Ýlk söylemek istediðime, vakit taybetmeden; bodoslama dalayým... Beþiktaþ süper oynamadý ama, ilk yarýda tutarlý oynadý. Baþlarda herkesin pozisyonlara odaklanma oraný o kadar yüksekti ki; tekrarlanan penaltý dahil, geri tepen/boþa kaçan toplara her koþulda yakýn takip vardý. Kaçan kaçmayan gollerde, Beþiktaþ serseri her topa bir muhafýz tayin etmiþ gibiydi.
***
Oyuna resmen ve fiilen süper demememizin sebebi; saha içi kurgu yaparken, Antalya’nýn sokuluþlarýnda; savunma/kademe/adam paylaþýmýnda yaþanan arýzalý görüntülerdi. Tempoyu da yüksek göremedik.
“Yahu, o kadarcýk kusur kadý kýzýnda bile olur derseniz” ve mevcudu yeterli gördüyseniz; bu cümleleri yazýlmamýþ/okunmamýþ kabul edin...
Ama Antalya, 3-0’ýn rahatlýðýna çabuk kapýlan rakibini ikinci yarýda silkeleyip durdu. Hesap sorar hale geldi. Attýlar ama daha çok kaçýrdýlar. Gevþeyen Beþiktaþ’a yeterli cezayý kesemediler. Kendi kalelerine attýlar. Maç da o andan itibaren zaten çözülmüþ oldu.
Kagawa’nýn henüz yeni geldiði bir ülkede; oyuna girer girmez goller atmasý, neredeyse þapkadan tavþan çýkarmak gibi bir þeydi. Bravo!
***
Güven Yalçýn; Beþiktaþ’ta ciddi süreler almaya baþladýðýnda ve hatta ilk onbire girdiðinde yaptýðý ilk þey, saçlarýna her hafta ayrý bir renk ve desen verme hevesi oldu. Delikanlýnýn odak noktasý deðiþti.
Evet gençtir, yapar-yakýþýr diyebilirsiniz ama; konsantrasyon baþka noktalara kaydýðýnda, umut dediðiniz çocuk simit olur. Çýtýr çýtýr yerler.... Çöküþü bir anda baþlar, neye uðradýðýný þaþýrýr. Ýlk yapmasý gereken bunlar deðildi.