Ülkenin gündeminde tartýþýlmaz bir biçimde Suriye meselesi var ama ben yine Pazartesi günleri iktisat yazýlarý yazma alýþkanlýðýmdan taviz vermek istemiyorum.
Bugün konum yine kamu maliyesi ve kamu maliyesinin iki çok farklý yüzü olacak.
Birinci yüzüyle kamu maliyesi ülkemizin en baþarýlý alaný; AB’de de örnek olarak gösteriliyor.
Kamu borç stoðumuz milli gelirin yüzde 39’u, bütçe açýðýmýz ise yine milli gelirimizin yüzde 1.3’ü dolayýnda; üstelik bu inanýlmaz baþarýya on senede milli gelirin yüzde yüzüne yakýn borç stoðundan, milli gelirin yüzde onunu aþan da bütçe açýðýndan geldik.
Bu sürece emeði geçen tüm siyasilere ve bürokratlara, en baþta da Baþbakan olarak Sayýn Erdoðan’a, Sayýn Babacan’a, Sayýn Unakýtan’a, Sayýn Þimþek’e hepimizin teþekkür borcu var.
2012 senesi bütçe açýðý beklentisi 21 milyar TL, Mayýs sonu kümülatif açýðýmýz 432 milyon TL, yani iþler, Haziran’daki daha yüksek açýk beklentisine raðmen, çok iyi gidiyor.
Ancak, meselenin bir de baþka bir yüzü daha var; Gelirler Ýdaresi Baþkanlýðý’nýn (GÝB) ana sahifesinden vergi istatistiklerini, sonra da aylar itibariyle vergi mükelleflerini týklayýn, karþýnýza çýkan manzara, iyi okuyabiliyorsanýz, yukarýda verdiðim muhteþem tablodan çok farklý.
Kamu maliyesinin açýklayacaðým bu kötü yüzü anýnda makro dengelere olumsuz yansýmýyor ama benim gibi iktisatçýlarda mevcut muhteþem sürecin sürdürülebilirliði konusunda kuþkular yaratýyor.
Neden mi, anlatmaya çalýþacaðým.
Türkiye’de çalýþabilir nüfus yani çalýþanlar, iþ arayanlar ve iþgücüne katýlmayanlarýn toplamý elli milyon dolayýnda; toplam seçmen sayýsý da aþaðý yukarý bu.
ANCAK, Mayýs 2012 itibariyle gelir vergisi faal mükellef sayýsý ancak 1 milyon 741 bin.
Daha da fenasý, hatta korkuncu bu kesimin yani beyanname verip gelir vergisi ödeyen kesimin vergi büyüklükleri.
GÝB 2010 senesine iliþkin çok önemli istatistikler açýkladý.
2010 senesinde 1 milyon 706 bin 705 kiþi gelir vergisi için beyanda bulunmuþ.
Beyan edilen toplam matrah 22 milyar 627 milyon 310 bin 473 TL.
Bu matrah üzerinden ödenen gelir vergisi ise 5 milyar 712 milyon 459 bin 712 TL.
Baþka bir ifadeyle beyanname baþýna beyan edilen matrah 13 bin 257 TL.
Kiþi baþýna ödenen gelir vergisi de 3 bin 347 TL.
Bu büyüklükler beyannameli gelir vergisi mükellefleri için geçerli.
Basit usul, sadece stopajla gelir vergisi ödeyenler bu hesaplamanýn dýþýndalar.
Siz okurlara soruyorum, gelir vergisinde bu tablo kiþi baþýna geliri satýn alma gücü paritesine göre 14 bin dolara ulaþan, dünyada büyüme rekorlarý kuran bir ülke için normal midir?
En önemlisi de, makro bütçe büyüklükleri muhteþem baþarýsý böyle bir gelir vergisi tablosu ile uzun vadede sürdürülebilir midir?
Elli milyon seçmenin yaþadýðý bir ülkede beyanname ile gelir vergisi ödeyen kiþi sayýsýnýn 1 milyon 741 bin olmasý normal midir?
Maliye Bakanlýðý geçen sene mükellef sayýsýný yükseltmek için bir çalýþmaya baþlamýþ idi ama galiba arkasý gelemiyor.
Þunu çok net ifade edebilirim, gelir vergisi mükellef sayýsýný yükseltmek ve kayýt dýþýlýkla mücadele mesela Kürt meselesini çözmekten bile çok daha zor.
Tüm özel sektör çalýþanlarýna, mavi ve beyaz yakalýlara beyanname ile matrah beyan etme ve vergi verme hakkýný neden teslim edemiyoruz?
Özel sektör çalýþanlarý beyannameli mükellef haline gelirse bütçe harcamalarý daha yakýndan izlenir korkusu mu Ankara’ya hakim?