Kandil’in izni olmadan tuvalete bile gidemezsin

Bütün muhalefet partilerinin (ilaveten “sinsi” AKP’lilerle IMF sever Saadet liderinin) “serbest býrakýlsýn” diye seferber olduðu Selahattin Demirtaþ, “PKK’yla iliþkimiz yok” yalanýna devam ediyor... 

Bakalým öyle miymiþ? 

Mikrofonu BDP milletvekili (bugünün HDP’si) Aysel Tuðluk’a uzatalým: “Öcalan/KCK/PKK/DTK birlikteliðinden bahsetmek, herkesin bildiði bir sýrrý ifþa etmekten baþka bir anlama gelmeyecektir. Öcalan ne kadar HDP’nin içindeyse HDP de bir o kadar DTK’nýn hatta KCK’nýn içindedir.”

Selahattin Demirtaþ ne diyordu? 

Þöyle diyordu: “KCK operasyonlarý adý altýnda parti meclisi üyemiz, belediye baþkanýmýz, bütün parti çalýþanlarýmýz tutuklanýyor. KCK buysa KCK genel baþkaný ben oluyorum.” (Bu operasyonlarýn FETÖ tarafýndan yapýldýðýný belirtelim. Ayný FETÖ bugün KCK ve Demirtaþ destekçiliði yapýyor.)

Demirtaþ’ýn sözlerini KCK operasyonlarýna tepki olarak deðerlendirebiliriz. 

Nitekim BDP’de siyaset yapan çok sayýda ismin KCK soruþturmasý çerçevesinde tutuklanmasý, benzer tepkilere yol açmýþtý. 

Fakat, Tuðluk’un sözleriyle (itiraflarýyla) paralel bir okumaya tabi tuttuðumuzda, Demirtaþ da (zýmnen) ayný þeyleri söylemiþ oluyor: PKK ayný zamanda KCK, DTK ve BDP’dir... BDP de (yani HDP de) PKK’nýn bir alt birimi, bir cüzü, bir parçasýdýr.

Bu beyandan ne çýkar? 

Esasýnda bir þey çýkmaz. Çünkü malumun ilamýdýr... Legal ya da illegal, bu örgütler arasýndaki iç içelikten ya da birliktelikten söz etmek, Aysel Tuðluk’un da altýný çizdiði gibi, “herkesin bildiði bir sýrrý ifþa etmek”ten öte bir anlam taþýmaz, taþýmayacaktýr. 

Burada bizi, hususen, “meþru siyaset”e yönelen, yöneldiðini söyleyen HDP ilgilendiriyor. 

Ki, bir “temsil”den geldiði için kendilerine kulak vermemiz gerektiðini söyleyen HDP’liler, ne zaman “çözüm” konuþulsa, sürekli Kandil’i iþaret ettiler ve PKK terörüne mazeret üretmekten baþka bir þey yapmadýlar. 

Kandil’in izni olmadan tuvalete dahi gidemeyenler, bugün PKK’yla bir iliþkileri bulunmadýðýna “inanmamýzý” bekliyorlar. 

 

Kripto çomar

Avukat etiketiyle piyasada dolaþan bir sahtekâr var... 17/25 Aralýk döneminde AKP’li fýrýldaklarla kol kolaydý, bu fýrýldaklar marifetiyle ekranlara taþýnýp duruyordu. 

Güya FETÖ karþýtýydý... 

FETÖ’nün en sinsi destekçisi çýktý... 

CHP’ye verip veriþtiriyordu... 

CHP’de bilmem ne görevine tamah etti... 

Alamet-i farikasý saða sola hýrlamak... 

Ne olduðu, esasýnda hangi görüþü savunduðu, hangi doðrularýn peþinden gittiði belli deðil... Pis aðýzlý bir adam. 

Hakkýnda yüz binlerce liralýk hakaret davasý açýldý, hâlâ hýrlýyor, hâlâ dosya kabartýp duruyor. 

Geçenlerde “Fetullah’ýn botlarý” diye bir yazý yazmýþtým. 

Ben Fetullah cenahýndan beklerken, tepki bu kripto çomardan geldi... 

Efendim, Erdoðan’a “TAMAM” diyen bilmem kaç milyon kiþiye bot diyemezmiþim... 

Çomar’a üç þey söyleyip býrakacaðým: 

O bilmem kaç milyon “TAMAM” mesajýnýn en az bir milyonu yurtdýþýndaki bot hesaplardan atýldý... Bunu, o çok güvendiðin mecranýn (Twitter’ýn) istatistikleri söylüyor...  Derdini o mecraya anlatacaksýn. 

Ýkincisi, bot deðilsen, gerçek bir kiþiysen, sen niçin alýnganlýk gösteriyorsun. Býrak Fetullahçýlar hýrlasýn. 

Üçüncüsü de þu: 

Seçim Twitter’dan kazanýlmýyor... 

Bana deðil, “Akþener beni yardýmcýlýðýyla onurlandýrýrsa, seve seve çalýþýrým” diyen ve “erken kaybedenler” sýnýfýna giren partinizin Cumhurbaþkaný adayý Muharrem Ýnce’ye çemkireceksin!