Kamera katildir… (1)

Cirmim neye el verir bilmem. Ancak kavga çıkarabileceksem hepinizle kavgaya girişiyorum; haberin olsun ey halkım!

Süleyman Seyfi hocadan okumuştum, elli senedir kakalandığımız özgürlük tabirini büyük bir vukufiyetle tek bir kelimeyle tahtından indirdi, bayıldım: "Babasızlık".

"Çocuk Vatan" diye yazdım hiçimse ırgalanmadı.

Daha çok yazacağım, gerekirse hepinizle kavgaya tutuşacağım!

Siz değil misiniz bambaşka bir bağlamda söylenmiş olmasına rağmen, asansöre tek başına binme meselesi üzerinden bir alimi lime lime eden, siz değil misiniz?

Hiçbir meseleyi yeterince tartışarak, üzerine eğilerek halletme, toplumsal sorun olmaktan çıkarma davetine icabet etmeyen siz değil misiniz?

Bugün hafif bir giriş yapacağım.

Reaksiyona göre, reaksiyon diyorsam talebe bağlı, bu konuları daha derin tartışacağım.

Bu yazımı giriş sayın.

Ey gafîlun, dedik ya çocuklarımız katlediliyor; ama katillerimiz çocuk!

Bilmiyorum sizi nasıl sarsmalıyım?

Son iki ayda sülalece katil olanı da gördük, bir bebeği katletmek üzere.

Delirdin sen ey halkım, farkında değilsin!

Kimse de yüzüne delirdiğini söylemiyor.

Harbi harbi delirdin sen!

Ve sen artık bir cinnet toplumusun, psikopatsın, sosyopatsın ey halkım...

Bir kısmı için geçerli olan gafil, vurdumduymaz ve benzeri suçlamalar seni tanımlamak için yetmiyor artık.

Komple suçlusun çünkü hiçbir tehlike konusunda ciyaklayan alarmı dikkate almıyorsun!

Acil servis tedbiri gibi düşünebileceğimiz bir öneri dile getireceğim size; beni taşlayın, ama muhtemelen MEB bu tedbiri makul görse bile size rağmen uygulayamayacağı için dile getirmeyecektir.

Kamerayı yasaklayın!

Kamerayı yasaklayın!

Kamerayı yasaklayalım beyler!

Heidegger'in "Kamera, izleyiciye yöneltilmiş bir silahtır" sözüyle de durumu açıklayamayız artık. O kameranın kitle iletişimi için temel araç olduğu dönemlere hitap eden bir sözdü.

Şimdi artık kamera herkesin elinde sahibi dahil herkese karşı bir silah!

Ve bu silah, kurşunlayıp öldürmüyor diye tehlikesi anlaşılamayacak bir silah.

Bu kamera denen silahla işlenen suçları yazmaya terbiyem el vermiyor! Ve fakat biraz odaklanarak düşünmenizi rica ediyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam Ergenekon operasyonları sebebiyle askeriyede kameralı telefon ve internet kullanımı yasaklanmıştı. Bunun gibi bir tedbirden söz ediyorum.

18 yaş altı gençlere muzır mamullerin satılmasının yasaklanması gibi bir tedbirden söz ediyorum.

Okul çağındaki çocuklara kameralı ve internetli telefon yasaklanmalı ey halkım!

Akıllı telefonların, çocukların anatomisinde oluşturduğu hasarlara ayrıca odaklanmak gerekir, burası başka.

Ben sosyal, psişik bir bağlamda akıllı telefon ve internet kullanımının sınırlandırılmasından söz ediyorum.

Başta GSM şirketleri beni taşlayacak olabilir, ama okul çağındaki çocuklara belki ev interneti kullanımı dışında internet ve kameralı telefon satılamamalı!

Bunlar gibi herhangi bir dijital platforma üyelikte ağır kontrole tabi olmalı. Ve oralar kesinlikle devlet kurumları tarafından izlenmeli!

Ve bunlar devlet eliyle yapılmalı...

Özgürlük mü diyeceksiniz; bir daha söyleyin de Osmanlı tokadını hak edin!

Devletimizin elinde on binlerce memuru var, öğretmen, imam bilmem ne uzmanı... Bakın bir stratejik plan çerçevesinde bunları çalıştırmak zorundayız.

Kamerayı yasaklamalıyız!

Yaygın ve büyük teşkilatlarımızın kamuoyuna açıklamadıkları ve bizim toplumumuzun belli kesimlerinin fotoğrafını çok net olarak ortaya koyan raporları olduğundan eminim. Ama bu raporların siyaset tarafında incelenmediği ve dolayısıyla politika yaparken de bu raporlardan faydalanılamadığı kanaatindeyim.

Yeni nesil bilmez, Batman'da arka arkaya on civarında intihar eden genç kızın raporu gibi mesela.

Yahu kim, ruhunu öldürecek, aklını öldürecek, muhakemesini öldürecek ve dahi canına kastedecek katili koynuna sokar ki, kim?

Allah'ını sevenlerle, milletini vatanını sevenlerle, şeyhini, soyunu sopunu sevenlerle müşterek bir çabayla kendi kendimizi iyi etmek zorundayız.

Yoksa bu kaos fert fert hepimizi başkalaştırdığı gibi öğütüp biyonik gübre haline getirecek!

Toplumun devamlılığı için "emri bil maruf ve nehyi anil münkerin" (iyiliğin hâkim kılınması, yaygınlaştırılması, kötülüğün engellenmesi) öyle özendirilmesi, öyle özendirilmesi gerekiyor ki anlatamam.

Ve tam zamanı. Çünkü çok ama çok ihtiyaç var.

Konuya cuma günü devam edeceğim...