Kanal yerine Tuz Gölü’ne alabalýk tesisi mi yapsak?

Kanal Ýstanbul tartýþmalarý ilginç bir siyasi kanalda akmaya baþladý. 

Ýktidarýn her yaptýðýna karþý çýkmayý marifet zanneden patolojik bir muhalefet anlayýþý var. 

Buna bir de Erdoðanfobizm eklenince tedavisi mümkün olmayan bir patolojiyle karþý karþýya kalýyoruz. 

“Ýstemezük!”çü muhalefet anlayýþý bu iflah olmaz patolojiyle buluþunca yalanýn bini bir para oluyor. 

Ortaya atýlan yalanlara cevap vermekten Kanal Ýstanbul ile ilgili doðru bilgileri aktarmaya vakit bulamýyoruz. 

Ortaya konulan iddialarýn yalan olduðunu ispatlayýnca bu kez kalkýp geçmiþte de dile getirdikleri þu argümana sarýlýyorlar canhýraþ bir þekilde: “Buraya harcanacak parayla memlekette neler yapýlmaz neler!” 

Ayný mantýðý 2001 yýlýnda Kemal Kýlýçdaroðlu, Sabiha Gökçen havaalanýna hiddetle ve þiddetle karþý çýkarken ortaya koymuþtu. 

“Uçak inmeyen yere havaalaný yapýldýðý” iddiasýndan tutunuz da “Buraya harcanacak parayla bilmem ne tür baþkaca hizmetlerin yapýlabileceði”ne varýncaya kadar bir dizi iler-tutar yaný olmayan iddialar ortaya koymuþtu. 

Bu baðlamda Sabiha Gökçen projesini “Tuz gölüne alabalýk tesisi yapmak!” biçiminde takdim etmiþti. 

Kanal Ýstanbul için ortaya koyduklarý mantýk ayný mantýk. 

Boðaz’a yapýlan ilk köprüye de bu mantýkla karþý çýkmýþlardý. 

CHP ve çevresindeki sol örgütler Ýstanbul duvarlarýna “Boðaz köprüsüne hayýr!” sloganlarý yazmýþlardý. 

“Ýstemezük!” mantýðýný “Yaptýrtmayýz!” noktasýna vardýrmýþlardý. 

Siyasal tehdit dilini bugün de kullanýyorlar. 

Kanal Ýstanbul iþini üstlenecek firmalarý iktidara geldikleri takdirde ödeme yapmamakla tehdit etmediler mi? 

Yabancý sermayeye açýkça “Türkiye’de can ve mal emniyeti yok. Sakýn ha gelmeyesiniz!” çaðrýsýnda bulunan CHP þimdi de kalkýp yerli sermayeyi tehditle sindirme yoluna gidiyor. 

Yýllar geçiyor ama CHP’nin muhalefet anlayýþý deðiþmiyor. 

1970’li yýllarýn baþlarýnda Keban barajý yapýldýðýnda da ayný mantýkla karþý çýkmamýþlar mýydý? 

Ýlginçtir Keban barajýna Alman medyasý þiddetle karþý çýkmýþtý o yýllarda. 

“O bölge baraj için uygun deðil!” demiþlerdi. 

“Ýklim deðiþir!” demiþlerdi. 

“Su sýzýntý yapar!” demiþlerdi. 

Demiþlerdi de demiþlerdi... 

Ayný iddialarý içerdeki yandaþ medyalarý da dile getirmiþlerdi. 

Ýþte 13 Haziran 1973’teki Cumhuriyet’in manþeti:

Haber okunduðunda görülecektir ki Alman medyasýnýn iddialarýyla birebir ayný. CHP de ayný mantýðýn savunuculuðunu yapýyordu. Þimdi buna yabancý iþbirlikçiliði denmez de ne denir? Ýþbirlikçilik tanýmlamasýndan rahatsýzlýk duyanlar Türkiye düþmaný ülkelerle veya odaklarla nasýl amaç beraberliði veya söylem birliði içinde olduklarýna bir baksýnlar! Sahiden Türkiye düþmaný odaklarla iþbirliði içinde olmayý onurlarýyla baðdaþtýrmýyorlarsa pozisyonlarýný deðiþtirsinler derim. 

Diyeceðim o ki Kanal Ýstanbul için ileri sürdükleri itirazlarýn tamamý bilimsellik kýlýfýna büründürülmüþ o “istemezükçü!” anlayýþlarýnýn günümüzdeki versiyonudur. 

“Ýstemezükçülük!” demokratik bir haktýr. Lakin “Yaptýrtmayýz!” tavrý, haddi aþan bir tehdittir. 

Bu ülkede siyasal yeniçerilik devri kapanmýþtýr. “Yaptýrtmayýz!” tehdidine yaslanan siyasal yeniçerilik rolüne soyunursan iþte o zaman sana “Otur oturduðun yerde!” denir. Kanal Ýstanbul, Ýstanbul’un korunmasý ve güvenliði için gerekli bir projedir. Türkiye’nin anýtsal nitelikte en önemli özgürlük projelerinden biridir. Bunu anlamak için milli ve yerli olmak gerekir. 

Ýþbirlikçiler anlamadýklarý için deðil, kendilerine biçilen role göre konuþuyorlar. 

Dün karþý çýktýklarý Sabiha Gökçen havaalanýný bugün öve öve bitirememelerinin sebebini anlayan varsa beri gelsin!