‘Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak’

Sadık Albayrak için tarihçi, arşiv uzmanı, gazeteci, araştırmacı gibi pek çok değerli atıflarla tarifler yapılabilir. Onun takipçisi, okuyucusu ve özellikle kadın tarihine ışık tutan vesikaları gün yüzüne çıkarmışlığıyla ilgili olan bir yazar olarak “ağabey” kimliği üzerinde durmak isterim...

Onun hayali benim için her daim Cağaloğlu’ndan işler... İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisiyken bir arkadaşım, yokuş aşağı rüzgara doğru ilerleyen birisini işaret ederek söylemişti: “Bak şu fırtınaya... Rüzgara karşı yürüyen şu adamı tanıyor musun, işte o Sadık Albayrak’tır...”

“Fırtına”... Hukuk öğrencilerinin Sadık Albayrak’a taktığı isimdi seksenlerin sonu doksanların başında...

Vilayet’in önünden Sirkeci’ye inen tarihi kambur yokuşun üzerinden esen rüzgarlarda uçuşan pardösüsü, koltuğunun altında kalın kitaplarla onunla karşılaşmak... Öğrencidir veya gençtir demeden muhatabının gözlerinin içine delici bakışlarıyla işleyen bir heyecan fırtınası... Hıphızlı bir konuşma sanki Karadeniz coşmuş da dalgalanmış vuruyor yüzünüze. O hep yenidir, her karşılaşmamızda yeni bir şeyler öğrenmişimdir kendisinden. Hiçbir konuşması diğerinin aynısı değildir. Cemil Meriç’in kendisini tanımlarken kullandığı “fikir işçisi” deyimi sanki onda hayatiyet bulmuştur. Sabırlı bir karınca gibi redd-i miras edilmiş bir medeniyetin izlerinden tutup çektiğini bizlere taşır... Sadece inancının yalın gücüyle üzerinde durduğu o zorlu kavşaktaki işi gücüyle, “fikir işçisi”dir. “Kayıp atlasımızdan” nice alın teri ve emekle taşıdığı bilgileri, okuyucusuna armağan eder... Sadık Albayrak bu haliyle “bilgiyi infak eden” bir civanmerttir. Taşır, sürükler ve paylaşır...

***

Kuzey Afrika’daki varoluş mücadelemizi Senusi Hareketi’yle işaret eden ilk araştırmacıdır sözgelimi. Bugün de Arap baharı minvalinde yeniden düşünce polemiğimize giren “İslamcılık” fikriyatı, galerisi ve süreçleriyle ilgili ufuk açıcı ilk araştırmalar, kendisinin birikimi üzerinden temellenmiştr. O, bunları kaleme alırken Afrika bizim için egzotik bir karanlıktan başka bir şey değildi maalesef. Şu anda Çad Büyükelçimiz olan Ahmet Kavas Beyefendiyle yaptığımız bir televizyon programında Afrika ve Senusiyye Hareketi ile ilgili olarak konuşurken, Sadık Albayrak’ın pek çok kompetandan evvel Afrika’ya dair yaptığı bakış görüşün ne kadar önemli ve önsezisinin ne kadar güçlü olduğunu konuşmuştuk...

“Önsezi”... Bunun sadece bilgiyle ilgili olduğunu sanmıyorum. Belki bu zikrettiğim mevzu sanatkarlara has bir hikmettir. Dolayısıyla akademiden çok, dertten ve aşktan geçer dolayımı. Yani inançtan, inancın geçtiği hayati imbikten süzülen bir başka bilinç... Bilimsel, nesnel, objektif mesafeden çok, mesafesizlik, yaptığı işi iş olsun diye değil, dert edinerek yüklenmek. Çilesine talip olmak. O çileden bir hareket, bir idealizm çıkartmak... Sadık Albayrak, “hibe edilmiş” bir aydınlıktır. Onun için antet gerekmez. Statü veya titr değil, hayatın içinden kurulan bir dava anlayışıdır onunkisi. Gençlere vasiyet ve hediye edilmiş bereketli bir terekedir bu. İstifade edersiniz ondan, onun istifadeyle bir ilgisi yoktur çünkü... Bu bağlamda fedaidir. Feda eder...

“Feta” ehli olmayı çok önemsiyorum. Kehf Suresinde Ashabı Kehf’ten bahsederken “fityetün” kavramını açar Kitabımız bize. Bu; geniş anlamlarıyla feda ehli olan gençliğin ismidir, aynı kelimenin biraz ilerisindense, “fütüvvet” kavramına yol vardır. “Fetih” ve “İnşırah”, gençlerin yürüdüğü feda caddesinden içer suyunu. İşte zulmün karşısında ilim mağarasına sığınan bu gençlerin yol arkadaşıdır Sadık Albayrak... Yaşı bizlerden büyük olsa da onda her seferinde pırıltısına hayran kaldığım “arkadaş”lık esintisi de bu yüzdendir.

O, ağabeydir, önden giden, yol açan ağabey... Bu yüzden hiç yaşlanmaz. Hep delikanlıdır... Feta’dır, fedaidir...

Onun hakkındaki hatıralarımı, bendeki izlerini, İsmet Özel’den şu mısralarla tarif edebilirim:

“Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı

Karlı bir gece vakti, bir dostu uyandırmak...”  

Sadık Albayrak, karlı boranlı uzun kışlardan sonra baharın müjdecisi kardelenler gibidir... Buz delen. Demir delen. Yürek delen...