Kahraman Filistinliler!

İşgal en büyük insanlık suçudur, gayrimeşrudur.

İşgale karşı direniş en tabii insan hakkıdır ve meşrudur.

İşgale destek verenler işgalciler kadar bu suçun ortağıdırlar.

Direnişçilere destek verenler de en tabii insan hakkını savunmaktadırlar ve meşru taraftadırlar.

Filistin İsrail'in işgali altındadır, İsrail suçludur.

İsrail'e destek veren başta ABD ve tüm destekçi devlet kurum kuruluş ve fertler işgal suçuna ortaktır.

Geçmişte Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) işgale karşı direnişi ne kadar meşruysa, bugün kısaltılmış adı HAMAS olan İslami Mukavemet Hareketi'nin direnişi de o kadar meşrudur.

HAMAS, 2006 seçimlerinde 132 sandalyeli Filistin parlamentosunun 74 sandalyesini kazanmış meşru bir siyasi partidir.

İsmail Heniyye seçilmiş ilk başbakan olmuştur.

Ancak işgalci İsrail bir devletten ziyade bir terör örgütü gibi hareket etmekte ve ne hak ne de hukuk tanımaktadır. Verdiği sözleri de tutmayan güvenilmez bir örgüttür.

Oslo'da silah bıraktırdığı FKÖ'ye verdiği sözleri tutmayıp ihlallere devam edince HAMAS tüm Filistinlilerin direniş örgütü olarak devreye girmiştir.

Yapılan ilk seçimde de yüzde 63 oy alarak Filistin halkının gerçek temsilcisi olduğu tescillenmiştir.

HAMAS işgale karşı direnen hem bir halk hareketi hem de meşru bir siyasi parti olarak Filistin'in Kuvay-ı Milliye'sidir.

İzzeddin Kassam'dan Yahya Sinvar'a kadar onca liderin şehadetine rağmen hareket durmamıştır, durmayacaktır da.

Çünkü ortada bir halkın işgale karşı meşru direnişi söz konusudur.

Hak hukuk kanun nizam tanımayan İsrail'e karşı yürütülen direniş hareketini HAMAS üstlendiğinden bu güne çok bedeller ödemiş ve direnişten asla vaz geçmemiştir.

İsrail 1996 yılında HAMAS'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın önemli komutanlarından biri olan YAHYA AYYAŞ'a telefonuna yerleştirilen bir patlayıcı ile suikast düzenleyerek öldürdüğünü zannetmiş ama o HAMAS nezdinde şehit olduğu için hareket durmamıştır.

2001 yılında 23 Kasım'da Kassam Tugayları'nın bir diğer önemli komutanlarından olup işgale karşı düzenlediği başarılı harekât sebebiyle efsane komutan olarak bilinen MAHMUD EBU HUNUD'u İsrail, savaş uçağından arabasına attığı bir füze ile öldürmüştür. Şehit olmuştur.

Direniş durmamıştır!

23 Temmuz 2002' de HAMAS'ın önemli liderlerinden SALAH ŞEHADE yine bir uçaktan atılan füze ile şehit edilmiştir.

Direniş durmamıştır!

22 Mart 2004 tarihinde HAMAS'ı kurucu lideri belden aşağısı tutmayan ŞEYH AHMED YASİN sabah namaza giderken bir İsrail helikopterinden atılan füze ile şehit edilmiştir.

Direniş yine durmamıştır!

Hemen onunu yerine bir tabip olan ABDULAZİZ RANTİSİ lider seçilmiş ama seçimi üzerinden bir ay geçmeden o da atılan bir füze ile şehit edilmiştir.

Direniş durmamıştır!

Aynı yıl işgalciler Kassam Tugayları'nın bir diğer önemli komutanı olan ADNAN ĞUL(GÜL) yine İsrail tarafından atılan bir roket ile şehit olmuştur.

(Adnan Gül bomba, füze ve roket imalatı üzerine mühendislik okumuş ve yerli imalat yapıyordu. HAMAS'ın daha sonra yerli olarak ürettiği 1km menzilli avcı tüfeğine GÜL adı verilmişti.)

Direniş yine durmamıştır!

2012 yılında sonradan HAMAS'a katılıp Kassam Tugayları'nı düzenli ordu haline getiren ve askeri kanadın başkomutanı olan AHMED CA'BERİ'yi şehit ettiler.

Direniş yine durmadı!

21 Ağustos 2014 tarihinde Kassam Tugayları'nın Refah bölge komutanı RAİD ATTAR'ı bir hava saldırısıyla katlettiler.

Direniş durmadı!

2 Ocak 2024 tarihinde HAMAS'ın önde gelen isimlerinden SALİH ARURİ Beyrut'taki karargahında bir İHA ile katledildi.

Direniş durmadı!

