Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Kamuoyu müzakerede taraflarýn önüne geçti

Kürt meselesinin halli istikametinde bugüne kadar ölçülmedik þiddette bir rüzgar esiyor. Mesleðe baþladýðýmdan beri esmesini arzuladýðým bir rüzgar, 2013’ün þafaðý sökmeden Türkiye’nin ufkuna hakim oluyor. Elde çok bilgi yok, siyasi malumat yeterli deðil ama havada çözüm kokusu var; oradan anlýyoruz. Evet, temkinli olmak lazým, evet beklentiyi yükseltmemek lazým, evet ne olacaðý belli olmaz unutmamak lazým ama yine de heyecaný yenemiyoruz.

Çünkü, eski Türkiye ile yeni Türkiye arasýndaki bu köprünün yýkýlmasýný, bu sorunla baðýmýzýn kopmasýný her þeyden çok istiyoruz.

Baþbakan, “Evet Ýmralý ile görüþüyoruz” dediði anda birdenbire kamuoyu da zincirlerinden boþaldý. “Yeter artýk bitsin bu dert” diyenlerin çoðunluk olduðu hem de makul çoðunluk olduðu bir kez daha anlaþýldý.

Bir ‘evet’in gücü

10 gün önce akþam TRT’de , Baþbakan Erdoðan’a “Ýmralý ile þu anda da görüþmeler sürüyor mu?” sorusunu yöneltip “Evet” cevabýný aldýðýmýzda bunun heyecan verici bir durum olduðunu biliyordum. Ama, itiraf edeyim o kelimenin, yani bir “evet”in böylesine büyük bir atmosfer yaratacaðýný, herkesi bu kadar heyecanla harekete geçireceðini kestirememiþtim. Ýnsanlarýn yüzlerinde çözüme iliþkin umutsuzluk, yýllardýr direkten dönen giriþimlerin yarattýðý umutsuzluk vardý.  

Ama öyle deðilmiþ. Daha ertesi sabahý görmeden rüzgar esmeye baþladý. Býrakýn umutsuzluðu, kamuoyu müzakerede taraflarýn önüne geçti!

Baksanýza, meseleyi doðuran parti, CHP bile kredi açýyor. Dün, açýlýmý ancak kamera kayýtlarý altýnda görüþebileceðini söyleyen ve hiç þüphesiz o günden beri akan kanda vicdani sorumluluðu  olan zatýn partisi, bugün “varým” diyor.

Medya...

Sorunun büyümesi, kanlanmasý, derinleþmesi bahsinde tarihi bir sorumsuzluk sergileyen, nefreti körükleyen medyanýn sicilli tayfasý bile “Aman çözüm” diyor... Mektuplar yazýlýyor, “aman dilimize dikkat” talimatlarý veriliyor. Bir rüzgarýn þiddeti buradan anlaþýlýr. En büyük çözüm karþýtlarý bile çözüm safýnda el baðlamaya baþlamýþsa, o rüzgara karþý kimse duramaz demektir.

Rüzgar esiyor çünkü bunun için bir siyasi karar yetiyor.  

Baþbakan’ýn o “evet”inin 10 yýl, 5 yýl hatta 3 yýl önce aðýr bir siyasi maliyeti vardý. Bugün ise alkýþ tufaný kopartýyor. Dün müzakereye “ihanet” diyenler bile bugün “Gecikme, sakýn bekleme” diyor.

Askeri vesayet bitince...

Kürtler býktý, Güneydoðu sokaklarý yýldý. Bu ülkenin talihsiz coðrafyasý da artýk bu aðýrlýðý taþýyamýyor...

Öcalan... Söyledikleri kamuoyunda tartýþýlandan bile makul. O da “Böyle yürümez, yürümesin” diyor...

Çünkü, en temel engel ortadan kalktý; askeri vesayet tarih oldu. CHP’nin de medyanýn da Kürt þahinlerinin de tutar dalý kalmadý. Askerden umut kalmayýnca, meydan siyasete kaldý.

O halde sürüp gitmek zamaný.  

Adý, çözüm süreciyle birlikte anýlan bir siyasetçiye, “Her þey çok müsait, yürüyüp geçme, sürüp gitme zamaný deðil mi?” diye soruyorum. “Aynen öyle” diyor... “Sürüp gitme ve Kürt meselesini tarihe havale etme zamaný...”