Bugün bütün dünyada ‘piyasalar’ denen kaos arenalarý kapalý. Yarýn yine ayný ‘þeyler’ baþlayacak. Peki, bu kriz hiç bitmeyecek mi diye soranlara hemen söyleyeyim ki en azýndan siz yaþadýðýnýz sürece hayýr! Yani þu sýralar bütün bu yaþanýlanlardan etkilenen yetiþkin insanlar bu kaosun bittiðini büyük bir ihtimalle göremeyecek. Bu tatil günü moralinizi bozmak istemiyorum ama kapitalizm adý verilen sistemin bundan sonraki yolculuðu oldukça kaotik bir seyir izleyecek.
Þimdi yaþamakta olduðumuz þu büyük dönüþüme gelene deðin, batý kapitalizmi büyük -çevrimsel- dalgalar olarak yolculuðunu sürdürüyordu. Yirmi-otuz yýllýk büyük dalgalarýn dip noktalarý hýzlý çöküþler olarak kendini gösteriyor ve yeni bir sermaye birikim modeli, yeni öncü sektörler ve yeni hegemon devletlerle birlikte dipten (savaþlardan) çýkýþ süreci olarak beliriyordu.
Örneðin 1929 büyük krizi böyle bir (crash) çöküþtür. Ama görüyorsunuz ki bu kriz, 1929 gibi, bir çöküþ deðil. Zamana yayýlan ve zamanla hem ekonomik hem de siyasi deðiþimleri ayný anda yapan büyük bir kaotik süreç. Ve bu öyle bir kaotik süreç ki, yalnýz ekonomik olaný deðiþtirmiyor, en dibe inerek, þimdiye kadar bize ‘kanýtlanmýþ’ bilimsel ‘gerçeklik’ olarak ezberletilen her þeyi geçersiz kýlýyor, iktisadi, siyasi kuram ve tanýmlarý da yerle bir ediyor.
Mesela sol ve sað kavramlarý ve bu kavramlardan türeyen birçok tez, ezber, niteleme bitmiþ durumda. Radikal sol ya da muhafazakar sað; ne demek þimdi bunlar; bir karþýlýðý yok bence artýk bunlarýn.
Az sayýda önemli düþünür, insan ömrünü aþacak, bu büyük dönüþümü çok önceden anlamýþ ve yazmaya baþlamýþtý. Daha 2008 krizi ortaya çýkmadan bu düþünürlerden biri olan A. Gunder Frank, doksanlý yýllarýn sonunda (1996-1997) baþyapýtý olan ‘Yeniden Doðu’ (Re Orient) adlý eserini tamamladý. Frank, tahmin ettiði krizin baþlangýcýný göremeden 2005 yýlýnda öldü. Ama hiç fark etmez, biz de büyük ihtimalle bu kaotik dönüþümün bitip, insanlýðýn yeni bir dünyaya adým attýðý zamanlarý göremeyeceðiz, ama tahayyül etmeye, tasarlamaya, eskiyi ve yeni olaný yeniden yazmayý deneyeceðiz.
Bakýn, Ýslam ve Doðu felsefesinde ayrýntýda gizlenmiþ ama çok önemli bir akým olan Ýþrakiliði kuran Þahabeddin Þühreverdi (1153-1191) otuz yaþlarýnda, idam edilmeden yaklaþýk sekiz yýl önce þöyle söylüyordu: ‘Otuz yaþýna geldim, hayatýmýn büyük kýsmýný seyahatle, tetkikle bir dost aramakla geçirdim, fakat kimseyi bulamadým.’ Þahabeddin, Harput, Diyarbakýr, Konya ve Sivas’ta yaþar. Konya’da Selçuklu sarayýnda hocalýk yapar. Bir yerde uzun müddet kalmaz çünkü söyledikleri ve yazdýklarýnýn sorun çýkaracaðýný düþünür. Nitekim Halep’te Eyyubi’nin emri ile (1191) idam edilir. Ýþrak, ýþýðýn açýlmasý, güneþin doðmasý anlamýna geliyor. Ýslam’da ilkesi keþf, ilham ve seziþ olan iþraki felsefesi, aslýnda kendisinden yüzlerce yýl sonra ortaya çýkacak ve temeline pozitivist akýl yürütmeyi alan ‘aydýnlanmanýn’ meþþailiðe dayanan erken eleþtirisidir. Þimdi gelelim yeniden Frank’a, Frank’ýn 21. yüzyýlýn hemen eþiðinde söyledikleri, aydýnlanmaya öykünen, oradan türeyen ‘modernizmi’ bayrak yapan þimdiki sol ve sað ideolojilerinde nasýl çökeceðini anlattýðý kadar, aydýnlanmadan yüzlerce yýl önce, onun eleþtirisini meþþailikten yola çýkarak yapan ve temelini, tasavvuftan alan Ýþrakilik çýkýþýnýn da ne denli anlamlý olduðunu gösteriyor bugün.
Modern Sol ve Sað’ýn anasý: Aydýnlanma
Frank, Re Orient (Yeniden Doðu)’da Avrupa’nýn dünya ekonomik sistemine gerçek anlamda katýlýmýný saðlayan faktörün Amerika kýtasýndan elde ettiði kaynak (deðerli madenler) olduðunu söyler. 1800’lerden önce ise dünya ekonomisinin merkezinin Asya, tepesinin ise Çin olduðunu vurgular. Frank, bu tarihten önceki ‘dünya sisteminde’ Çin, Hindistan Babür, Ýran Safevi ve Osmanlý Ýmparatorluðu’nun siyasi aðýrlýðýnýn Avrupa’nýn ilerisinde olduðunu belirtir. Ancak oldukça açýk olan bu tarihi bilginin bugüne çok güçlü bir ýþýk tutmasý gerçekte vurgulanmak istenen noktadýr.
Þimdiki ýþýk, yani gelmekte olan Asya’nýn ýþýðý, batýnýn sokak lambalarýnýn ýþýðýndan çok güçlü artýk. Asya’nýn 21. yüzyýlýn ilk çeyreðinden itibaren yeni bir kapitalizmle dünyayý tanýþtýrmasý ve zenginliðin hýzla Batý’dan Doðu’ya kaymasý Frank’ýn da bir zamanlar geliþtirdiði bütün ‘baðýmlýlýk’ ve emperyalizm tezlerini yerle bir eder. Bu tespit, özellikle Türkiye’de solun üzerine oturduðu bütün kuramsal yapýyý ortadan kaldýrýr.
Bunu ortadan kaldýrdýðý gibi, Kemalist otoriterliðin temel ayaðý olan Türk modernleþmesinin de bütün temellerini dinamitler. Paradoksal olarak ýrkçý Türk modernleþmesi ile sol ayný temelden türerler ve birincisi bu temeli içselleþtirerek ikincisi de ona karþý çýkar görünerek kendisini yeniden üretir. Ama bütün bunlarýn temeli, Avrupa merkezli ‘aydýnlanma’ perspektifidir.