Kahire, 22 milyonu bulan nüfusu, canlý siyasi ortamý, düþünce kuruluþlarý, önemli üniversiteleri ve jeopolitik vizyonu ile Arap dünyasýnýn en önemli merkezlerinden biri. Arap-Ýsrail sorunu söz konusu olduðunda da, medeniyet çatýþmasý yaþandýðýnda da dünya siyasetinde aðýrlýðý hissedilen bir yer. 80 küsur milyonluk bir ülkenin baþkenti.
Ülkenin sorunlarý çok. Parasý da yok. Ama dünya siyasetinde aðýrlýðý þimdi her zamankinden daha fazla. Eðer istikrarýný koruyabilirse, yeni anayasasýný yapýp, Ekim sonu ya da Kasým baþý gibi referanduma sunabilirse, bir de ardýndan seçimlerini yenilerse, yeni Mýsýr eskisinden çok daha güçlü ve etkili olacak.
***
Cumhurbaþkaný Mursi’nin dengeli bir dýþ politika izleyeceði, eski vizyondan çok da fazla sapmayacaðý, Camp David düzenini bir þekilde korumaya çalýþacaðý, yaþanan tüm sorunlara raðmen Amerika ile olan iliþkilerini sürdüreceði, Türkiye’ye özel bir önem atfedeceði belli oluyor.
Ýkili iliþkilerde de zaten gerek ticari, gerekse siyasi açýdan patlama yaþanýyor. TESEV bünyesinde gerçekleþtirilecek bir toplantýnýn hazýrlýk ve temaslarý için gittiðimiz Kahire’de görüþtüðümüz Büyükelçi Hüseyin Avni Botsalý da bu deðiþimi teyit ediyor.
Son zamanlarda artan bakan trafiðine yakýnda Baþbakan Erdoðan’ýn Kahire’ye geliþi, iki ülke Cumhurbaþkanlarýnýn ziyaretleri eklenecek. Burada konuþtuðumuz etkili konumdaki pek çok insan Türkiye deneyiminden, AK Parti’nin onlara nasýl ilham verdiðinden, Erdoðan’ýn devrimlerine saðladýðý destekten söz ediyor.
Birçoklarý da Türkiye’nin kendilerine açacaðý 2 milyar dolarlýk krediden bahsediyor. Davos olayý da zihinlerden silinmemiþ. Türkiye dizileri ve filmleri burada da ziyadesiyle seyredilmekte ve insanlarýn Türkiye algýsýný etkilemekte.
Kahire havaalanýndaki kitapçý standýndaki az sayýda kitaptan ikisinin kapaðýnda Erdoðan’ýn resminin olmasý da Türkiye’ye atfedilen önemin göstergesi. Belli ki bu tür yayýnlar çok satýyor.
Þimdi sorun iliþkiyi bu düzeyde tutmakta, mümkünse daha derinleþtirmekte. Ýki ülke arasýnda Suriye’nin geleceði baþta olmak üzere pek çok örtüþen çýkar ve beklenti var. Ama ayný zamanda rekabet de var. Mýsýr’da eski ve yeni rejimin önde gelenlerinin Türkiye’nin çok fazla ön plana çýkmasýndan, Filistin sorununa hamilik yapmasýndan mutlu olmadýðýndan emin olabilirsiniz.
Onlar Türkiye egemen eþitliðe dayalý bir iliþki bekliyor, muhtemel hamiliðinden ve potansiyel abiliðinden rahatsýz oluyor. Yaþanan tüm ekonomik zorluklara raðmen Türkiye’den kredi alýnmasýndan hoþnut olmayan kanaat önderlerinin sayýsý da duyduðumuza göre hiç az deðilmiþ.
***
Çünkü Mýsýr gururlu bir ülke. Yoksulluðundan, yönetim tarzýndan, demokrasi eksikliðinden þikâyetçi ama kendine güvenli. Geçmiþi ile onur duyuyor, kendisini Arap dünyasýnýn doðal siyasi lideri olarak görüyor. Yaþadýðý deðiþimden güçlenerek çýkacaðýna inanýyor.
Üstelik Mýsýr’da güçlü bir üçüncü dünyacý damar da var. Herkes Cumhurbaþkaný Mursi kadar Türkiye’nin Suriye politikasýný benimsemiþ deðil. Devlet gazetesi El Ahram Weekly’nin son sayýsýnýn koca bir sayfasýný Ankara’nýn Suriye politikasýnýn hukuksuzluðuna ve yanlýþlýðýna ayýrmýþ olmasý siyaset yapýcýlarca dikkate alýnmak zorunda.
Ama ondan önce Mýsýr’ý daha iyi tanýmamýz, kendi deneyimimiz üstünden onu okumamaya kalkma kolaycýlýðýna kaçmamamýz gerekiyor. Ortadoðu’ya açýlýmý Suriye krizi ile yeni bir safhaya giren Türkiye zaten Gazze’ye verdiði desteðin ötesinde, bölgeye iliþkin rafine bir siyaset üretmek, bölgenin Mýsýr gibi önemli aktörlerinin kimlik, çýkar ve beklentilerini dikkate almak durumunda.