31 Temmuz 2024 HAMAS lideri İSMAİL HENİYYE Tahran'da şehit edildi.

Direniş durmadı!

Ve liderliği üstlenen YAHYA SİNVAR 16 Ekim 2024 günü cephede kahramanca savaşırken şehit oldu!

ALLAH ŞEHADETLEERİN KABUL ETSİN!

Direniş durur mu?!

Durmaz!

Gazze düşse bile durmaz. Aksine bundan sonra direniş güçlenerek devam edecektir.

Bir duraklama dönemi yaşanır mı bilemeyiz ama direniş gelecekte daha güçlü olarak devam edeceğini görmemek için işgalin ne olduğu bilmemek gerekir.

Filistin'deki ihlaller, işkenceler, işgaller, tutuklamalar, suikastlar Batı Şeria'da 5 milyon, Gazze'de 2 milyon gurbetteki bir o kadar Filistinlinin direniş ruhundaki ateşi körüklemekten başka bir işe yaramaz.

Filistinliler bugünleri unutmaz.

İşgal var oldukça direniş de sürecek demektir.

Ayrıca Aksa Tufanı İsrail'in ve istihbarat örgütlerinin dünyaya verdikleri korkuyu ve tehdidi yerle bir etmiştir.

Evet, Gazze'yi harabeye çevirmiş binlerce Filistinliyi öldürmüştür ama İsrail hiçbir hedefine ulaşamamıştır.

Ne HAMAS'ı bitirmiş ne de rehineleri kurtarmıştır. Bütün gücü elindeki hava imkânlarıyla uzaktan şehirleri tahrip etmekten ibaret. Gazze'de bir avuç mücahit dünyanın desteğini almış İsrail katil sürüsüne karşı bir yıldır direniyor.

Yahya Sinvar'ın şehadetinden sonra HAMAS'dan yapılan açıklamada da, ateşkes sağlanmadan, İsrail Gazze'den çekilmeden, İsrail hapishanelerindeki Filistinliler bırakılmadan rehineler serbest kalmayacaktır şeklindedir. Yani direniş sürüyor!

Lübnan'a karadan girmeye her teşebbüsünde İsrail ölüleriyle geri çekilmek zorunda kalıyor.

Demir Kubbe de artık işe yaramıyor. Hipersonik füzelerden sonra İHA'lar da demir kubbeyi deldiler hatta Netanyahu'nun evine bile saldırı düzenlediler.

İsrail'de yapılan bir araştırmada halkın %61'i ülkede güvende olmadıklarını; Lübnan ve Gazze'ye yakın Yahudi yerleşim birimlerinde yaşayanların %85'i geri dönmeyi düşünmediklerini söylemiş.

Yani İsrail hem askeri açıdan hedefine uluşmamış hem de halkı devletine olan güveni yitirmiş görünüyor.

Evet, Filistinliler acı çekiyor ama İsrailliler de korku içindeler.

Tek güvenceleri suç ortakları olan ABD ve AB üyesi kimi ülkeler.

Zulüm ile âbâd olunmaz.

Zulmün maşası İsrail ve maşayı tutan diğer emperyalist güçler Filistin ve Lübnan'daki soykırıma ortaktırlar onları destekleyenler de aynı suça iştirak etmektedirler.

Birileri arada bir 'Aksa Tufanı olmasaydı İsrail saldırmazdı' şeklinde itiraz ediyorlar.

Her zaman söylüyoruz 7 Ekim bir başlangıç değil 76 yıllık işgalin sonucudur.

İsrail'in bahaneye ihtiyacı olmadığını 76 yıllık karnesi çok net göstermektedir

Düşünün 4-5 odalı bir eviniz var ve birileri gelip sizi odalardan birine hapsediyorlar. Diğer odalara çoluk çocuk yerleşiyorlar ve sizin en tabii ihtiyaçlarınızın karşılanmasına dahi izin vermiyorlar.

Sizin evinizde size su vermiyorlar, gıda vermiyorlar ilaç vermiyorlar; siz bir fırsatını bulup odadan çıkınca da vay burada kadınlar var çocuklar var onlara zarar verdiniz diye suçluyorlar.

Asıl suçlu orayı işgal edenler ve o sivilleri oraya getirenlerdir ev sahipleri değil!

Filistinliler ev sahibidirler İsrail ve onlara destek verenler işgalcidirler suçludurlar!

Vatanı için savaşıp şehit olan Sinvar bir kahraman olarak, Netanyahu'yu tebrik eden ABD Başkanı ve 'dünya daha iyi bir yer oldu!' diyen dışişleri bakanı ise suç ortağı olarak tarihe geçeceklerdir.

İşgale direnen gazi olsun şehit olsun tüm Filistinliler kahramandır!