PKK’nýn Kandil’deki lideri Murat Karayýlan’ýn, meslektaþlara söyledikleri, “KürtKartý” kavramýnýn nasýl bir tuzak olduðunu göstermesi açýsýndan dikkate deðer. Söylediklerinin satýr aralarýnda, bölgeye dönük emperyalist komplolarýn ipuçlarýný yakalamak mümkün, bu nedenle, üzerinde konuþtuðumuz soruna “ulusal çözümler” üretmenin de önemi ortaya çýkýyor.
“Süreci kim sabote eder tek tek isim ya da ülke sayamam. Ama mesela Avrupa’nýn tutumundan kuþkuluyum. Paris olayý nedir mesela? Orada þehit düþen Sakine Cansýz arkadaþ bizim ilk kadýn kurucu üyemizdir hem de içimizde gerçekten en çok barýþ eðilimi taþýyan arkadaþtý. (...) Bakýn Avrupa’nýn taktiði Kürt sorununun çözülmemesine uðraþmaktýr. Paris Katliamý’nýn çözülmemesi bunun göstergesi. Olayýn arkasýnda Türkiye olsaydý, hemen ortaya çýkarýrlardý bunu biliyoruz. “ (Ezgi Baþaran, Radikal, 27 Nisan 2013)
“Kürt sorununu bir kart olarak kullanmak isteyenler oldu. Kurt kapaný gibi bir þey. Bu politikanýn kaynaðý, Avrupa. Bu sorunun çözümü, köklü bir çözüm demektir. Bu sorun çözülürse, Kürt kartý diye bir þey kalmaz. Bunu istemezler. Ayrýca bölge güçleri var rahatsýz olan. Kimisi taraf deðiþtiriyor. Amerika pragmatist yaklaþýyor. Ama Avrupa kolay kolay deðiþmiyor. Amerikalýlar bu son süreçte temasta bulunmadý. Ama bazý legal organlarla destek belirttiler. Fakat dýþýndalar. Pratikte bir þey görmüyoruz.”(Aslý Aydýntaþbaþ, Milliyet, 27 Nisan 2013)
Ayný gün içinde yapýlan iki farklý söyleþiden alýntýladýðým bu sözler, 30 yýldýr Türkiye’ye karþý silahlý mücadele veren bir örgütün en yetkili ismine ait.
O zaman, bu memleketin 63.250 insanýnýn yaþamýna mal olmuþ hesabýný görmek istiyorsak, dönüp, Avrupa baþkentlerine bir bakmamýz gerekiyor.
“Barýþ Süreci” olarak adlandýrdýðýmýz bu sürecin bir noktasýnda kýrýlma yaratacak herhangi bir geliþme olduðunda da “komplo kaynak adresinin” hangi baþkentler olabileceðine iliþkin bilgi sahibiyiz artýk.
Sahi, sürecin tam baþlangýç günlerinde Sakine Cansýz’ý kim öldürttü?
Bakýn, Avrupa’dan “çýt” yok!..
Bir komplonun ipuçlarý
Murat Karayýlan’ýn açýklamalarýný okuduktan sonra döndüm, Abdullah Öcalan’ýn Ýmralý’daki sorgu tutanaklarýna bir kez daha göz attým. Baþýnda bulunduðu harekete ilgi duymakla birlikte, mesafeli durmayý tercih eden küresel gücün Amerika, doðrudan veya dolaylý yollardan yardým gördükleri gücün ise Avrupa olduðunu o tutanaklarda söylüyor.
Burada dikkat çeken bir zamanlama da var: PKK, Türkiye’ye karþý kampanyasýný 1983 yýlýnda baþlattýðýnda henüz Soðuk Savaþ bitmemiþti ve biz Avrupalý müttefiklerimizle birlikte NATO þemsiyesi altýnda Batý’nýn savunmasýnda ortaklýk içindeydik!..
Bir “savunma ittifaký” düþünün, o ittifakýn güçlü baþkentleri, “önemli” olduðunu savunduklarý bir ortaklarýnýn yumuþak karnýndan vurulmasý için el birliði yapmýþlar... Sovyetler Birliði’nin daðýlmasýndan sonra, 1990’lý yýllarýn, Türkiye’nin yaþadýðý en çalkantýlý, en kanlý ve en kayýp yýllar olmasý bir tesadüf olarak kabul edilebilir mi?
Murat Karayýlan’ýn, bu topraklarýn kalýcý barýþa kavuþmasýna dönük fikirlerinin samimiyetini sorgulayabilecek durumda deðiliz, beyninin arkasýnda ne var bilmiyoruz. Ama, sürecin bu noktasýnda, geleceðe dönük “Avrupa kaynaklý” bir alarm iþareti vermiþ olmasý rahatlatýcý bir adým.
Kürt-Türk ortak aklý
Karayýlan’ýn þu sözleri, ortak akýl yönünde Kürtler’in yüzlerini Türkiye’ye çevirdiklerini gösteriyor: “AKP az buz deðil çok zekice davrandý. Çünkü Kürt sorunu Türkiye’de öyle bir noktaya geldi ki çözmemek gibi bir ihtimalleri kalmamýþtý. Fark ettiler ki, biz savaþý daha ileri bir noktaya yükseltebilirdik. Hem de dýþ destekle. Biz þu ana kadar dýþ destek almadýk. Öyle bir iliþkilenme içine girmedik ama biliyoruz ki o kapýlar açýktýr. Dýþ destekten kastým bölge güçleri. Hepsi Türkiye’ye karþý. Suriye, Irak’taki farklý cepheler. Hepsini saymama gerek yok. Bunlarý hesaba katarak süreç yeniden baþlatýldý. Bana kalýrsa bu kez sürecin baþlamasýnda bir devlet kararý vardýr.” (Ezgi Baþaran, Radikal, 27 Nisan 2013)
Satýrlarý tersten okuduðunuzda, PKK yönetiminin, Ýran-Irak-Suriye hattýnda yaþanýlan kanlý senaryolarda, bölgesel aktörler ile birlikte hareket etmenin, kendileri ve genel olarak Kürt halký için büyük bir yýkým getireceðini anladýðýný görüyorsunuz. Bir yanda Beþar Esed,Nuri el-Maliki veya Ahmedinecad, diðer yanda demokrasisini güçlendirmekte ve siyasal reformlarýný sürdürmekte kararlý bir Türkiye.
Bence... Akýllý bir seçim...