Bugün kalb gündemi.
Ýki gün böyle olsun. Umreden döndük. Hiç olmazsa iki gün o dünyanýn esintilerini taþýmak isterim.
Aslýnda hep kalb gündemi. Ve aslýnda her þeye kalb gündemi ile bakmak. Kalb iþçiliði gibi, kalbi yoðurmak gibi, kalbi diri tutmak gibi bir gündem.
“Kalb Allah'ý zikrederek doyuma ulaþýr.”
Bu bir Kur'an ifadesi. Allah'ý unutmayarak, her iþin ruhuna Allah ile iliþkiyi yerleþtirerek.
Allah “Bana kalb-i selim getirin” diyor ebedi yolculuða çýktýðýnýz zaman. “Perdelenmemiþ, hastalanmamýþ, mühürlenmemiþ, taþlaþmamýþ... bir kalb.” Bunlar da Kur'an'da var.
Ýslam, yani ölçülerini Allah Teala'nýn belirlediði hayat çerçevesi, inancý, ibadeti, bütün insan iliþkileri ile, Allah ile iliþkileri diri tutma amacýna yöneliktir denilebilir.
Çünkü o diri olursa her þey yerli yerine oturur, o iliþki diri olmazsa, pörsüdüðü, unutulduðu, yara aldýðý, esnediði zamanlarda insan baþka dünyalara savrulma riski ile karþý karþýya kalýr.
Günde beþ vakit namazla mü'min, elleri, yüzü, gözleri, ayaklarý, kulaðý, beyni ile ve bunlardan akan verilerin ulaþtýðý kalbi ile Yaratan'ýn huzuruna “Temiz” çýkma dersini alýr. “Huzuruna geldim ve temiz geldim ya Rabbi” der.
Oruca doðru gidiyoruz. Oruçla insan, bedenin en tabii ihtiyaçlarýný Allah ölçüsü ile sýnýrlayarak kalbî bir detoks yaþar. Oruç gerçekte kalb orucudur, kalbe tutturulmayan orucun aç kalmaktan ibaret olacaðýný hikmet ehli bilir.
Zekat, mü'mine verilen mal tutkusu ayarýdýr. “Mal da can da Allah vergisidir, bunu unutma, malýn kazanýlmasýnda da Allah ölçülerine bakacaksýn, sarfedilmesinde de, malý temiz tutmak bir kalb disiplinini gerektirir, malýn içinde fakir hakký kalmamalý, malý en çok kirtelen þeylerden birisi, onun içindeki fakir hakkýný vermemektir.” Þu saydýklarým, bir kalb terbiyesi olmadan olur mu?
Hele Hac... Gideceksin, adeta tüm dünya varlýðýndan sýyrýlacaksýn, üzerinde iki parçalýk bir örtüyle, týpký kefenle “Lebbeyk Allahümme leybeyk! Çaðýrdýn, geldim ya Rabbi!” diyeceksin. Bunu kalbden söyledin, kalbine çaktýn adeta... Ama kalbine çaktýn. Öyle bir kalb iþçiliði yaptýn ki Arafat'ta, Mahþer'i görmüþ bir insan, yani baþka bir insan olarak döndün dünyaya. Yine yaþayacaksýn ama bu defa Mahþer'i görmüþ, Hesap gününü görmüþ, Hayat kitabýný Yüce Huzur'da yeniden okumanýn ya da ne bileyim hayat filmini seyretmenin zorluðunu yaþamýþ bir insan olarak yaþayacaksýn.
Umre mi? Tamamý deðil kuþkusuz, ama Haccýn dünyasýna bir nebzecik götürüp getiren bir ibadet. Hani deyim yerindeyse kokusunu aldýran.
Ýbadetlerin tamamý, kalbe, günlük, haftalýk, yýllýk, ömürlük bölümleriyle -yani insan hayatýný kuþatan bütün zaman aralýðýnda- insanýn Rabbi ile iliþkisini, yine Kur'an'ýn ifadesiyle söyleyelim, “Ve hüve meaküm eynema küntüm – Nerede olursanýz olun O sizinle beraberdir” diriliðinde tutma eðitimi verir.
Bu ibadetleri yaparýz, gerçekten kalbimize ulaþýr veya ulaþmaz, o bizim ibadet kalitemizle ilgili bir iþtir, ama namaza durduðumuzda Allah'ýn huzurunda durduðumuzu bilmezsek, kalbimiz o namazdan nasibini alamaz. Kalbe gitmez o namaz. Bedenimizin dýþ cidarlarýnda kalýr. Oruç açlýða dönüþür, Hac seyahate, zekat mala sahip olma tutkumuzu besleyen antrenmana...
Diri, diri, diri.
Her ibadetin diri yapýlmasý lazým. Allah ile iliþkiyi hep diri tutacak kývamda yapýlmasý lazým. Bunun için bir kalb gündemimiz olmasý lazým, kalb iþçiliði diye bir sonsuz görev þuurunun mü'minin yüreðini hep yoklamasý lazým.
Kabe – Kalb iliþkisi kurar pek çok Ýslam büyüðü. Kabe'ye varýp kalbi keþfedememek olmaz. Kabe ile iliþkiyi yenileyip kalblerin eskimesi olmaz.
Bir Ýslam büyüðü der ki:
“Kiþi kalbini avucunun içine alýp insanlar arasýnda utanmadan dolaþabilmeli.”
Þeffaf, þeffaf, þeffaf.
Çünkü kalbde olan biteni Allah görüyor, insanlar görmese ne yazar ki!
Kalblerimize danýþabilsek bizler de göreceðiz.
Kalblerimize yeniden bakmak için namaz daha yakýnlarýmýzda duruyor, umrelerden, haclardan daha yakýnlarýmýzda...
Oruç geliyor kalb iþçiliði yapmaya karar vermek için. Nerdeyse hemen bir adým ötemizde.
Allah kalbimizi gündemimizden düþürmesin.