Kapitalizm öldü, bize “milli ekonomik plan” gerek...

1991’de Sovyetler Birliði’nin daðýlmasýyla “küreselleþme/neo-liberalizm” adý altýnda pazarlanan kapitalizm öldü, vahim olaný, týpký filmlerdeki Zombiler gibi öldüðünün farkýnda deðil, içgüdüsel hareketler yapýyor ve hareket ederken çürümeye devam ediyor.

Ölüm, net olarak 2008 yýlýnda gerçekleþti. Küresel finans oligarþisinin merkezi kabul edilen Wall Street’teki hýrsýz çetesi, kendilerine büyük servetler kazandýran sistemi öldüren altýn vuruþu yaptýlar. Bu, bir tür intihar mýydý, evet, bazen büyük servetler içinde yaþayan insanlar da, geleceðe dönük beklentilerinin sýfýrlandýðý noktada intihar ederler, kapitalizm, yükselttiði sýnýfýn kurbaný oldu.

Ölen kapitalizmin yerine 20’nci yüzyýl ürünü Marksist-Leninist arayýþla sistem kuramayýz, bu, Zombiler ile Frankenstein’in mücadelesini andýrýr, giþe amaçlý bir Hollywood filminin senaryosundan ibarettir.

Prof. Sedat Aybar’ýn 24 TV/Moderatör Gece’de altýný çizdiði gibi, kapitalizmin ölümü, küresel iddialarý olan tüm devletleri “milli-yerli” kimlik taþýyan alternatif sistem arayýþlarýna yöneltmektedir. Brexit bu arayýþýn ürünüdür, Rusya-Çin hattýndaki geliþmeler, Akdeniz Havzasý ülkelerinde yükselen sol güçler, ABD’nin “Önce Amerika” diye yola çýkan Trump çaresizliðini yaþamasý, hepsi bununla baðlýdýr. (Trump, Amerikan Kongresi’ne Yeþil Kart çekiliþ programýnýn iptali tasarýsýný sunuyor, bu, Amerika’nýn mülteci ülkesi kimliðinden ulusal devlet kimliðine dönüþünün önemli bir iþaretidir, dikkat!)

Artýk, üzerinde yapmamýz gereken, Türkiye’nin bugüne kadar oluþturduðu kazaným ve alt yapýnýn üzerine “milli ve yerli”, özellikle, “dýþ ekonomik kuþatmalara” barikat oluþturacak bir ekonomik sistem üzerinde çalýþmaktýr.

Ekranlarýn, köþe yazýlarýnýn, “geçmiþin çamaþýrýný bugünün güneþinde kurutmaya çalýþan” karakterlerden çok, “milli ekonomik plan” üzerinde kafa yoran portrelerle dolmasý gerekiyor.

 

Neden “Zombi Kapitalizm?..”

Kapitalizmin yaþayabilmesi için birinci þart, yeni pazar geniþlemeleri ve büyüme rakamlarýnýn yüksek olmasýdýr. 2008’den bu yana dünyada böyle bir zemin yok ve kapitalizmin arzu ettiði geniþleme de ufukta gözükmüyor. Buna karþýlýk dünya nüfusunun yüzde 1’nin, toplam servetin yüzde 52’sine sahip olduðu insanlýk tarihinin en eþitliksiz dönemi, fakir kitlelerin tüketim eðilimlerini düþürüyor, borçlarýn da katlanmasýna yol açýyor. “Zombi Kapitalizm” dediðimiz kavram da tam bu noktada kendini gösteriyor, ortalýk yerde dönen bir para var ama, kazançlar yalnýz ekranlarda kendini gösteriyor. Doðrudan yatýrým yok, istihdam yok, üretim düþük, yalnýz ekran spekülasyonlarýndan ve ranttan doðan kar ve derinleþen fakirlik var, bu sistem mi?

 

“Zombi Kapitalizm”in demokrasi sorunu...

Ýnsanlýðýn son 250 yýllýk tarihi, kapitalizmin aslýnda, demokrasiyle uzlaþmadýðýný göstermektedir. Emekçi haklarýnýn baský altýna alýnmasýna dayanan sistem, tarihinde yalnýz bir kez, Soðuk Savaþ yýllarýnda “demokratik görüntü” sergilemiþtir. Bu dönemde de Latin Amerika, Türkiye, Pakistan, Endonezya, Mýsýr, kapitalist/emperyalist güçlerin askeri darbeleriyle kontrol altýnda tutuldu, Batý Avrupa-Kuzey Amerika hattý dýþýnda herhangi bir coðrafyada gerçek demokrasiye asla izin verilmedi. Soðuk Savaþ sonrasýndaki en önemli demokratik halk hareketi olan Arap Baharý’nýn emperyalist güçler tarafýndan kanla boðulmasý, Mýsýr’da yaþanýlan darbeye destek, asla bir tesadüf deðildir, Türkiye’den kaçan darbeci FETÖ’cüleri yine ayný güçlerin koruma altýna almasý da... Nitekim, Trump ile ABD, ýrkçý-faþist hareketlerin yükseliþiyle de Avrupa fabrika ayarlarýna dönmekte, kapitalizm ile faþizm bir kez daha kolkola girmektedir.

 

“Bilge Anadolu” çözümü bulur...

Erdoðan,“milli ekonomik sistem”in ipuçlarýný vermeye baþladý. “Emperyalist/vahþi kapitalizmin” saldýrgan kimliðine karþý oluþacak bu yeni sentezde, belli ki, devletin “sosyal gücü” öne çýkacak. “Kul hakkýný” koruyan yeni sisteme “bilge Anadolu” kimliðinin destek olacaðý da açýktýr.

Geliþen milli-yerli savunma sanayi zemininde ileri teknoloji üreten, organize sanayi bölgeleri deneyimini güçlendiren, büyüme ile oluþan serveti “sosyal adalet zemininde” bölüþtüren, giriþimcinin önünü açan ama emek kesimini “eski vesayet rejiminin baskýcý uygulamalarýndan” kurtaran bir sistemden söz ediyoruz. Bu ayný zamanda, “sözde deðil özde” demokrasiyi beraberinde getirecektir.

Zombiler ve iþbirlikçilerine karþý “vicdanýmýz” ve “ortak þuurumuz” ile direndik, direniyoruz, bu ruhumuzu artýk toplumsal mutabakat ile “milli ekonomik plana” taþýmak durumundayýz.

Konuya devam edeceðim...