Kandil’in şakacısı

"Şirinler” çizgi filmini şimdinin çocukları bilmese de biz ve bizden hemen önceki kuşaklar bilir. 

Kızıl Sakallı Şirin Baba şirinler köyünü yönetir. Köyün mukimi her bir şirinin karakterine ya da yaptığı işe göre lakapları vardır. Huysuz, Bilgin, Gözlüklü, Aşçı, Somurtkan vs.

Bu portrede “Şakacı Şirin” kim olur? diye sorsalar Kandil mukimi Cemil Bayık’tan başka kimse olmaz herhalde. Niye mi?

Gezicilerin taleplerinden bile daha komik, daha uçuk taleplerde bulunana herhalde en hafif tabirle şakacı denir.

Med Nuçe Televizyonu’nun yayınına katılan kandil mukimi Cemil Bayık, silahları gömmeyi hiçbir surette düşünmüyor ancak “ateşkes” olabileceğini iddia ediyor. O da aşağıdaki şartlar yerine getirilirse. Bakın Bayık’a göre Türk Devleti ve Hükümet yetkilileri “ateşkes” için ne yapmalıymış.

1- Türk Devleti tüm tutukluları derhal serbest bıraksın

2- Siyasi soykırım (?) durdurulsun

3- Hava operasyonları dâhil tüm operasyonlar dursun

4- Kürt Sorununun çözümü için müzakereyi kabul etsin  

5- Kabul ettiğini ilan etsin

6- Tahkim edilmiş ateşkesi kabul etsin

7- Öcalan’ın koşullarını düzeltsin

8- Müzakere özgür şartta olsun

9- Öcalan baş müzakereci olsun

10- Tahkim edilmiş ateşkes için izleme heyeti oluşturulsun

11- Müzakerelere derhal başlansın

12- Müzakerelerin sağlıklı yürüyebilmesi için üçüncü bir tarafı kabul etsin

13- Bu şartların tamamını yerine getirsin

Bunlar Bayık’ın devletten “ateşkes” yapmak için talepleri. Tabi devlet bunu yaparken sen ne yapacaksın sorusu anlamsız ama sormadan cevaplamış Bayık. Şu an yönetimde olan vali ve kaymakamları görevden alıyor Bayık, kendi vali ve kaymakamlarımızı biz seçeceğiz diyor.

Bayık bu açıklamasına daha önce ateşkesi bitirme gerekçesi olarak sunduğu Baraj-yol yapmayın şartını ekliyor mu bilinmez ama bu şartlara eminim Kandil’in kargaları bile gülüyordur.

Onlarca maddenin ciddiye alınacak bir tarafı yok elbette.

Barış istemiyor, anlıyoruz.

Olsa olsa şaka yapıyordur.

Kandil’in Şakacı Şirin’i olması da bu yüzden zaten.

Ama çizgi filmdeki karakterin sahip olduğu sevimli özelliğin zerresini bile taşımadığının farkındadır umarım.

Dik duruş dediğin

Amerikan Fox TV’nin bir haberi çok dikkat çekmedi ama Türkiye’nin tavrı ve dik duruşu açısından önemli.

Fox News, bir Amerikalı askeri kaynağa dayandırarak, Türkiye’nin PKK Terör örgütüne yönelik hava operasyonunu, operasyonu yapmadan 10 dakika önce bir irtibat subayını Pentagon’a göndererek bildirdiğini açıkladı.

Askeri kaynak ABD’li yetkililerin buna kızdığını söylüyor ve Amerika’nın o bölgede Peşmerge’yi eğiten kendi askerleri olduğunu belirtiyor ve vurulacak yerlerin koordinatlarını talep ediyor.

Türk irtibat subayı kendi makamlarıyla görüştükten sonra “Biz bu bilgileri size bildiremeyiz, Peşmerge’yi eğiten Amerikan askerlerinin koordinatlarını siz bize verin dost ateşi ile vurmayalım” cevabını iletmiş.

Sonuç.

Koalisyon güçleri kendi koordinatlarını veriyor. Türkiye bu bölgeleri işaretliyor ve “sızma” olmaması için aldığı kararın arkasında durabiliyor.

Örnek basit ama bu örnek Türkiye’nin büyük ölçekli durumlarda nasıl tavır takındığının da bir göstergesi aslında.

Kritik soru şu. 15-20 yıl önce benzer bir durum olsa Türkiye nasıl tavır takınırdı?

Koalisyon çıkmazı

Olmadı, olmayacaktı zaten.

Ama şartları yeniden gözden geçirmek, önyargılı olmamak adına hareket edildi.

11 gün içinde 5 istikşafi görüşme, ardından liderlerin buluşması, görüşmesi bir sonuç vermedi.

Ontolojik olarak birbirinin zıttı olan, birbirlerinin tam karşısında politikalar üreten iki partinin “demokrasi”  adına birlikte hareket etmesi ve kuvvetle muhtemel bu koalisyonun çökecek olması, Davutoğlu’nun dediği gibi merkezin çökmesi anlamına gelecekti.

Vaki olanda hayır vardır. Türkiye yeni bir seçime girecek ve sonuç ne olursa olsun o seçimden sonra bir hükümet kurulacak.

Seçim de bazılarının iddia ettiği gibi en az 3 ay sonraya ya da 2016 yılına kalmayacak.

Edindiğim bilgilere göre Ekim ayı içinde, belki sonuna doğru bu seçim gerçekleşecek.

Bu karar içinde top şu an MHP’nin sahasında...