Bu haftaya damgayýaynýkonudaki iki konuþma vuracak: Ýlki Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Mehmet Görmez'in, diðeri de CumhurbaþkanýAbdullah Gül'ün Alevilik konulu konuþmalarý...
Prof. Görmez'in dediði þu: 'Türkiye’deki bütün inançkesimleri, tarihlerinde ve kültürlerinde var olan bütün deðerleriyle, hiçbir 'ötekileþtirme'yaþamadan, özgürce bu topraklarda kendilerini ifade etmeli. Ýnançdeðerlerimiz bize bunu emrediyor.Býrakýn Sünni vatandaþýmýz kendi Sünniliðini yaþasýn, Alevi vatandaþlarýmýz kendi Aleviliðini yaþasýn, varsa ateist dostumuz, o da kendi deðerlerini kendisi yerine getirsin. Bunun üzerinden bir ideolojik tartýþmabaþlatarak birbirimizi üzmemiz doðru deðildir.”
Ne diyorsunuz bu sözlere?
Soruyu aslýnda her yanlýþa elinde palayla gidenlere soruyorum.
Yukarýdaki göz açýcýaçýklamanýn üzerinden günler geçtiði halde, henüz herhangi bir sütunda tek satýrlýk bir deðerlendirme yazýsýokumadým. Oysa iþte ülkemizin en üst dini otoritesi, yalnýzca deðiþik inançgruplarýna mensup bireylerin 'farklý'olma haklarýndan söz etmiyor, hiçbir dine inanmayanlarýn da bir 'deðerleri'olabileceðini kayda geçiriyor...
Diyanet Ýþleri Baþkaný'nýn bu konuþmasý, benzer bir söz sarf eden yeni Papa'ya, Vatikan'daki yerleþik yapýnýn kendi sözcüleri aracýlýðýyla itiraz ettiði ve 'Hýristiyan olmayanlarýn selâmete kavuþmasýmümkün deðildir'dini dogmasýnýhatýrlattýðýbir ortamda yapýldýðýiçin daha da önemli.
Haftaya damga vuracaðýna inandýðým ikinci konuþma, CumhurbaþkanýGültarafýndan, katýlmayýgeleneksel hale getirdiði Alevi-Bektaþikesime himayelerinde verilen iftarda yapýldý. Dediði þu Cumhurbaþkaný'nýn: 'Bu ülke hepimizin. Hepimiz birbirine eþit vatandaþlarýz. Hýzlýdeðiþimler yaþanan bir ülkeyiz, ama hâlâeriþmemiz gerekenler var. Huzur ve istikrar isteniyorsa birbirimize sevgi ve saygýgöstermeliyiz. Ýsteklerinizi dikkate almak devletin görevidir.'
'Ýstekler'dediði, 'dede' sýfatlýbir Alevi kanaat önderinin seslendirdiði, 'Cemevlerine ibadethane statüsüverilsin, yeni köprünün ismi de deðiþsin'talepleri...
Türkiye 'Alevi açýlýmý'adýyla farklýdini anlayýþlarýn birbirini tanýmaya çalýþtýðýbir süreçgeçirdiði halde süreci tamamlayamamýþbir ülke... Nedenini bilmek zor, ama gerçek bu. Aslýnda her 'farklý'kesim gibi Aleviler için de devletin benimsemesi gereken politika, 'kimlik' tanýmlamaktan vazgeçip temel hak ve özgürlükler istikametinde tavýr belirlemektir.
'Cemevi'nin ne olduðunu tanýmlamak devlete düþmez. Kaldýki, devletin en üst dini otoritesi olan Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý'nýn, Prof. Görmez'in konuþmasýnda açýkça ifadesini bulduðu üzere, 'kýsýtlayýcý'bir görüþüolmadýðýanlaþýlýyor. Cami ile cemevini, birbirine rakip görmekten vazgeçip aynýamaca farklýbiçimde eriþme çabalarýnýn mekânýsayabilir pekâlâdevlet...
Geçmiþte varlýklarýnýsürdüren dergâhlar ve tekkeler caminin rakibi miydiler?
Üçüncüköprünün daha önce ilân edilmiþisminin o kesimden tepki çekmiþolmasýda neden ismin yeniden gözden geçirilmesini getirmesin? O kadar çok ortak deðerimiz var ki, yeni isim, tersine inadýn yanlýþlýðýnýda gösterecektir.
Bu hafta yapýlan iki konuþma 'hayýrlý' sonuçlar doðurma istidadý taþýyor...