Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun Ermenistan ziyareti, Daðlýk Karabað sorununun çözümüne dönük beklentileri yeniden gündeme getirdi.
Türkiye’nin iyi niyeti ve çabalarý bölgenin istikrarý için hayati anlam taþýmaktadýr. Bu durumu anlayabilmek için kimin hangi pencereden baktýðý çok önemlidir.
Azerbaycan, doðal olarak iþgal altýndaki topraklarýndan çekilmeyi þart koþmaktadýr. Her ne kadar BM’nin 4 kararý görmezlikten gelinse de ortada bir gerçek vardýr. O da Azerbaycan topraklarýnýn % 20’sinin iþgal altýnda olduðu gerçeðidir. Böyle bir gerçek söz konusu iken, barýþ süreci anlayýþýnýn sonuç vereceðini beklemek kendini aldatmak anlamýna gelir.
Bu sürecin gerçekleþmesini Ermenistan tarafý da sürekli biçimde tekrarlýyor. Ancak adým atmasý beklenilen tarafýn adým atmadan bu süreci desteklediðini söylemesi, tuhaf bir durumdur ve olayýn vehametini göstermektedir. Elbette ki sorunlarýn çözümüne oturup anlaþarak varýlýyor ama bu anlaþmanýn zemini oluþmadan ve adil durum belirlenmeden bu sonuca nasýl varýlacaðýný doðrusu merak ediyorum.
Burada unutulmamasý gerekir ki; Ermenistan’ýn nasýl tutum sergileyeceðini, dýþarýdaki Ermeni diasporasýnýn yaný sýra Rusya belirlemektedir. Hala Rus ordularý Ermenistan’da bulunmaktadýr. Hatýrlayacak olursak, Levon Ter Petrosyan’dan sonra iktidara daima Ermenilerce “Karabað savaþý kahramanlarý” olarak görülen önce Koçaryan ardýndan ise þimdiki Cumhurbaþkan Sarkisyan geldi. Bunu sýradan bir olay olarak görmek, durumu doðru analiz etmemek demektir.
Dolayýsýyla bugün barýþtan bahseden Ermenistan’ýn bu liderlerinin eli, Karabað’da Müslüman-Türk ahalinin kanýna bulaþmýþtýr. Bu durum hem Koçaryan hem de Sarkisyan’ýn Ermenistan içerisindeki siyasi istikbalini belirleyen önemli faktördür. Azerbaycan Cumhurbaþkaný Ýlham Aliyev’in eli ise mevkidaþlarýndan farklý olarak Ermeni çocuklarýn kanýna bulaþmamýþtýr. Bu sebeple, Ermeni halkýnýn kanýna eli bulaþmamýþ biri olan Aliyev’in barýþ mesajlarý, Ermeni mevkidaþlarýndan farklý olarak daha mantýklý ve samimi görülmelidir.
Bir ara Ermenistan’da eski Cumhurbaþkaný Levon Ter Petrosyan’ýn izlediði muhalefet umut verse de politikalarýnýn, diasporanýn ve Rusya’nýn isteðine göre dizayn edildigi aþikardýr. Barýþ isteyen bir toplumun hala savaþ kahramanlarýný tercih etmesi de bir diðer konudur. Cumhurbaþkanlýðý döneminde ve daha sonraki dönemlerde iþgalden vazgeçilmesi gerektiðini savunan Petrosyan’a halkýn teveccühüne raðmen, seçimleri kazanmasýnýn engellenmesi de oldukça anlamlýdýr.
Burada Türkiye’nin tutumuna son derece önemlidir. Zira her ne kadar dýþ baskýlar söz konusu olsa da Azerbaycan’ýn bu durumda tek güvenebileceði liman Türkiye’dir. Türkiye’nin Azerbaycan’ýn haklý mücadelesine omuz vermesi, müzakere masasýnda Bakü’nün elini güçlendiren önemli silahtýr.
Ermenistan’ýn Azerbaycan’ý yok sayarak Türkiye ile arasýný düzeltmeye çalýþmasýný da anlamak zor deðil. Ayrýca Ermenistan için Türkiye’nin tutumu her ne kadar barýþcýl olsa da “sözde soykýrým” iddiasýný bayrak gibi taþýmaktan vazgeçeceklerini beklemek, pek de gerçekçi düþünce olamaz. Çünkü Ermenistan, varlýk nedenlerini ortadan kaldýracak siyasi idama kendisini mahkum etmeyecektir.
Azerbaycan’a gelince, Cumhurbaþkaný Ýlham Aliyev’in tutumu toplum tarafýndan da desteklenmektedir. Zira Batý’nýn gözünde savaþ isteyen siyasi grup olmamak için savaþ söylemlerini gündeminden çýkartan muhalif partilere raðmen Cumhurbaþkaný olarak Ýlham Aliyev’in savaþ seçeneðini gündemde daima canlý tutmasý önemsenecek tutumdur.
Öte yandan bu þartlar ve dýþ güçlerin her fýrsatta barýþýn yegane yol olarak belirlenmesi gerektiðine iliþkin açýklamalarý dahi nihayetinde Ermenistan’ýn çýkarlarýna hizmet etmektedir. Düþünebiliyor musunuz, topraklarý iþgal altýnda olduðu halde Karabað’dan çýkmak zorunda kalan Müslüman-Türk ahali 20 senedir per periþan eli kolun baðlý duruyor ve dünya onlara “barýþýn” diyor. Kimse Ermenilere, BM’nin “derhal iþgal altýnda tuttuðun topraklardan çýk” þeklindeki kararýný hatýrlatmak istemiyor. Bu konuda sadece Türkiye, duruþunu ve tavrýný adilane biçimde Azerbaycan’ýn (mazlumun) yanýnda durarak belirlemektedir.
Barýþ, insanlýðýn medeniyet seviyesinin kriterlerini belirleyen anlamlý durumdur. Fakat adil olmayan hiç bir barýþ çabasý sonuca varamamýþtýr. Onun için dünyanýn bu coðrafyadaki istikrar talebinin çözümü, “Ermenistan ve onun siyasi kararlarýný belirleyen güçlerin tutumuna dur” demekten geçmektedir. Bu tutum, eðer çifte standart ustasý olan, bizlere hak ve adalet öðreten Batý dünyasýnýn çýkarlarýna ve konjonktürüne uysaydý, zannedersem çözüme ulaþýlýrdý.