Kamera mı Silah mı?

Fırat Aydınus, gayretkeş bir muhabire çok şey borçlu. Kendisine yönelmiş eleştiri oklarının bir anda başka tarafa dönmesini sağladı. Türkiye’de hatalı karar veren ilk ya da son hakem olmamasına rağmen, hatalı kararıyla apartman aidat borcu arasında bağlantı kurulan ilk hakem olmak gibi bir ünvan da kazandı....

***

Ekrana çıkan muhabir ve programcılar kurumları temsil diyorlar. Fırat Aydınus’un evine giden, kapıyı ısrarla çalan, aidat borcunu ödeyip ödemediğini sorgulayan, gelen polise “sen muhtar mısın?” diye kafa tutan kişi bir muhabir ama fatura çalıştığı kanala kesiliyor. 

Muhabirin adını kimse bilmiyor, herkes kanalın adını konuşuyor. Ortaya çıkan manzaraya bakıp, kanal yönetiminin memnun “nasıl gündem yarattık ama” diye memnun olduğunu zannetmiyorum. Şu ana kadar kanalın adını da sırf bu yüzden özellikle yazmadım...

***

Bahsettiğimiz kanal Beyaz TV... Kanalın Genel Koordinatörü Osman Gökçek’in zaman zaman programcılarla biraraya gelip yayıncılık ilkelerine uyulmasını istediğini gayet iyi biliyorum. 

Seyredilen ama RTÜK’ün kurallarına uygun programlar yapılmasını ister Osman Gökçek. Çoğu kişi bilmez, yaklaşık iki sene önce, fazla hararetli ve bardaktaki suyun da kullanıldığı bir programın yayınına hemen son verilmişti. Demem o ki, kanal yönetimi ellerini oğuşturup harika bir iş oldu demiyordur...

***

Gelelim Fırat Aydınus’a... UEFA’da görev alıp, yükseldikçe yürüyüşü, oturuşu değişmeyen nadir adamlardan biridir Aydınus.Hatalı karar vermiş olması ne beş yaşındaki kızının gayretkeş bir muhabir tarafından ağlatılmasını gerektirir ne de hakemliği bırakmasını...

Kamera ayna olduğu, olabildiği sürece faydalıdır, kamera silah değildir...