Bu hafta vizyona giren Ertuðrul 1890 filmi, Türkiye ve Japonya arasýndaki dostluðun köklerini anlatýyor. 1890’da Japonya’da batan Ertuðrul gemisi ile 1985’te Türkiye tarafýndan, Ýran’da kurtarýlan 250 Japon’un dokunaklý hikayesi üzerinden...
Sinemada kan ve dehþet görmekten, birbirini katleden insanlarýn insanlýktan çýkmýþ halini seyretmekten gýna geldi. Hatta dönemimizde yaþananlar insanlýða karþý güvenimizi sarstý. Tam da bu noktada her þeyin kötü olmadýðýný, insanlýk adýna hala ümit beslememizi saðlayacak yaþanmýþlýklar olduðunu hatýrlatan bir film geldi sinemalara. Üstelik bu film ülkemiz için bambaþka anlamlar taþýyor. Türkiye ile Japonya arasýndaki dostluk, bu filmde de seyredeceðimiz gibi öyle sözde bir dostluk deðil. Tam tersi trajediler, kahramanlýklarla yazýlmýþ bir dostluk. Böyle bir geçmiþ Batý dünyasýyla paylaþýlsa belki bu kadar büyük etki etmezdi. Çünkü Doðu mistizminin ve insanlýk anlayýþýnýn çok daha derin olduðunu her zaman savunurum. Osmanlý Ýmparatorluðu 1800’lerin sonunda iyice sallanmaya baþlar. Milliyetçilik akýmlarý yüzünden isyanlarla boðuþan memleket Avrupalý milletlerin karýþýklýklara çomak sokmasýndan iyice rahatsýzdýr. II. Abdülhamit bütün bunlarýn sonunda Doðu ile iliþkiye girerek yeni bir açýlým yapmak ister. 1887 yýlýnda bir Japon heyeti Padiþah’a gelir. Bunun üzerine iade-i ziyaret için Ertuðrul fýrkateyni Japonya’ya gönderilir. 681 mürettebatla yola çýkan gemi, Japonya’ya varýr.
Kolera dönüþe mani
Bütün yolculuk boyunca denizcilerin baþýna bela olan kolera illeti iyice azmýþtýr. Ertuðrul bu yüzden planlanan zamanda ülkeye dönüþ yoluna çýkamaz. Üç ay hastalýk yüzünden Japonya’da kalan gemi sonunda sefere çýktýðýnda o bölgenin fýrtýna dönemine rastlar. Gemi kayalýklara çarpar. Kaza anýnda geminin kazanlarý da infilak edince 600 denizci o an þehit olur. Büyük patlamayý gören ada sakinleri fýrtýnaya raðmen kalan ve ölmek üzere olan denizcileri kurtarýr. Aç kalmak pahasýna kendi yiyeceklerini yedirerek 69 denizcinin hayatta kalmasýný saðlarlar.
Kurtarma operasyonu
Yýl 1985 olmuþtur. Irak ile Ýran savaþa girmiþ, Saddam Hüseyin, Tahran havalimanýný bombalayacaðýný söylemiþtir, 24 saat süre verir. Bütün yabancýlar bu 24 saat içinde havalimanýný boþaltmak zorundadýr yoksa bombalarýn altýnda kalacaklardýr. Bütün ülkeler kendi uçaklarýný gönderip vatandaþlarýný Ýran’dan çýkarýr ama Japonya uçak gönderemez. Japon konsolosluk görevlileri ve yaþlý bir turist grubu mahsur kalmýþtýr. 250 kiþi baþlayacak olan bombardýmaný korkuyla beklerken dönemin Türkiye Baþbakaný Turgut Özal bütün tehlikelere raðmen bir kurtarma operasyonu yapýlmasýný emreder. THY uçaðý mermiler arasýnda Tahran’a iner. Fakat birçok Türk yolcu da mahsur kalmýþtýr. Türkler uçaðý dolduracak kadar kalabalýktýr. Salonda bulunan bütün Türkler 250 Japon’u uçaða bindirir ve kendileri kara yoluyla tehlikeli bir yolculuktan sonra ülkelerine döner. Ertuðrul’un karþýlýðý böylece ödenmiþtir. Geriye ise gözyaþlarýyla seyredeceðimiz, gerçek kahramanlýklar ve özverinin yazdýðý bir tarih kalmýþtýr bize. Filmin kalitesini veya oyunculuklarýnýn durumunu hiç konuþmak istemiyorum. Bazen bir filmin içinde barýndýrdýðý mesaj onun sinemasal deðerinin çok çok üstündedir. Ýþte Ertuðrul 1890 böyle bir film. Bu filmin yapýmcý ortaðý Kültür Bakanlýðý. Her zaman Kültür Bakanlýðý’nýn Türk sinemasý için çok farklý bir vizyon yaratmasý gerektiðini söylemiþimdir. Bakanlýk iþte böyle filmlerin çekilmesine ön ayak olmalý. Millet olmanýn bilincini hatýrlatan, insan olmanýn deðerini anlatan filmler...
FÝLMÝN KÜNYESÝ
Yönetmen: Mitsutoshi Tanaka
Senarist: Eriko Komatsu
Oyuncular: Seiyou Uchino, Kenan Ece, Shioli Kutsuna, Alican Yücesoy
Yapým: 2015, Türkiye, Japonya, 120 Dak.