Karaktersiz şahsiyetler ve yönetimler

Mübarek Ramazan ayında İslam coğrafyası yine kan gölü. 

Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Libya’da  ve Mısır’da ardı arkası kesilmeyen çarpışma ve her gün onlarca Müslüman’ın ölüm haberi.

Görünürde farklı gruplar iktidar için birbiriyle çarpışıyor. 

Perde arkasında her grubun arkasında zengin bir halkı Müslüman devlet nüfuz savaşı veriyor.

Ve ne yazık ki bu savaşı durdurmak için batılı güçler sözde çaba sarf ediyor.

Ve de işin garibi bu batılı güçler o çatışan gruplara destek veren Müslüman devletlerle kah gizli kah aşikar ama her halükarda partner durumunda.

Yazılan senaryoda figüran.

***

Hani kesilen ağaç baltaya değil de sapına hayıflanırmış ya aynen öyle.

İslam coğrafyasındaki kanın müsebbibi olan baltanın sapı yine Müslümanlardan.

Bu senaryoda figüran olanlar haklının, mazlumun ve mağdurun yanında değiller. Kimi çıkar peşinde kimi nüfuz peşinde kimi koltuğunu kurtarma peşinde kimi de körü körüne figüran.

Ne gariptir ki, çarpışan tarafların hemen hepsi “Allahu ekber” diye bağırıyor.

Boğaz kesmeler, kurşuna dizmeler, yüksekten atarak infazlar hepsi İslam adına yapılıyor.

Ama zararı hep İslam görüyor, Müslümanlar görüyor.

***

Ölenler Müslüman, zarar gören coğrafya İslam coğrafyası ve ayrıca ümmet-i davetin nefreti.

İnsanlığın tamamı Efendimizin ümmetidir. İnananlar ve inanmayanların hepsi.

İnananlar ümmet-i icabet, inanmayanlar ümmet-i davettir.

Yani inananlar  davete icabet etmiş Müslüman olmuştur. Onlara ümmet-i icabet denir.

İnanmayanlar da yine Peygamberimizin ümmetidir ama İslam’a davet edilecek ümmettir onlara da ümmet-i davet denir.

Biz ümmet-i icabet, en güzel örnek (Üsve-i haseneEfendimizin yolundan  giderek örnek Müslümanlar olup davet ümmetine bu dinin güzelliklerini göstermesi gerekirken tam aksine davet ümmetini bu dinden nefret ettirecek görüntüler veriyor.

Sonra da İslamofobiadan yakınıyor.

***

İslamofobiayı batı planlıyor ve körüklüyor, doğru ama ateşin üzerine benzini  bizzat İslam adına hareket ettiğini iddia eden Müslümanlar döküyor.

Ümmet-i davete mensup birinin o korkunç infaz sahnelerini görüp de İslam hakkında müspet düşünmesi mümkün mü?

Güya İslam adına infaz yapanların boğaz kesme manzaraları ya da çocukların eline silah verip muhaliflerini kurşunlatma sahneli hangi insanda hangi müspet fikre kaynaklık edebilir ki?

Bu radikal örgütler hangi politikaların ürünü?

***

İslam coğrafyasında akan kanın ilk sorumlusu diktatörleri ve darbecileri destekleyen İslam ülkeleridir.

İslam dünyasının uyanmasını istemeyen uluslar arası güçlerin elbette ki sorumluluğu var. Ama bu coğrafyada senaryolarına figüranlık edecek karaktersiz şahsiyetler ve yönetimler olmasaydı bu manzaralar yaşanır mıydı?

Bu senaryolara karşı direnen ve milli politikalar üreterek ülkenin, bölgenin ve bölge halklarının 13 senedir onurlarını ve çıkarlarını korumaya çalışan TC hükümetlerine de en şiddetli muhalefeti yine İslam adına hareket edenler yapmıyorlar mı?

Umutsuz muyuz?

Asla. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez.

Lakin şeytanların zincirlendiği bu mübarek ayda bir de şeytanlaşmış insanlara engel olabilsek!