Suriye’deki iç savaþ, giderek taraflarý ve taraftarlarý tanýmlanamaz bir hal aldý. Mesela bundan bir kaç ay önce iki Fransa vatandaþý ÝD’ye katýlmak için Suriye’ye gitmiþ. “Yetkili” ÝD’cilerin yanýna varýnca, bunlarý iki ayrý grupta görevlendirmiþler, ancak bu iki grup sonradan birbirini vurmuþ.
ÝD’nin içinde bir derin ÝD’mi var, ÝD denen yapý kimin kiminle çatýþacaðýna karar veren bir örgüt mü? Eðer öyleyse Kobani’de Kürtler kiminle savaþtýlar?
Diyelim ki ÝD gerçekten Ýslam devleti kurmak için kendisine yer açan bir örgüt olsun. Bu durumda Esad rejiminin esas düþmanýnýn ÝD olmasý ve dünya güçlerinin ona yardým etmesi gerekir. Siyasi ve askeri dil Þam yönetiminin ÝD’yi düþman olarak gördüðünü söylüyor. Ancak ortada garip bir durum var, zira ÝD’nin her yaptýðý, sonuçta Esad rejiminin iþine yarýyor. Esad, hem bir bölünme ihtimalinde Kürtlerle doðrudan karþý karþýya gelmemiþ oluyor, hem de radikal Ýslam ile mücadele eden lider durumuna geliyor. Böyle düþman dostlar baþýna.
Esad rejiminin düþman devletler sýralamasýnýn baþýnda ise Türkiye yer alýyor.
Düþman kim?
Türkiye’nin Esad rejimini devirmeye çalýþtýðýný bilmeyen kalmadýðýna göre, listenin baþýnda yer almasý makul. Ayrýca hem ÝD hem de Türkiye eþ zamanlý olarak düþman þeklinde tanýmlanýnca, aralarýnda bir ortaklýk olduðunu iddia etmek daha kolay oluyor. Bu durumda Türkiye, katmerli biçimde düþman ilan edilebiliyor.
Ancak nedense Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit Esad’dan deðil ÝD’den geliyor; Konsolosluk çalýþanlarý kaçýrýlýyor, Türkiye’ye ait toprak ablukaya alýnýyor, Kobani üzerinden Türkiye’nin “Kürt politikasý” sýnanýyor.
Bu noktada ilginç olan bir diðer durum da, Ýsrail’in katmerli düþman mertebesinden düþüp yerini Türkiye’ye vermesi. Demek ki Suriye’de topraklarý iþgal eden, caný istediðinde girip ülkeyi bombalayan devletler deðil, Esad gitsin diye uðraþanlar daha büyük düþman olarak kabul edilebiliyor. Yani ülke iþgal edilebilir, yeter ki rejim ve Esad korunsun.
Esasen hem Türkiye hem de Ýsrail Suriye’nin düþmaný, ancak bugünkü koþullar geçmiþteki gibi Ýsrail ile Türkiye’yi ortak yapmýyor. Demek ki Suriye ile ilgili herkesin istekleri farklý; dolayýsýyla herkes herkesin düþmaný olmaya aday.
Dost kim?
Esad, ne olursa olsun kalmak ister; bunu Ýran ve Rusya þiddetle, ABD ve Avrupa ülkeleri de örtülü olarak destekler; ancak toprak bütünlüðü garanti edilemez. Bölünmeyi Esad istemez, Türkiye hiç istemez, Ýran ise tercih etmez. ABD ve bazý batýlý müttefikleri ikinci en iyi koþul olarak bölünme senaryosuna olumlu bakabilirler; bölünmüþ Ukrayna’ya karþý bölünmüþ Suriye kozunu konu edebilirler.
Ancak buradaki kilit konu, bölünen hangi parçanýn nerede ve kimden yana varlýk göstereceði ile ilgili.
Türkiye, sýnýr komþusunun ittifak içinde olacaðý Kürt bölgesi olmasýný, ÝD olmasýna tercih eder. Tabi Irak-Suriye Kürtleri birleþmeye kalkýþmazlarsa daha da memnun olur. Bu yolla ÝD’ye dahil olmamýþ Sünni gruplar ve hatta belki Türkmenler ile Kürtler arasýnda bir iþbirliði zemini oluþmasýný da saðlayabilir. Türkiye bunlarý baþarýrsa, diðer bölge ve bölge dýþý oyuncularýn etki alaný epeyce daralýr. Ýran ve Rusya’ya bakan kesimler yine ayný yere bakmaya devam ederlerse diðer oyuncularýn Türkiye ile iyi geçinmesi þart olur.
Bu alaný Türkiye yerine kendisine açmak isteyen oyuncular da ID yoluyla Türkiye’yi Suriye dýþýnda tutmayý, bazý Kürt gruplar yoluyla da tehdit etmeyi tercih ederler. Ýþte tam da bu nedenle Türkiye ayný zamanda hem Suriye ve Irak’taki Kürt gruplarý, hem ID içindeki aþiretleri hem de Özgür Suriye Ordusu’nu takip edecek yakýnlýkta olmak durumunda. Týpký Ýran, Ýsrail ve diðerlerinin yaptýðý gibi. Dolayýsýyla herkes herkesin dostu olmaya da aday.