Kariyerden önce evlatlarımıza sahip çıkalım!

Yıl 2011. Bir gazete önünde basın açıklaması yapan grup üyeleri, feryat eden baba İ.E’yi yalancılıkla suçluyor. Baba İ.E, oğlunu isterken Dev-Genç üyesi olan grup babanın sesini bastırmaya çalışarak babayı tehdit ediyor. ‘Başına bir gelecek var senin, akıllanmadın bir türlü!’  DHKPC’nin kamplarına gittiğini polisten öğrenip çocuğuna sahip çıkmaya çalışan bir baba ve gözünün önünde babasının yalancılıkla suçlanıp tehdit edilmesine ses çıkarmayan, babasını polisle işbirliği yapmakla suçlayan bir evlat. Gazetecilerin ‘Baban kalp hastası imiş, bir şey olmasından korkmuyor musun?’sorusuna ‘Olabilir’ diye cevap veriyor en son B.E. Ve geriye oğlunu örgütün elinden kurtaramayan İ.E’nin ‘Çocuğum elden kaydı, ciğerim yanıyor’ feryadı kalıyor. 

Yıl. 2015. Suruç’taki patlamada hayatını kaybeden A. Vural’ın babası ‘Oğlum bir yıldır çok değişti. Bu HDP’lilerle tanışmasından sonra oldu. Sürekli onlarla birlikte takılıyordu. Oğlum bunlar terör örgütü ile bağlantılılar diye tepki gösterdim. Çocuğumu bir türlü kurtaramadım. Oğlumun idam fermanını bunlar imzaladı, oğlumu bunlar kandırdı’ diyerek bu sözlerle evladının cenazesinde tepkisini dile getiriyor.

MLKP, PKK ve DHKP-C, Alevilik, Kürtlük, sosyalizm, eşitlik, adaletli bir ülke, emperyalizm karşıtlığı ve hemşericilik gibi çeşitli konularda yoğun algı faaliyetleri ile üniversite gençliğini kendine çeken örgütler. İlk etapta yurtların kalitesizliği ve eğitimin yetersiz olduğuna dair propagandalarla gençlere sempatik gelmeyi amaçlıyorlar. Çeşitli yaz kampları ve sosyal etkinliklerle ideolojik açıdan kendine çekebildikleri insanlara ‘Ailelerle çatışmaktan kaçınılmamalı ve çatışma ertelenilmemelidir’, ‘Ailelerin bütün derdi size devrimciliği bıraktırmaktır’, Devrimcilik eve girdiğinizde üstünüzden çıkarıp asabileceğiniz bir ceket değildir’ yazılarına rastlayacağımız dergiler dağıtılıyor. Yani bir evlat bir aileden sistematik olarak yavaş yavaş kopartılıyor. Yukarıda farklı yıllarda yaşanan iki dramın üzerinden bu çerçeveyi özetleyebiliriz aslında. 

18 yaşındaki K.Ç. ailesine ‘Şehit olacağım, Hakkınızı helal edin, beni de aramayın sormayın’ yazılı notu bıraktıktan sonra ortadan kaybolur.‘Dergahlardan ders aldıktan sonra bizimle konuşmayı bıraktı ve içine kapandı, elindeki kitaplarla bize gelip Müslüman olun!’ gibi şeyler söylüyordu ifadeleri ile evlatlarındaki yaşanan değişimi anlatıyordu aile.

DAEŞ tehlikesi için, kafir devletin atadığı imamın arkasında namaz kılmayan ve dilinden cihat kelimeleri ile beraber münafık, yezid gibi hakaret içeren vb. kelimeleri düşürmeyen bireylerde yaşanan belli başlı değişmeler olarak adlandırıyor uzmanlar. Adana’da DAEŞ’e katılmadan önce cami imamını devletten para alıyor bunlar suçlaması ile imama çelme takıp kavga ettiğini söylüyor O.H’nin annesi. DAEŞ’de diğerlerinde olduğu gibi ilk başta kendi örgütünün adını kullanmaz ve ideolojik yaklaşımları dile getirmez diyor Y.S. Burada belirgin bir farktan bahsedebiliriz aslında, DAEŞ dışındaki örgütler aileden bireyi devrimcilik adına tamamen koparmayı amaçlarken DAEŞ ilk başta aileleri de kendi saflarına çekmek için evlatları kullanıyor. Başaramazsa artık ailenizle görüşmeniz haramdır ilkesi ile aileyi dışlamayı sağlıyor. Bir fark da DAEŞ’in internet ve sosyal medya üzerinden yapabildiği etkili algı çalışmaları.

DAEŞ’in hedefinde genellikle dini bilgisi zayıf olan öğrenciler varken DHKP-C ve PKK gibi örgütlerin hedefinde ise maddi durumu zayıf öğrencilerin olduğu çıkarımı bu zamana kadar yapılan araştırmaların en belirgin sonuçları arasında. 

Evladını DAEŞ’e kaptıran bir annenin ‘Oğluma dair beslediğim umutlarım da hayallerim de oğlumla beraber gitti’ açıklamaları ile evladını DHKPC’ye kaptıran bir babanın ‘İstanbul Üniversitesi’ni kazanmıştı yavrum, geleceği güzel olacaktı. Beklediğim gibi çıkmadı hiçbir şey. Fark ettiğimde iş işten çoktan geçmişti’ açıklamaları daha birçok canı yanan ailelerin acılarını özetleyecek nitelikte.

Üniversite yerleştirme sonuçlarının açıklandığı bu günlerde sevinen birçok aileye şahidim. Rabbim sonuçları aileler ve çocukları açısından hayırlı eylesin. Kariyer ve geleceğin önemli olduğu şüphesiz. Fakat ondan önce günümüz gençliğinin yeri geldiğinde bile elde ettiği kariyeri heba etmesine sebep olan faktörleri tanıyalım ve kariyerden önce evlatlarımıza sahip çıkalım!