Kapý açýldý ve Cemil Meriç geldi

Kemal Tahir hasta; ziyaretçiler geliyor birbir ardýna. Akciðer kanseri. Aðýr bir ameliyat geçirmiþ. Gene de konuklarýyla ilgileniyor, sorularýna kýsa da olsa cevap yetiþtiririyor. Eþi Semiha Haným bir ara odaya girip kulaðýna birþeyler fýsýldýyor; Kemal Tahir’in gözleri parlýyor:

“Arkadaþlar kusura bakmayýn aðýr bir misafirimiz var. Onunla biraz baþbaþa kalmak istiyorum.”

Herkes “geçmiþ olsun...” diyerek birer ikiþer gidiyor. Kapý kapalý; Semiha Haným yastýklarý düzeltiyor, yorganý çekiþtiriyor, odadan çýkýyor. Derken kapý açýlýyor ve Cemil Meriç giriyor içeri. Kemal Tahir, Cemil Meriç için çoðu kez “çaðýmýzýn en önemli düþünürlerinden biri,” dediðini bilmeyen yok. Karþý çýkanlarý da verdiði örneklerle tokatlýyor her fýrsatta.

“Hah tam zamanýnda geldin arkadaþ...”

“Geçmiþ olsun...”

“Geçecek. Kanser bizi yere serebilir mi arkadaþ. Senden önce Muvaffak Tevfik buradaydý. Kendilerine “ilerici doktorlar” diyen birileri Ali Suavi’yle ilgili bir kitap yazacaklarmýþ. Sen ne dersin bu iþe?”

Gerici Doktorlar” da mý varmýþ? Allah’ým bunlara akýl fikir ver. Neyse,  beni býrak da asýl sen ne diyorsun? Dolmuþun ki taþacaksýn...”

Kemal Tahir bir kahkaha atýyor:

“Haklýsýn arkadaþ. Ýlerici doktorlar diye bir uydurma liste düzmek yanlýþtýr. Bu güne kadar yapýlanlar hep aldatmaca ve imparatorluðun yýkýlmasýný kolaylaþtýracak þeyler.”

“Doðru, bir anlamda ihanet.”

“Hay ömrüne bereket. Ýhanetin daniskasý. Bu ihanetlere kimi bilerek kimi de bilmeyerek alet olmuþ. Sonuç fark etmez. Ali Suavi en aþaðýlýk, en madrabazlarýndan biri bunlarýn. Karýsý Ýngiliz casusudur. Abdülhamid gibi akýllý bir padiþahý bile kandýrmayý becermiþtir... kýsa bir süre. Ayaðý sürçünce ve de kafasýna yedi sekiz Hasan Paþa’nýn odununu yiyince geberip gitmesi çok isabetli olmuþtur.”

Cemil Meriç gülümsedi:

“Jön Türk takýmýnýn alayý yabancýlara alet olmuþtur. Yurt dýþýnda bunlarý Mustafa Fazýl Paþa beslemiþtir. Hepsi de þuradan buradan para almýþtýr. Devirmeye çalýþtýklarý saltanatýn parasýyla Londra’da, Paris’te yaþamýþ, dergiler çýkarmýþ, o þehirlerde aylarca, yýllarca oturabilmiþlerdir.”

Kemal Tahir hemen lafa dalar:

“Üstelik bu Suavi kaltabaný diðerlerinden farklý olarak bir de sarýklý hocadýr yahu! Bunlarý ilerici olarak göstermek palavralarýn en büyüðüdür! Asýl gerici bunlardýr bunlar!”

“Söylediklerine katýlmamak mümkün deðil elbet. Kemal kendimizi kandýrmayalým, onlarca yýldýr Marksizmin temel kitaplarý dilimize çevriliyor. Hepsini de gençlerimiz okudu satýr satýr. Ama kafasý çalýþan, sorgulamayý bilenler Marksizmin toplumsal dertlerimize melhem olamayacaðýný anladý. Bizim tarihimize, inancýmýza uygun çareler üretmemiz gerekiyor. Bu da kolay iþ deðil...”

Ve konuþma sürüyor da sürüyor. Kemal Tahir iyice yorulunca Cemil Meriç izin istiyor, eðilip kucaklýyor Kemal Tahir’i. Bu son görüþmeleridir...

Cemil Meriç ve Kemal Tahir. Çok önemli, düþünür, yazar, gerçekleri görebilen ve bu gerçeklerden korkmayan iki adam gibi adam. Allah ikisine de gani gani rahmet eylesin.

(Meraklýsýna Not: Dr Hulusi Dosdoðru: Putlara Karþý Kemal Tahir)