Türk matbuatý, bir haftadýr, “Ekrem Ýmamoðlu niçin böyle yaptý?” sorusunun cevabýný arýyor.
Ne yapmýþ ki?
Ne yapmamýþ ki?
Ýstanbul’daki deprem toplantýsýna “çaðrýlý” olduðu halde gitmemiþ... (Hangi koltukta oturacaðýný bile belirlemiþlir.)
Gitmeyebilir.
Gitmeyen insan, “Gitmedim” diye beyanda bulunur: “Çaðýrdýlar ama daha önemli iþlerim olduðu için gitmedim, kendi yerime genel sekreter yardýmcýmý gönderdim.”
Bu kadarcýk açýklamayý yapmýyor.
Ýþi “gizem”e döküyor.
Son bir hafta içinde, konu hakkýnda 50’yi aþkýn makale, yüzlerce haber, yine yüzlerce sosyal medya yorumu okudum, Ekrem Ýmamoðlu iþin doðrusunu söylemiyor. “Çaðrýldým” demiyor. “Çaðrýlmadým” da demiyor.
Ortaya, her tarafa çekilebilir lastikli laflar yuvarlayarak, bu iþten de “maðduriyet” çýkarmaya uðraþýyor.
Bu bir “karakter”dir.
Bu karakter, sýkýþsýn ya da sýkýþmasýn, peynir ekmek gibi yalan söyler. Yalaný ortaya çýkarýldýðýnda yüzü kýzarmaz, özür dileme gereði duymaz. Yalanýn bereketi (!) üzerinden bir siyaset yürütür.
Ýmamoðlu böyle de, taraftarlarý çok mu farklý...
Ýþte Deniz Zeyrek...
Utanmadan þunlarý yazdý: “Devlet Ýstanbul'da Ekrem Ýmamoðlu’nu yok sayarak krizi yönetmeye çalýþýyor. Depremde bari vazgeçseler bu kutuplaþtýrmadan...”
Görüyorsunuz deðil mi, çatal dili?
Baðýmsýz gazeteci geçinir ama “baðýmlýlýðýn” dibini bulmuþtur.
Kendisi hakkýndaki düþüncelerimi daha önce yazmýþtým.
Sevabýna tekrarlayayým:
Ekrem Ýmamoðlu’nun en sevdiði gazeteci tipi... Tavýrsýz gibi görünür ama acayip tavýrlýdýr... O “kokmaz bulaþmaz” týrsak görüntüsünün arkasýnda mütemadiyen diþlerini bileyen bir “CHP militaný” gizlidir.
Ýþbu Deniz Zeyrek’in yýldýzý Fetullahçýlarýn baskýn olduðu dönemde parladý. Öyle hýzlý bir “yükseliþle” yükseldi ki, Hürriyet gazetesinin Ankara temsilcisi “bile” oldu.
Ekrem Ýmamoðlu’nun en sevdiði gazeteci tipi demiþtim.
Öyle...
Hatýrlayalým: Herkesleri (muhalif gazetecileri bile) kucaklamakla övünen Ekrem Ýmamoðlu’na seçim kampanyasý döneminde soru bile sorulamýyordu; hemen terörize ediyordu ortamý... Daha doðrusu, yüzündeki “hoþgörü” maskesini sýyýrýyordu.
O sýralarda þu türden espriler dolaþmaya baþladý ortalýkta: “Ekrem Ýmamoðlu’nu hoþnut etmek istiyorsanýz, ona Deniz Zeyrek sorularý sorun...”
Bir hatýrlatmada daha bulunalým:
Ekrem Ýmamoðlu, göreve geldiði günlerde ÝSBAK’ýn baþýna Bahattin Yetkin’i getirmiþti. Linç konsorsiyumu hemen devreye girmiþti.
Sebep:
Bahattin Yetkin’in AK Partili bilinmesi ya da sanýlmasý...
Birileri, Ýmamoðlu’na yol göstermek için þöyle yazmýþtý: “800 bin farkla seni oraya getiren seçmen bir AK Partiliyi yönetici yap diye sana oy vermedi.”
Tartýþma büyüyünce, “saðduyunun sesi” Deniz Zeyrek devreye girmiþti.
Ne yazmýþtý, biliyor musunuz?
Þunu: “Yok muydu bir CHP’li ya da ÝYÝ Partili de AK Partili birini atadýnýz?”
Herkesleri kucaklamakla övünen Ekrem Ýmamoðlu da, seçmen baskýsýna (ve tabii saðduyulu Deniz Zeyrek’in “ricasýna”) direnemeyerek, Bahattin Yetkin’in atamasýný iptal etmiþti.
Ýþte “karakter”, iþte baðýmsýz gazeteci geçinen hempasý...
Peki, Ýmamoðlu, “çaðrýlý” olduðu halde niçin deprem toplantýsýna katýlmadý, biliyor musunuz?
Fuat Oktay’ýn bulunduðu bu toplantýya katýlmayý tenezzül meselesi saydý. Kendisini Erdoðan’la eþleþtirdiði için, yerine genel sekreter yardýmcýsýný yolladý!