Türkiye çok büyük bir vartayı cumhurbaşkanının cesareti ve halkın büyük fedakarlıkları sayesinde atlatmayı başardı hamdolsun.
Kendi halkına silah doğrultup kurşun yağdıran, masum insanları tankların paletleri altında ezen, meclisi ve devletin kurumlarını bombalayan çeteye karşı, millet gereken dersi vermiş ve iradesine sahip çıkmıştır.
Allah korusun başarılı olsalardı Türkiye hemen her açıdan büyük zararlar görecek ve telafisi yıllar alacaktı.
***
Cumhurbaşkanı ve başbakanın çağrısı, medyanın asil duruşu ve halkın iradesine sahip çıkması darbeyi püskürtmüştür. Fakat, eğer darbecileri derdest eden emniyetin kahramanca tutumu olmasıydı bugünkü istikrarı yakalamamız kolay olmazdı.
Emniyet güçlerinin kararlı, disiplinli ve fedakarca çabaları sonucu darbeciler teslim olmak zorunda bırakılmış ve ülke sahili selamete çıkarılmıştır.
Başbakanın ‘kahramanlar’ olarak nitelediği polisimiz darbeye karşı duran halkın iradesini darbecilere kabul ettiren temel unsur/güç olmuştur.
***
Polisimiz başarılı operasyonlarda çeşitli mükâfatlarla taltif edilirler, bunu biliyoruz.
Meşru yönetime bağlı kalarak tam bir disiplin içinde, kargaşayı önleyecek biçimde devletimizi ve milletimizi bu büyük badiren kurtaran bu kahramanlar tarihlerinin en büyük ödüllerini hak etmişlerdir.
Darbeciler nasıl en ağır cezayı hak ettilerse, darbecileri derdest edip darbeyi engelleyenler de en büyük ödülü hak etmişlerdir.
Türkiye’yi kurtarmışlardır.
***
Tabii hemen belirtelim ki 7 bin 850 paralel artığının dün itibariyle açığa alınmış olması ve tasfiyesi emniyeti rahatlatmıştır.
Kahramanlara verilecek ödül kanaatimce üç ayaklı olmalıdır.
Birincisi parasal mükafat.
Hükümetimiz bu kahramanların her birine bütçenin elverdiği ölçüde en yüksek ödülü acilen takdim etmelidir.
İkincisi ilgili personelin terfisi olmalıdır.
Üçüncüsü de emniyetin özellikle de özel harekâtın takviye edilmesidir.
Silahlı darbelerin ilacı sivil iradeye bağlı güçlü emniyet teşkilatıdır.
15 Temmuz kalkışmasında emniyetimiz bunu ispat etmiştir.
***
10 sene önce meclisteki muhafız taburunun çıkarılmasını ve Ankara içindeki askeri tesislerin şehir dışına taşınmasını yazdığımda ordudaki paralelciler benim aleyhimde bir linç kampanyası başlatmıştı.
Neyse ki daha sonra isabetli biri kararla önceki ihtilallerde darbecilerin emrine giren muhafız taburu meclisten çıkarıldı ve güvenlik polise devredildi.
1960 ihtilalinde genelkurmay başkanını ve seçilmiş vekilleri tutuklayan başbakanı ve bakanları idam eden darbeci zihniyet, 15 Temmuz 2016’da bu kez genelkurmay başkanını tartaklayacak şekilde yeniden hortlamıştır. Vekiller bu kez polis sayesinde çalışmalarını sürdürebilmişlerdir.
Meclisi işlemez hale getirmek için geçmişte olduğu gibi tabur komutanını ikna etmeleri yeterliydi!
Cumhurbaşkanının başyaverinin ve milli savunma bakanının özel kalemi albayın gözaltına alınması çok şey anlatmıyor mu?
***
Taburu çıkartarak meclis fevkalade isabetli bir adım atmıştır.
Şimdi sıra şehir içindeki diğer askeri birliklere gelmiştir.
Tekrar ediyorum genelkurmay başkanlığı hariç bütün askeri tesisler bir an önce şehir dışına taşınmalı, askeri unsuların şehre girişleri ve güvenlik tedbirleri yeniden düzenlenmelidir! (Mesela, Paris’in 300 km. çapındaki alana askeri birliklerin konuşlanmaması iyi incelenmelidir!)
Bu, hem ordumuzun içinden çıkabilecek kötü niyetliler için caydırıcı olacak hem de ordumuzu gereksiz töhmetlerden kurtarmış olacaktır.
Ayrıca jandarma, askeri sınıf olmaktan çıkarılmalı ve acilen emniyet genel müdürlüğüne bağlı kır polisine dönüştürülmelidir!
Bu konuya devam edeceğim.