Utanmaz Mehmet Bekaroðlu, hakkýnda yazdýðým yazýya sosyal medya hesabýndan cevap vermiþ.
Ben görmedim...
Takip ettiðim bir kiþi deðil...
Takipçileri (ismimi kullanarak) paylaþmýþlar, o vesileyle haberdar oldum.
Yakasýndan düþmemi istiyor.
Yakasýndan düþmem için (eksik olmasýn) bir de vaatte (!) bulunuyor.
Diyor ki, “Söz, bundan sonra eski arkadaþlarýnýn hakkýnda anlattýklarýný yazmayacaðým...”
Esasýnda, cürümünü itiraf ediyor, “dedikoducu milletvekili” sýfatýný doðruluyor.
Ben bu kadar çirkin bu kadar kaba, bu kadar terbiyesiz bir adam görmedim.
Bir vakitler, “Yeni Þafak gazetesine girebilmek için neler yaptýðýný biliyoruz” gibilerden bir þeyler yazmýþ; “Neler yapmýþým, Mehmet Bekaroðlu, anlat da bilelim, kamuoyu da bilsin!” cevabým üzerine kaçmýþ, sonra da “Bana Ahmet Kekeç’le tartýþmamam gerektiðini söylemiþlerdi, haklýymýþlar” diyerek, ettiði terbiyesizliðin üzerine tüy dikmiþti.
Merak ediyorsan söyleyeyim Mehmet Bekaroðlu:
Yakandan düþmeyeceðim.
Cürümlerini ve terbiyesizliklerini yüzüne vurmaya devam edeceðim.
Bunlarýn kamuoyu tarafýndan da bilinmesini saðlayacaðým.
Kalýbýnýn adamý ol, Yeni Þafak gazetesine “girebilmek” için neler yaptýðýmý açýkla.
Saðda solda dedikodu yapacaðýna (hakkýmdaki “eski arkadaþ kanaatlerini” tehdit ve þantaj malzemesi olarak mahfuz tutacaðýna), eteðindeki taþý dök.
Ben de bileyim...
Kamuoyu da bilsin...
Sen de rahatla!
Kaldý ki, bir gazetecinin, kendisine teklif götüren bir gazeteyle iliþkisinde, faþ edilmesi o gazeteciyi zor duruma düþürecek neler yaþanmýþ olabilir ki?
Hadi diyelim ki Mehmet Ocaktan, Mustafa Karaalioðlu, Yusuf Ziya Cömert, Hüseyin Besli ve Levent Gültekin’in de “yönetici” olarak nezaret ettikleri transferimde bazý “nahoþ durumlar” yaþandý. Sen de bu “deðerli bilgi”ye sahipsin...
O halde çaðrýmý tekrarlýyorum:
Bunlarý anlat.
Beni zor duruma düþür.
Rezil olayým ve insan içine çýkamaz hale geleyim.
Hadi aslan Mehmet!
Hazýr konu açýlmýþken, aslan Mehmet’in Meclis’te yaptýðý konuþmaya da deðineyim, tam olsun...
Hatýrlayacaksýnýz, “eleman” (yani Mehmet Bekaroðlu), kendisini Parti Meclisi’ne seçtirmeyen Kemal Kýlýçdaroðlu’na deðil de, hiçbir karar mekanizmasýnda yer almayan Muharrem Ýnce’ye þarlýyordu. Muharrem Ýnce “kimlik siyaseti” yapýyormuþ, kutuplaþtýrýyormuþ... Kimlik siyaseti sosyal demokrasi ile uyuþmazmýþ, Türkiye’yi iç savaþa götürürmüþ, vs...
Muharrem Ýnce bu “baþarýlmasý zor” iþin üstesinden nasýl gelecek, bilmiyoruz.
Bildiðimiz þu:
Mehmet Bekaroðlu “kutuplaþtýrma” diye bir laf öðrenmiþ, mütemadiyen onu tekrarlayýp duruyor. Böylece, siyaset yapmýþ oluyor.
Þöyle yapmayýn, toplumu kutuplaþtýrýrsýnýz...
Böyle yapmayýn, toplumu kutuplaþtýrýrsýnýz...
Meclis’te yaptýðý konuþmada da, Afrin operasyonunun toplumu kutuplaþtýracaðýný söylüyordu.
Madem böyle bir korkusu var, bu uyarýyý genel baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’na yapsýn, “Karnýnýzdan konuþmayýn Kemal Bey, hem Afrin operasyonunu desteklediðinizi söylüyorsunuz, hem de toplumu kutuplaþtýracak bir dil kullanarak bu operasyonu itibarsýzlaþtýrmaya çalýþýyorsunuz” desin.
Dedikodu malzemesi biriktireceðine, böyle yararlý iþler yapsýn!