı' olmanın diplomatik açıdan kendisine sağladığı faydaları yitireceğini düşünen İran'dan, 'Nahçıvan'dan Azerbaycan Cumhuriyeti'ne karayoluyla bağlanmasının İran üzerinden geçirilmesi' yönünde işaretler geldiğinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından dile getirilmesi ilginç bir durum...

*

Evet, Kafkasya sadece bölge ülkelerinin değil, dünya siyasetinin kilit noktalarından birisi...

*