Bir koyu fenerbahçeli olarak takýmýmýn Fethiyespor’a yenilmesine üzüldüm. 1999 senesindeki Pendik rezaleti sonrasý bu yenilgi yaþanan ikinci rezalet.
Takýmýn sahaya yedeklerle, ikinci onbirle çýkýmýþ olamsý da bir mazeret olamaz zira bu yedek kadrodan herhangi birinin bonservis fiyatý bile muhtemelen Fethiyespor’un toplam kadrosunun bonservis bedeminden çok daha fazladýr.
Bilmiyordum, yeni öðrendim, meðerse muhterem baþkanýmýz Aziz Yýldýrým Türkiye Kupasý (Ziraat Kupasý) maçlarýný parasal açýdan verimsiz görürmüþ, elensek daha iyi olur dermiþ, böylece takým Baþkanýmýzý sevindirmiþ oldu herhalde ama Pendik’ten sonra Fethiye’ye de elenmiþ olmak tarihimize baþka bir gariplik olarak yazýldý.
Ancak, maç sonrasý yaþananlar sevindirici, kaleci Mert dayaktan kurtuldu.
1999’da Pendik’e de ayný skorla yenilip elendiðimizde üç beþ kendini bilmezin Fenerbahçe tarihinin en büyük kalecisi (Cihat Arman’a yetiþemedim) Rüþtü’yü dövdüðünü düþünüp çok üzülmüþ, kulübün bu tür haydutlara karþý nasýl önlem alamadýðýna hayýflanmýþ idim.
Fenerbahçeliliðimi bildiðimden beri kalede Özcan’ý, Þükrü’yü, Hazým’ý, Yavuz’u, Datcu’yu, Engin’i hatýrlýyorum, aklýmda kalmayan daha silik kaleciler de var ama Rüþtü ile kýyaslanabilecek yegane isim herhalde Schumacher idi ama bence Rüþtü en iyisi idi.
Ama, hemen sonra, bu dayak çirkinliðinin takýmýn içinden, en tepeden örgütlendiðini öðrendiðimde acým daha da artmýþ idi.
Geçen sene Rüþtü ile yapýlan bir söyleþiyi izlemiþ idim; bu dayak ahlaksýzlýðý sonrasý uçakla gidilen ilk deplasman maçýnda kendisini dövenlerin de uçakta olduðunu söylemiþ idi.
Malum, Rüþtü gibi bir büyük kaleci kariyerini Fenerbahçe’de tamamlayamadý, bu durum muhtemelen Alex’in de baþýna geleceklerin habercisi idi, baþka takýma gitti, giderken de aþaðýlýk þike suçlamalarýna maruz kaldý ama sonra bu þike iþinin kimlere daha denk düþtüðünü de herkes gördü.
Rüþtü’nün kim olduðunu görmek isteyenler bir biçimde Trabzon’daki o tarihi maçý, gailba 1996 senesi idi, þampiyonluðu Trabzon’un aðzýndan aldýðýmýz maçý seyretsinler lütfen.
Pendik rezaletinden sonra yaþanan ikinci gýrgýr Fethiye maçý oldu, bendenizin aklýna hemen genç kalecimiz Mert geldi, kalecimizin de bu maçtan sonra bir temiz sopalanacaðýný düþünüp kahroldum.
Ama haklarýný yemeyelim, eli sopalý, tabancalý itler grubu bu kez, herhalde büyük yerden emir gelmedi, Mert’i dövmediler.
Küçük takýmlara yenilgi sonrasý demek ki artýk kaleci pataklamaktan vazgeçildi, bu geliþmenin önünde saygý ile eðiliyorum.