Ýç içe geçmiþ operasyonlarýn gölgesinde bir seçime doðru ilerliyoruz. Türkiye gibi kaderiyle baþkalarýnýn kendisinden fazla ilgili olduðu bir ülkede, her seçimin böyle kader anýna dönüþmesi þaþýrtýcý deðil elbette. Þaþýrtýcý olan, birilerinin bu tür tuzaklara düþmeye bu denli gönüllü oluþu.
Türkiye’nin özellikle son yedi sekiz yýlý, ayaðýna vurulan prangalarý söküp atma cesareti gösterdiði ve bu nedenle aðýr karþý operasyonlara uðradýðý bir dönem oldu. Daha önce kendisine kurulan tuzaklarý, birbiri ardýna avantaja çevirmeye baþlayýnca, bu tuzaklarla kendisini esir alýp istediði rolü verenler, bu kez farklý araçlar üzerinden harekete geçtiler.
Gezi ve 17-25 Aralýk operasyonlarýnýn hedefleri ve kapsamý malum. Ancak bu iki hamlede ortaya çýkan ittifakýn, ayný zamanda farklý alanlarda da Türkiye’ye karþý oyun peþinde olduðunu sýk sýk unutuyoruz. Kendisini özgürlük, hak ve adalet arayýþýnýn Kürtler adýna temsilcisi sayan HDP’nin, bu güçlerle ittifak yapmasý, seçimlerde kendisini ‘hormonlu’ hale getirmek isteyenlerle masaya oturmasý, bu büyük tablonun parçasý olarak okunmalý.
Kuþkusuz bu tür hamlelere karþý koymanýn en önemli yöntemi, öncelikle çýktýðýnýz yoldan eminseniz ve yeterince hazýrlýk yaptýysanýz, yolunuza kararlý biçimde devam etmenizdir. Türkiye’nin çok doðru ve oyun bozan bir adýmla Irak Kürtlerine el uzatmasý, bölgede onlarla ittifak halinde olduðunu farklý zeminlerde dünyaya ilan etmesi, bu alanda verebileceðimiz en önemli örnek.
Çünkü gerek kendisine Kürtler üzerinden yapýlan hamleleri, gerek bunlarýn sonucu olarak ortaya çýkan terör ve ayrýþma gibi büyük sorunlarý çözebilmesinin, en azýndan yönetebilmesinin tek yolu bu. Türkiye, doðrularý yaptýðý için karþý operasyona uðruyor. Ama bu yoldan geri dönmeyi ya da bir an olsun tereddüt etmeyi aklýndan geçirdiði an, yenilginin kapýsýný aralamýþ demektir.
Doðru adým atýyorsanýz, öncelikle sürecin her aþamasýnda kendinizi gözden geçirmeye, yanlýþlarýnýzý düzeltmeye, eðer varsa atýlacak yeni adýmlarý planlamaya hazýr olmalýsýnýz. Sözgelimi Irak Kürtlerine el uzattýysanýz, bunun bir sonraki aþamasýnda Suriye Kürtlerinin kaderinin de size doðru hareketlendiðini öngörmeniz gerekiyor. Aksi takdirde yolda kalýrsýnýz ve dünyada yarým kalmýþ bir hesaptan daha kötüsü yoktur.
Seçimler yaklaþýyor. Türkiye çok seçim gördü ve bu da onlardan bir tanesi diye düþünenler eðer bize sükunet tavsiye ediyorsa haklýlar. Bu da gelir geçer ve yolumuza devam ederiz. Ama bir baþka boyutuyla baktýðýmýzda hiçbir seçim sýradan deðildir ve ‘kader aný’dýr.
Bu seçimde kimlerin kaderini bu ülkeyle bir ve bütün gördüðünü bir kez daha anlamýþ olacaðýz. Ayrýlýkçý Kürt hareketini yaldýzlayýp demokrasi paketi gibi sunmaya çalýþanlarýn niyetini hepimiz doðru anlamak zorundayýz. Burada belli ki bizim býraktýðýmýz bir boþluk ve yaptýðýmýz bir yanlýþ olmalý.
Büyük devlet olmak yanlýþlarýný gözden geçirebilme, gerekirse hamlesini yenileyebilme cesaretidir ayný zamanda. Bir önceki yazýda ifade etmiþtim. Türkiye’de artýk ‘devlet aklý’ farklý bir olgunluða sahip ve bunda da ‘devlet adamý’ kimliði ile Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’ýn büyük rolü var.
Birilerinin rol çalmasýna, devlet aklýný yeniden geçmiþin tezgahlarý ile doldurmasýna geçit vermeyelim. Eðer bugün Kürt siyasetini birileri alýp kendi tezgahlarýnýn parçasý yapacak kadar rahat davranýyorsa, neyi eksik yaptýðýmýzý gözden geçirmekte bir an bile tereddüt etmeyelim.
Geç olmadan.