Son günlerde bölgesel siyasetteki karýþýklýk ülkemize de yansýdý. Hakan Fidan’ýn atanmasý bazý ABD gazetelerine konu olurken Ýsrail de bu tartýþmalarýn içinde yer aldý. Ýddiaya göre Fidan Ýran lehine hareket etmiþti. Oysa bir istihbaratçý yapacaðý gizli bir iþte kendini gizleyecek tedbir alýr. Daha sonra ABD yetkilileri bu olayýn içinde olmadýklarýný ve Fidan’a karþý bir tavýr sergilemediklerini beyan ettiler.
Bu konularda yapýlan en büyük hata olayý dar çerçevede ele almak ve çözümü bu çerçeve içinde aramaktýr. Oysa dünyadaki mücadelenin doðru bir analizi yapýlsa ve bu olayýn büyük mücadeledeki yeri aransa daha isabetli yaklaþýlmýþ olur. Bu analiz doðruysa Türkiye Ýran’ý desteklemekte ve Ýsrail’i sýkýntýya sokmaktadýr. Oysa bu çerçeve içinde kalmak yanlýþ bir sonuç alýnmasýna sebep olabilir. Son zamanlarda Türkiye Çin ile füze anlaþmasý yapmýþ ve Çin ile askeri bir rekabetin olmadýðý görünümü yaratýlmýþtýr. Bu arada Çin’in bölgedeki müttefiki Ýran’dýr. Yani ülkemizin Çin’e yakýnlaþmak istediði ama onun müttefiki olan Ýran’ý desteklemeye çalýþtýðýmýz izlenimi yaratýlmaktadýr. Ayrýca ABD hükümeti Ýran’la iyi iliþkiler kurmakta ve müttefiki olan ülkemizin bu yakýnlaþmayý bozacak bir olay yaratmasý anlamsýz olacaktýr.
***
ABD içindeki iki güç farklý davranmaktadýr. Bir bölümü Türkiye’nin Ýran’ý desteklediði ve bu nedenle Ýsrail’e zarar verdiðini dile getirmekte ve Hakan Fidan’ýn atanmasýný bunun bir aracý olarak görmektedir. Oysa bugünlerde yaþadýðýmýz sýkýntýlarýn hem daha deðiþik sebepleri ve hem de baþka araçlarý bulunmaktadýr.
Birbirine karþýt güçleri askeri güçlerle mukayese edersek günümüzdeki bir savaþýn dünyanýn yüzünü neye çevireceðimizi hesaplamalýyýz. Bu etkilerden biri, kimyasal savaþýn etkileri Suriye’de dünyaya gösterilmiþtir. Nükleer silahlar da baþka bir yerde, mesela Uzakdoðu’da kullanýlabilir ve etkilerini herkes görür. Böyle bir mücadelenin olacaðýný sanmýyorum. Çaðýmýzda daha etkili araçlar bulunmaktadýr. Bunlardan en önemlisi ekonomidir ve bu savaþ baþlamýþtýr ve devam etmektedir. Önce Avrupa’da, sonra ABD’de baþlayan krizler ekonominin yapýsýnýn doðal sonucu olarak algýlanabilir ve onu yöneten bir güç olduðu düþünülmez. Gerçekte tek güç bu sorunlarý yaratmamakta ve çatýþan taraflarýn eylemlerinin sonuçlarý yaþanmaktadýr. Bilindiði gibi savaþlarda en az iki taraf olur yýkýmlar da iki tarafýn silahlarýyla olur. Ekonomide de benzer bir süreç yaþanýr. Birinin saldýrý ve karþý gücü etkisizleþtirmek için yaptýðý operasyona diðeri karþýlýk verir. Bu ekonomide yaþanan krize karþý alýnan önlem anlamýndadýr. Ancak bu savaþý yürüten büyük güç karþýsýnda küçüklerin yapacaðý þey sýnýrlýdýr. Çünkü ne parasal silahlarý ne de bu konuda rol alan kiþilerin bilgi birikimi küçük güçlerin baþarýsýna yeterli olur. Bunlar ülkeleri galip tarafta ise kazanýrlar yoksa kaybederler. Kazananlar büyük baþarýnýn sahibi olur, kaybedenler yetersizlikle itham edilir. Kazanan taraf yenileni kendi tarafýna çekmek istediðinde bir Kemal Derviþ gönderir.
Bu mücadelenin en büyük savaþý gizli servisler arasýndadýr. Biz bugüne kadar hasmýmýzý inanç ve ideolojiye göre tanýmladýk çünkü hasýmlarýmýz bunu istiyordu ve bu mücadelede yenik çýktýk. Yeni kadromuz ve onlarýn bakýþ tarzý þansýmýzý artýrýyor.